İngiliz kadın casusun günlüklerinde geçen sıra dışı bilgiler
Batılılar Sanayi Devrimi'nin bir neticesi olarak Doğu'nun bereketli topraklarına göz diktiler. Bu durum Oryantalizm adı verilen bir alanı ortaya çıkardı. Şarkiyatçılığın en meşhur isimlerinden birisi de bölgeyi adeta adım adım gezen Gertrude Bell'di. İngiliz kadın casus Bell, bu yıllarda dağcı, tarihçi, yazar, dilbilimci, arkeolog, kaşif, fotoğrafçı gibi unvanlarla ortaya çıktı. Elinde cetvelle Ortadoğu ülkelerinin sınırlarını çizdi, Arap kabilelerinin isyanında en önemli isimlerden biri oldu. İşte günlüklerinin ve mektuplarının izinde "Çöl Kraliçesi" olarak anılan Gertrude Bell'in profili...
Giriş Tarihi: 16.08.2022
08:07
Güncelleme Tarihi: 16.08.2022
11:35
1919 yılındaki Paris Konferansı'na delege olarak katılan Gertrude Bell, Ortadoğu konusunda o kadar küstahlaşmıştı ki, günlüğüne şu satırları yazmıştı: "Bu sabah tüm vaktimi Bağdat'taki ofisimde Irak'ın güney sınırlarını belirleyerek geçirdim. Çok güzel bir sabahtı..." Bell, 1919 yılında bugünkü Irak devletinin sınırlarının çiziyordu!
25 Aralık 1920'de Gertrude Bell tarafından babası Sir Hugh Bell 'e gönderilen mektupta, Türklerin ikileme yapma yollarından birini saçma bulduğunu yazmış, Türklerin bu kullanımına "Bolşevizm Molşevizm" örneğini vermişti.
Şerif Hüseyin'in oğlu Faysal'ın İngiltere himayesinde kurulan Irak'ın kralı olmasından iki gün önceki 21 Ağustos 1921 tarihli mektubunda da, Faysal'ın bağımsız bir egemenlik kurmasına İngiltere adına destek verdiğinden bahsetmişti.
VIDEO
Newcastle Üniversitesi'nin "Gertrude Bell Arşivi" adı altında yayınladığı günlüklerinde Bell, Türklerin I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'ndaki mücadelelerine de değindiği görülüyor.
▪ 6 Mayıs 1919 tarihini düştüğü ve o güne dair notlarını uzun uzadıya yazdığı sayfada, Osmanlı hukukuna göre Filistin'de doğmayan Yahudilerin burada toprak sahibi olmayacakları gibi kayda değer bilgiler yer alıyor.
Bell İngiltere'den Anadolu'ya izlenimlerini yazmak, fotoğraflar çekmek iddiası ile geliyor ama asıl nedenin, Osmanlı'nın girmesi olası bir savaş ihtimali nedeniyle İngiltere adına istihbarat toplamak üzere bu topraklara yollanmış bir casus olması olarak kayıtlara geçiyor.
Siyonizmin kanlı hedefleri için Osmanlı'dan kopardılar!
▪ Öyle ki 13 Mayıs 1914 tarihini attığı günlüğünün sayfasında Çanakkale Boğazı'ndan geçtiğini tek cümle yle ifade ettiği, Mayıs 1914 tarihli günlüklerinde ise Türklerin mücadelelerinden vazgeçmediklerini belirttiği görülüyor.
▪ 1919 yılının 19 Ekim Cumartesi günü, yüzyıllar önce Mekke'den gelen ve Suriye'nin zenginlerinden olan Mar'i Paşa el-Mallah 'ın evine konuk oluyor. Mar'i Paşa el-Mallah'ın Türklere hizmet ettiğini belirtiyor. El-Mallah ile Suriye'nin Osmanlı'dan ayrılması ve Suriye'nin geleceği hakkında konuştuklarını ancak el-Mallah'ın onu düş kırıklığına uğrattığını yazıyor.
▪ Gertrude Bell aynı zamanda Suriyelilerin, Fransızların değil Türklerin himayesini seçeceğini dile getiriyor. Türklerin bir ideale sahip olduğunu ama Fransızların bundan yoksun olduğunu düşünüyor.
Anadolu topraklarında Milli Mücadele devam ederken Bell, Hindistan'daki bölünmüşlükten, Hinduların Müslümanlara ve yerli prenslerin milliyetçilere karşı olmasından memnuniyet duyduğunu; Hindistan'ın Mısır gibi homojen bir yapıya sahip olmamasının İngiltere'nin lehine olduğunu düşünüyordu. Anadolu'nun doğusundaki Ermeni ve Kürt ayrışmaları nı destekliyordu.
▪ Günlüklerinde seyahat ettiği yerlerin iklim ve bitki örtüsü gibi coğrafyası ve kültürel miraslarına da değinen Bell, 20 Nisan 1905'te gittiği Kayseri'de Yunan temelleri üzerine inşa edilen Ermeni kilisesinin taş işçiliği ni beğendiğini, kiliseyi fotoğrafladığını, burada kamp kuran tüccarlara misafir olup kahvelerini içtiğini de anlatıyor.
Casus aynı zamanda kayaların arasında çok fazla yılan, geceleyin sivrisinek olmasından şikâyet ediyor. Şam'ın bağları ve meyve bahçeleri ni görünce sevindiğini; 11 Mayıs 1914 'te ulaştığı ve bir gün kaldığı Susam Adası 'nı, Milet'e doğru bakması, Efes'e olan yakınlığı, beyaz evlerin olduğu dik sokakları, küçük gül bahçeleri ve evlerin balkonlarından sarkan karanfilleri ile tasvir ediyor.
Körfezin maviliği ve kayalıkların sarplığı Bell'de büyük bir hayranlık uyandırmış.
▪ Küçük bir kafede kahve ve şerbet içip baklava yiyen Bell'in, bütün resmi binaların Yunanlar tarafından işgal edildiği adada, eski bir Türk kışlasının önünden geçtiğini ve burada yaşayan insanların Türk değil, Yunan olduğunu belirtmesine rağmen 12 Mayıs 1914 tarihli günlüğünde Türklerin Adalar'dan vazgeçmeyeceğini yazdığı görülüyor. Yunanların kibirli olmalarından ve harekete geçmekte gecikmelerinden şikâyet ediyor.
▪ 16 Ekim 1919'da Beyrut'taki bir Türk hamamı na gittiğini ve atmosferini çok beğendiğini de günlüklerine yazmayı ihmal etmiyor.
Kalplere uzanan kanlı el: Misyonerlik