Geçmişten günümüze Türk okçuluğu
İnsanoğlu, ilk çağlardan itibaren barınma, korunma ve beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli araç ve gereçler yapmıştır. Bunlardan belki de en önemlisi, Türk dünyasıyla özdeşleşen ok ve yaydır. İlk zamanlarda avcılıkta kullanılan alet, zamanla savaş silahına dönüşerek toplumların yönünü belirler. Sizin için, Türk Devletlerinin kaderini etkileyen ok ve yayın tarihini inceledik.
Giriş Tarihi: 22.09.2023
15:47
Güncelleme Tarihi: 22.09.2023
16:01
🔸 İlk Çağ Mezopotamya uygarlıklarından biri olan Asurlulardan günümüze ulaşan duvar resimlerine bakıldığında yay teknolojisinde yaşanan gelişmelerin milattan önce 2 bin 500'lü yıllarda gerçekleştiği anlaşılır. Çizimler detaylıca incelendiğinde ham maddesi hala ağaç olan yay boylarının kısaldığı açıkça görülür.
🔸 Daha kullanışlı ve güçlü olmasının sırrı, yay gövdelerinin sırt kısmında hayvan tendonu kullanılarak sinir sırtlı yaylar üretilmesidir. Sonraki dönemlerde ise yayın karın bölgesine boynuz yapıştırılması ve böylece daha kuvvetli kompozit yaylar yapılmasıdır.
🔸 Yayı geliştiren Asurluların ardından Hititler, at arabalı okçuları geliştirir. Milattan sonra 500 yıllarında ise Romalılar, yayı omuza doğru çekme tekniğini geliştirerek göze çekme uygulamasına başlar ve bu durum hedef isabetinde daha sağlıklı sonuçlar alınmasını sağlar.
TÜRK OKÇULUĞUNUN BAŞLANGICI: İSKİTLER
🔸 Ok ve yayın savunma aracı olarak mükemmel hale ulaşması , bozkırın ortasında yaşamını idame ettirmeye çalışan ve güçlü savaşçı olma özelliği ile bilinen Türkler tarafından gerçekleştirilir. Orta Asya Türk kavimleri, bulunduğu coğrafyanın şartlarından dolayı ok ve yayı kendilerine yoldaş edinir.
🔸 Şöhretleri tüm dünyayı saran Türk okçuluğu dendiğinde akla ilk gelen milattan önce 8. yüzyıldan 3. yüzyıla kadar Avrupa'nın doğusu ile Orta Asya'daki Tanrı Dağları arasındaki İskitler olur. Dönemin en iyi okçuları olmaları nedeniyle tam 500 yıl boyunca dillerden düşmeyen bir üne sahiptiler.
🔸 Türk olup olmadıkları konusunda tartışmalar bulunsa da aralarında Türklerin bulunduğu karışık bir kavim olduğu konusunda tarihçiler hemfikirdir. Bu nedenle Türk okçuluğunun başlangıcı olarak İskitler kabul edilir.
Eski Orta Asya kültürleri
İSKİT YAYI
🔸 Doğdukları andan itibaren kadın erkek fark etmeksizin her İskitli, okçuluk talimine başlar. Yayı vücudunun bir parçası haline getirene kadar da bu çalışmalarını sürdürür. İyi okçu olmalarının yanı sıra kendilerine özgü yay tasarımı geliştirirler. Onu diğer yaylardan ayıran özellik, "m" şeklinde kullandıkları kıvrımlı yapısı ve bu sayede en yüksek gerilimi elde etmeleridir. Neredeyse Asurluların üç katına ulaştırdıkları okların menzili 300'ün üzerindedir. İskitlerin okçuluktaki başarısının sırrı buradan gelir.
🔸 Asurluların tek iskelete sahip yaylarının aksine İskit yayları, üç parçadan oluşur. Bunların sağlam şekilde birleşmesi için o dönemde mersin balının hava kesesinden elde edilen tutkal kullanılır. İskit yayının ana gövdesinde, yapıştırıcıyı daha iyi emme özelliğine sahip ılgın ağacı tercih edilir. İmal edildikten sonra İskit yayı, kurutulmak üzere bir yıl bekletilir. Böylece ortaya tam 200 yıl boyunca kullanılabilecek devrim niteliğinde İskit yayı çıkar.
BİLGİ NOTU İskitler, ölen kişilerin öbür dünyada savaşmak için yaylarına ihtiyaç duyacağına inanır. Bu nedenle savaşlarda kullandıkları yayları, onlar ile birlikte gömerler.
OKÇULUĞUN ZİRVESİ: ASYA HUN İMPARATORLUĞU
🔸 Türkler, tarih boyunca at üstünde ok atmalarıyla bilinir. Eyerin iki yanına asılı ayağa destek sağlayan binicilik malzemesini keşfetmeleri ile at üzerinde savaşma dönemi başlar. Bu sayede ok atışlarındaki isabetleri keskinleşir.
🔸 Milattan önce 220 yılında Çin'in kuzeybatısında hüküm süren Türkleri tek bir çatı altında toplayan Teoman , dünya tarihine yön verecek ilk Türk devletini kurar. Hun İmparatorluğu olarak anılan devletin kuruluşunda en önemli unsur ise atlı okçular olur.
🔸 Hunların yay teknolojisinde yaptığı yenilikler, onları başarıdan başarıya götürür. Yaylar, boyları 105 ile 140 santim arasında değişen kompozit türlerdir. Kabzası düz, kasan başları uzun, içe doğru keskin bir şekilde kıvrıktır. Oldukça gergin ve kuvvetli olan araç, boynuz, ağaç, tutkal ve sinirden üretilir.
KARTAL SAVAŞÇILARI
🔸 Atalarından aldıkları mirası bambaşka bir seviyeye taşıyan Hunların yayları, düşmanları tarafından sihirli silahlar olarak anılır. Hatta "Kartal Savaşçıları" olarak adlandırılan ordusu, Asya Hun İmparatorluğunun tarihte az rastlanır derecede yıkıcı bir güç olmasını sağlar.
🔸 Kartal savaşçıları, eyer üzerinde dönerek atış yapma konusunda oldukça mahirdir. Part atışı denen stil, kovalamaca sırasında düşmanın sinirlerini yıpratmak ve tuzağa çekmek için sıklıkla tercih edilir. Bu atış, Türklerin imzası gibidir.
🔸 Teoman'ın en çok güvendiği birlik olan Hun okçuları, mesafe tanımaksızın düşmanlarını hedef almaları ile meşhurdur. Öyle ki oklarını yönelttiği kişinin kurtulma ihtimali oldukça düşüktür. Bu elit savaşçılar, Çinlilere karşı hiç yenilmemiştir. Hatta Çin Seddi'nin bu yenilmez savaşçıların akınlarına karşı yapıldığı rivayet edilir.
Türklerin tarihi başkenti Ötüken