Geçmişten günümüze yayımlanan 10 İnsan Hakları Bildirgesi
Tarihsel bir olgu olarak insan hakları, ahlak, felsefe, dil, din, hukuk ve kültür gibi birçok gelişmeleri içermektedir. Hak ve özgürlük düşüncesi günümüze kadar ulaşan insanoğlunun kadim meselelerinden biridir. İnsan hak ve özgürlüklerinin korunması ve güvence altına alınması için verilen mücadeleler neticesinde günümüze kadar pek çok hak ve özgürlükleri savunan bildirgeler yayınlanmıştır. İşte geçmişten günümüze yayımlanan 10 İnsan Hakları Bildirgesi...
Giriş Tarihi: 06.05.2020
17:52
Güncelleme Tarihi: 06.05.2020
17:58
"Müminler arasında geçerli olan barış tektir. Hiçbir mümin Allah yolunda girilen bir savaşta diğer müminleri hariç tutarak bir anlaşma imzalayamaz; anlaşma ancak müminler arasında eşitlik ve adalet çerçevesinde yapılacaktır."
"Üzerinde ihtilâfa düşülen konular Allah'a ve resulü Muhammed'e arzedilecektir."
"Hiçbir kimse müttefiklerine karşı suç işleyemez; mazluma muhakkak yardım edilecektir."
Hz. Muhammed'in, hicretten sonra yaptığı ilk ve tek haccı Veda Haccı olarak adlandırılır. Resûl-i Ekrem Vedâ haccı (10/632) sırasında Arafat, Mina ve Akabe gibi yerlerde ashaba hitap etmiş ve kısa, veciz bir şekilde tavsiyelerde bulunmuştur. Bu hitabeler, Câhiz'in el-Beyân ve't-tebyîn (II, 31-33) adlı eseri başta olmak üzere bazı tarih kitaplarında derlenerek uzunca bir Vedâ hutbesi metni teşkil edilmiştir. "Hutbetü'l-vedâ" ifadesini ilk defa Câhiz kullanmış, bu ifade daha sonraki müelliflerce de benimsenmiş ve "Veda Hutbesi" o larak kayıtlara geçmiştir.
Vedâ hutbelerinde bütün insanlara yönelik evrensel mesajlar olduğu gibi kul haklarını ilgilendiren konular da ele alınmıştır. Dolayısıyla Vedâ hutbesinin alternatif bir insan hakları beyannâmesi niteliğinde sayılması isabetli olmamakla birlikte Allah'ın affetmeyeceği iki günahtan biri olan kul hakkına büyük önem vermesi dikkat çekicidir.
Resûlullah Vedâ hutbelerinde can ve mal dokunulmazlığı, Câhiliye âdetlerinden olan ribânın ve kan davalarının kaldırılması, suçun şahsîliği, karı-koca arasındaki haklar ve sorumluluklar, çocuğun babasından başkasına nisbet edilmemesi, müslüman kardeşliği, müslümanların birbiriyle savaşmaması, emanetlerin sahiplerine iade edilmesi gibi doğrudan kul hakkını ilgilendiren hususlar yanında kendisinin son peygamber olması, ümmetine miras olarak Allah'ın kitabını ve sünnetini bırakması gibi temel esaslara vurgu yapmıştır. Vedâ hutbesiyle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 1948'de yayımladığı İnsan Hakları Evrensel Beyannâmesi'ni karşılaştıran çalışmalar yapılmıştır.
"Ey müminler! Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız takdirde bir daha asla yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar Allah'ın kitabı Kur'an'la peygamberinin sünnetidir (veya Ehl-i beyti)."
MAGNA CARTA SÖZLEŞMESİ (1215)
Magna Carta, 1215 yılında imzalanmış bir İngiliz belgesidir. Bu belge ile kral ilk kez yetkilerini kısıtlamış ve derebeylere bazı haklar tanımıştır. Günümüzdeki anayasal düzene ulaşana kadar yaşanılan tarihi sürecin önemli basamaklarından birisidir. Aslen, Papa III. İnnocentius, Kral John ve baronları arasında, kralın yetkileri hususunu karara bağlamak amacıyla imzalanmıştır. Kralın bazı yetkilerinden feragat etmesini, kanunlara uygun davranmasını ve hukukun kralın arzu ve isteklerinden daha üstün olduğunu kabul etmesini zorunlu kılmıştır. Metinde kralın yetkilerini teoride kısıtlayan hükümler yer almaktaydı.
Şekil bakımından diğer fermanlara benzeyen Magna Carta'nın ayırt edici iki özelliği vardır. Bunlardan ilki belli bir zümreyi, tüccarları, kilise baronlarını değil toplumun bütün kesimlerini kapsamasıdır. Diğer ise özelliği de kralı da bu hükümlere tabii tutmasıdır.
"Kendi zümresinden olanlar ya da ülkenin ilgili yasalarına uygun olarak verilen bir karar olmadıkça hiçbir özgür kişi tutuklanamaz, hapse atılamaz, mal ve mülkü elinden alınamaz, sürgüne yollanamaz ya da herhangi bir biçimde kötü muameleye maruz bırakılamaz."
FATİH SULTAN MEHMET- AHİDNAME (1463)
Fatih Ahidnamesi, Fatih Sultan Mehmed'in Bosna-Hersek'i fethinden sonra, 28 Mayıs 1463 tarihinde Milodraz'da yazılmıştır. Aslı Bosna-Hersek'in Fojnica şehrindeki Fransisken Katolik Kilisesi'nde olan bu ferman, Bosnalı Fransiskenlere geniş çaplı bir koruma sağlamaktadır.
Fatih Sultan Mehmet Han'ın Fransisken rahiplerine verdiği 'Ahidname' olarak adlandırılan özgürlük fermanı, ilk insan hakları belgesi olarak kabul edilen 4 Temmuz 1776 yılındaki ABD Anayasası'ndan 324 yıl önce yazılmıştır.
"Nişan-ı hümâyûn şu ki: Ben ki Sultan Mehmet Han'ım. Cümle avâm ve havâssa ma'lûm ola ki, işbu dârendegân-ı fermân-ı hümâyûn Bosna ruhbanlarına mezîd-i inâyetim zuhura gelip buyurdum ki, mezbûrlara ve kiliselerine kimse mâni' ve müzâhim olmayıp ihtiyâtsız memleketimde duralar. Ve kaçup gidenler dahi emn ü emânda olalar. Gelüp bizim hâssa memleketimizde havfsiz sâkin olup kiliselerine mütemekkin olalar. Ve yüce hazretimden ve vezirlerimden ve kullarımdan ve reayalarımdan ve cemî-i memleketim halkından kimse mezbûrelere dahl ve ta'arruz edip incitmeyeler, kendülere ve cânlarına ve mâllarına ve kiliselerine ve dahi yabandan hâssa memleketimize âdem gelirler ise yemîn-i mugallaza ederim ki yeri, göğü yaratan Perverdigâr hakkıçün ve kuşandığım kılıç hakkıçün bu yazılanlara hiçbir ferd muhâlefet etmeye. Mâdâm ki bunlar benim emrime mutî ve münkâd olalar. Şöyle bilesiz."