Hem kurucu hem de yıkıcı güç yeniçerilerin kıyafetleri nasıldı?
Kurulduğu andan 17. yüzyıla kadar savaşlarda gösterdikleri üstün başarılar sayesinde Devlet-i Aliyye'nin en sadık ve güvenilir askeri kanadını oluşturan Yeniçeriler, Kanuni döneminden sonra düzen içerisinde birtakım usulsüzlüklere yöneldiler. Yeniçeri Ocağı yaşadıkları ve devlete yaşattıkları sansasyonel olayların dışında kıyafetleri ile de tarih boyunca çok dikkat çekici oldu. Bu sebepten ötürü yeniçerilerin kıyafetleri ile ilgili bilgileri siz Fikriyat okurları için derledik.
Giriş Tarihi: 16.12.2019
16:46
Güncelleme Tarihi: 16.12.2020
09:29
Börkün başa geçen ağız kısmı çepeçevre nakışlı bir şeritle çevrili bölümüne de "daltaç" adı verilirdi. Daltacı dört beş parmak enliğinde ve arkasına yatırması olmayan yeniçeri serpuşuna da "üsküf" adı verilirdi. Üsküfte de bir kaşıklık bulunması şarttı. Üsküf börk ile en çok karıştırılan serpuştur.
Yeniçeriler aynı zamanda dardağan, serdengeçti, düz kalafat, çatal kalafat, makdem gibi başlıkları da kullanılıyordu. Börk giydikleri vakit ne kadar haşmetli olduklarının farkında olan yeniçeriler, herhangi bir İslam şehrine gittiklerinde genellikle son derece sade bir görünüme sahip olan dardağan denilen başlığı takarlardı.
Yeniçerilerin ayakkabıları
Yeniçeriler serpuşlarda olduğu gibi ayakkabılarını da şehir içinde ve seferde olmak üzere iki farklı türde giyiyorlardı. Şehirde ökçesiz yemeni, seferde ise yandan kopçalı bir çeşit çizmeydi.
Yeniçerilerin kıyafetleri
Yeniçeriler çağşır giyerlerdi. Neferlerinki baldırları açıkta bırakan diz çağrışı, zabitlerin ise, diz kapağından aşağı baldırlara kadar inen tozluk gibi saran dar çağşırdı. Çağşır üzerine ise dolama olarak adlandırılan bir kaftan giyilirdi. Yürürken dolamanın etekleri bele sokulurdu.
Yalnızca bununla kalmaz bele, yünlü, ipekli, pamuklu kumaş sarılırdı. Dolamanın üzerine "barani" adı verilen çuhadan yapılmış bir kaput giyilirdi. Yeniçeriler kuşaklarında Türk süvari kılıcı olarak adlandırılan yatağan taşırlardı. Fakat şehir hayatında bu yatağandan başka silah taşımaları yasaktı.
Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasının doğal bir sonucu olarak, yeniçeriliğe dair her şeyin de ortadan kaldırılması istendi. Dönemde yeniçerilere ait olan giysiler yasaklandı ve herkesin kendi kıyafetinin giyilmesi beklendi.
Yeniçeri kıyafetlerinden korkan Fransızlar
Yeniçeri kıyafetleri ile ilgili anlatılan bir hadise vardır ki oldukça ilginçtir. Hadiseye göre 18. yüzyılda Almanya'nın Mülhaym şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında Almanlar bir yakasında Fransızlar oturur. Fransızlar, nehrin öbür yakasında oturan Almanların mahsullerini çalarak haklarını türlü şekillerle gasp eder. Buna ses çıkaramayan güçsüz Almanlar ise çareyi Osmanlı sultanına durumu anlatmakta bulur ve Fransızların kendilerine zulmettiğine dair bir mektup yazarlar.
Osmanlı'nın gerileme dönemine girdiği o yıllarda dönemin sultanı mektubu okur fakat asker göndermeyi gerekli görmez. Bir mektupla birlikte içi asker elbisesi dolu üç çuvalı Almanya'ya gönderir.