İbn Battuta’nın seyahatlerinden 15 alıntı
İbn Battuta, doğduğu şehirden 22 yaşında hac niyetiyle yola çıkmış ve 28 yıl boyunca dünyanın birçok yerine seyahat etmişti. Gezileri boyunca pek çok farklı coğrafyanın yaşamına tanıklık eden İbn Battuta, bu seyahatlerini Er-Rıhle adlı eserinde toplamış; o dönemin devlet ve toplum yapılarına, inanç ve adetlerine, doğal özellik ve ürünlerine ayna tutmuştu. Dünyanın büyük gezgini sayılan Marko Polo'yu seyahatleri ve aktardığı bilgilerle geride bırakan İbn Battuta'nın seyahatnamesinden 15 alıntıyı derledik.
Giriş Tarihi: 18.11.2019
09:14
Güncelleme Tarihi: 18.11.2019
09:17
1300’LÜ YILLAR: ‘HALİÇ’TEKİ ESNAFIN ÇOĞU KADIN’
Çarşıları taşla döşelidir ve gayet geniştir. Her zanaat erbabı kendi başınadır, başkalarıyla karışık değildirler.
Her çarşının ayrı kapıları vardır; geceleyin kapatılır. Ve enteresan bir nokta, çarşı esnafının ve zanaatkârların çoğu kadındır!
TÜRKLERİN FIKIH BİLGİNLERİNE GÖSTERDİĞİ SAYGI
Müderris efendi baş köşede; hükümdar onun sağında ben de müderrisin sol tarafında oturuyordum.
Bu şekil oturuş, Türklerin fıkıh bilginlerine gösterdiği saygının en açık ifadesidir.
‘HALEP’İN HZ. İBRAHİM’E UZANAN HİKÂYESİ
İsmi "süt" anlamına gelen Halep'te, Halil İbrahim Peygamber'in gündelik hayatını sürdürüp Cenab-ı Hakka ibadet ettiği rivayet olunan mübarek bir yer vardır.
Burası müminler tarafından sıklıkla ziyaret edilir. Şehir halkı arasında İbrahim Aleyhisselam'ın burada çiftçilik yaptığı, hayvan besleyip süt sürekli olarak sağdığı yönünde öyküler anlatılır. Halka göre şehrin ismi de doğrudan doğruya onun bu uğraşından gelmektedir. Aslında bunun pek de temelsiz bir iddia olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü Halilürrahman (ala nebiyyina ve aleyhi salavatülmennan) hazretleri gerçekten de bu şehirde oturmuştu ve pek çok koyunu vardı. Bunların sütünü sürekli olarak fakirlere ve yolculara verirdi. Bunlar ihtiyaç duydukça toplanarak "Haleb-i İbrahim" i, yani Hazreti İbrahim'in sütünü istediklerinden şehir zamanla o isimle anılmaya başlanmış olabilir.
BASRA'DAKİ HZ. ALİ MESCİDİ
Hz. Osman'ın şehit edildiği sırada okuduğu mushaf bu mescidde bulunuyor. Tam da "Allah, onlara karşı sana yeter. O duyandır, bilendir!" ayet-i kelimesinin bulunduğu sayfada kan lekesi görülüyor.
ŞAM’DAKİ VAKIF FAALİYETLERİNE ŞAŞIRDI
Bir gün Dımaşk sokaklarında gezinirken küçük bir köle çocuğun yaşadığı ilginç bir olaya tanıklık ettim. Kölenin elinde bulunan ve oralarda 'sahan' denilen çini bir tabak ansızın düşerek kırıldı.
Halk hemen kırık tabağın başına toplandı. Çocuk korkudan tir tir titriyordu. İçlerinden biri, "Tabağın parçalarını toplayalım ve kapkacak vakfı nazırına başvuralım" dedi. İyice korkmuş durumdaki çocuk, bu öneri üzerine parçaları alelacele topladıktan sonra o adamla birlikte anılan vakfa gitti.
Sonradan haber aldık ki köle çocuk parçaları gösterip durumunu anlattığında, Nazır ona vakfın bütçesinden kırık tabağın aynısını satın alacak kadar para vermiş. Bu olay beni çok etkiledi. Çünkü evkaf hizmetleri gerçekten de güzel işlerdendir. Kölenin efendisi o tabağın kırılmasından dolayı çocuğu ya dövecek ya da en azından şiddetle azarlayıp kalbini kıracaktı. Bu vakıf o küçücük çocuğun korkularını giderip gönül almaya vesile olduğundan böyle hayırlı işler için gayret gösterenlere Cenab-ı Hüda da hayırla karşılık versin!