Hilali dünyaya armağan eden kurumun öncüleri
İnsanlar arasında ayrım yapmaksızın ihtiyaç halinde herkese yardımda bulunan Kızılay, ilk olarak 1868'de kuruldu. 1877 yılında II. Abdülhamit'in himayesiyle Hilal-i Ahmer adını aldı. Cemiyeti kuran bir grup idealist doktor sayesinde 150 yıllık bu iyilik hareketi insanlara umut olmaya devam ediyor.
Giriş Tarihi: 31.10.2018
10:35
Güncelleme Tarihi: 31.10.2018
11:23
Kızılay tarihinde Abdullah Beyin unutulmaz bir yeri vardır. Macar asıllı bir Osmanlı albayı olan Dr. Abdullah Bey Türkiye'de Kızılaycılık fikrinin yeşermesinde ilk fiili adımı atan kişi oldu. Avrupa'da Kızılhaç teşkilatı kurularak Cenevre Sözleşmesi imzalanmıştı. Abdullah Bey, Osmanlı Devletinde de böyle bir kurumun oluşmasına ve Osmanlıların da Cenevre Sözleşmesine imza atmasını istiyordu. Bu konuda Mektebi Tıbbiye Nazırı Marko Paşa, Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa, Kırımlı Öğretmen Dr. Aziz Bey yardım ettiler. Böylece Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti adı ile uluslararası ilkeleri benimseyen İnsani Yardım Kuruluşu doğmuş oldu.
Abdullah Bey'in 1874'de vefat etmesinden sonra Osmanlı Devleti, Viyana'da yaşayan eşine emekli maaşı bağladı. Bu maaş 1928'de madamın ölümüne kadar devam etti. Hem Osmanlı hem de Cumhuriyet yöneticileri Abdullah Bey'e duydukları vefa borcunu unutmadılar.
Kızılay'ın kurucularından olan Dr. Abdullah Bey ülkemize büyük hizmetlerde bulundu. Türkiye'nin ilk doğa bilimleri müzesini kurdu. Jeoloji, mineroloji ve paleontoloji alanlarında önemli çalışmalar da yapan Abdullah Bey, Türk tıp zoolojisine büyük katkılarda bulundu. Anestezi alanında dünyanın ilklerinden olmuş, tıp fakültelerinde öğretim üyeliği yanı sıra Kırım ve Suriye başta olmak üzere çeşitli eyaletlerde askeri hekimlik de yaptı.
KIRMIZI HİLAL İÇİN MÜCADELE ETTİ
Kırımlı Aziz İdris Bey kimdir?
Kırımlı Aziz İdris Bey, 1840'da İstanbul'da doğdu. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'den 1865 tarihinde Kolağası rütbesi ile mezun olup aynı okulda Emraz-ı Dâhiliye Muavini olarak çalışmaya başladı. Bir süre sonra da yeni açılan Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye müdürlüğüne atandı.
Osmanlı'da modern tıp fakültelerinin 1827'de açılmasına rağmen dönemin gençlerinin tıp eğitimine ilgi duymamasından dolayı, doktor sayısı ülke ihtiyaçlarını karşılamıyordu. Aziz Bey'e göre Türk çocuklarının tıbbiyeye ilgi duymamasının sebebi fakültedeki öğretim dilinin Fransızca olmasıydı. Kırımlı Aziz Bey tıp fakültesindeki öğretim dilinin Türkçeleştirilmesi için büyük çaba sarf etti. Bu amaçla Fransızca ders kitaplarının Türkçe tercümelerini yaptı, çevirdiği eserler arasında Lügat-ı Tıbbiye adlı Tıp Sözlüğü de bulunur. Kimya-yı Tıbbi adlı kitabında kimya sembollerini Latince yerine Osmanlı harfleriyle gösterdi. 1866 yılında tıp fakültelerinde öğretim dili Türkçe oldu fakat Fransızcanın hâkimiyeti daha uzun süre devam etti.
Aziz Bey'in en büyük hizmeti ise Kızılay'ın kuruluşunda olmasıydı. Arkadaşları ile birlikte Hilal-i Ahmer'in tesisi sırasında Dr. Abdullah Bey'in yanında yer alıp zorlukları aşmasında yardımcı oldu. Kırımlı Aziz Bey'in girişimleri neticesinde 12 Ağustos 1876 İstanbul toplantısında Türklerin kızıl haç karşılığı olarak beyaz üzerine kırmızı hilali sembol olarak kullanmaları ilke olarak benimsendi.
Kırımlı Aziz Bey 1878 yılında henüz 38 yaşında iken vefat etti.
II. ABDÜLHAMİD TARAFINDAN SERDAR-I EKREMLİĞE YÜKSELTİLDİ
Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa kimdir?
Macar-Hırvat asıllı Hırvatistan Plaski doğumlu olan Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa'nın asıl adı Michel Lattas'dır. 1827'de Avusturya'da Harp Okulu öğrencisiyken Osmanlı Devleti'ne sığınıp Ömer Lütfi ismini aldı. Batı dillerinde tercüme yapabilecek elemanlara duyulan ihtiyaç sebebiyle seraskerlik mütercimliğine tayin edildi.
Osmanlı ordusunda yüzbaşı olarak göreve başlayan ve göstermiş olduğu başarılar neticesinde miralaylığa kadar yükselen Ömer Paşa, 1841'de Lübnan'da Dürzi- Maruni kabileleri arasındaki çatışmaları bastırmak üzere görevlendirildi.
Eflak ve Boğdan'daki ayaklanmaların bastırılmasında göstermiş olduğu başarısından dolayı 1848'de Generalliğe yükseldi. 1849'de vezir rütbesiyle Müşir (Mareşal) oldu.
CEMİYETİN KURULUŞU ONUN HİMAYESİNDE GERÇEKLEŞTİ
Edirne'yi ele geçirmek isteyen Rus ordularını yenerek geri çekilmesini sağladıktan sonra, Tuna üzerinden Kalafat'a geçti(1854). Burada Rus birliklerini yenerek bölgede kontrolü ele geçirdi. Bu zaferden sonra Sultan II. Abdülhamit Ömer Paşa'yı Serdar-ı Ekremliğe (Başkomutan) yükseltti.
Daha sonra Girit ayaklanmalarını da bastıran Ömer Paşa, 1869'da "Hassa Mareşalliğe" terfi etti. 1871'de vefat eden Ömer Paşa, Hilal-i Ahmer'in kurulması aşamasında Abdullah Beye büyük destek verdi. Cemiyetin ilk kuruluşu onun destek ve himayesinde gerçekleşti.