İngiltere'nin Filistin Politikası
1917'de Filistin'de Osmanlı hakimiyetinin nihayetinden sonra bölge büyük bir kaosa sürüklendi. İngiltere'nin 20. yüzyılda, 1917 - 1948 yılları arasında Filistin üzerinde uyguladığı politika, siyonist İsrail devletinin temellerini attı. Müslümanların ikinci plana itildiği ve Yahudilerin isteklerinin öncelendiği bu süreçte Yahudi terör örgütleri binlerce Müslümanı şehit etti.
Giriş Tarihi: 29.12.2023
10:03
Güncelleme Tarihi: 07.09.2024
10:53
İngilizler için Filistin’de Almanya tehdidi
◾ İngiltere'nin Filistin üzerinden Almanya'ya uzanan hayallerinin önündeki en büyük engel şüphesiz Almanya idi. O dönem Almanya da Filistin'de varlık göstermeye çalışan devletlerden biriydi. Üstelik Almanya, Berlin ve Bağdat arasında yapılması planlanan demiryolunun Basra'ya kadar uzatılması hususunda Osmanlı'nın iznini almıştı. Bu durum İngiltere'nin deniz yolları dışında sömürgeye açılan başka bir kap ı demekti. Haliyle İngiltere tarafından hoş karşılanmadı.
◾ Almanya'dan Basra'ya ulaşan bir demir yolu aynı zamanda Basra körfezinde yürütülecek olan denizcilik faaliyetlerinin habercisiydi. Dolayısıyla Almanya İngiltere için iki farklı noktada tehdit oluşturmaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu'nun dünya savaşına dahil olacağı kesinleştikten sonra İngiltere, yanına güçlü bir devlet olarak Rusya 'yı alır. Mart 1915'te gerçekleşen Rus-İngiliz antlaşması doğrultusunda İngiltere de Rusya'nın Boğazlar üzerindeki emellerini desteklediğini ilan etmişti.
Fransızların Suriye Üzerindeki Emelleri
◾ İngiltere ve Fransa arasında süregelen rekabet Orta Doğu'da da kendine yer bulmuştu. Fransa, sömürgelerine ulaşabilmek uğruna geliştirdiği politikalarda Suriye'ye kritik bir önem atfetmişti. Dünya genelinde yaşanan savaşlardan Suriye'yi alarak çıkmak, böylece güzergahları aksatmak istiyordu.
◾ Fransa'nın tüm bu planlarına rağmen İngiltere, Suriye ve Mısır 'ı tek bir devlet haline getirerek Orta Doğu'yu kolaylıkla yönetilebilmesini hedeflemekteydi. Bunun için en kestirme yol ise Arap milliyetçiliğinin körüklenmesiydi, ancak Fransa bundan hiç memnun değildi. İngiltere ise Fransa'nın desteğini almadan bu bölgede var olamayacağının farkındaydı. Sonuç olarak Fransa ve İngiltere anlaşmaya varmak amacıyla masaya oturdu.
FİLİSTİN DİRENİŞİNİ BESLEYEN GÜÇ
Kendi aralarında Osmanlı’yı paylaştılar: Sykes-Picot Anlaşması
◾ Takvimler 16 Mayıs 1916'yı gösterdiğinde İngiltere ve Fransa arasında imzalanan Sykes-Picot antlaşması, bu devletlerin Osmanlı'yı kendi aralarında paylaştığı gizli bir ahitti. İlerleyen süreçte antlaşmaya Rusya da dahil olmuş, ancak Sovyet Rusya hükümeti antlaşmayı kamuya duyurdu.
◾ Antlaşmada alınan kararların başında Arap bir lider ile yönetilecek olan bağımsız bir Arap devleti veya Arap devletleri konfederasyonu kuruluşunun desteklenmesi geliyordu. Fransa; Filistin ve Suriye'nin kendi hakimiyetinde olmasını istemiş, ancak İngiltere sömürgelerine ulaşan yolda başka büyük bir devletin olmasına şiddetle karşı çıkmaktaydı. Sonuç olarak, Filistin hususunda anlaşamadıkları için buranın uluslararası bir bölge olması uygun görülmüştü.
İngiltere neden siyonizmi destekledi?
◾ İngiltere, Filistin'de kurulması tasarlanan Yahudi yurduna destek veren ülkelerin başında geldi. Burada kurulacak olan siyonist bir devlet İngiltere'nin birçok açıdan çıkarlarına hizmet edecekti. İngiltere'nin neden böyle bir yapılanmayı desteklediğine, hatta siyonizmi devlet politikası olarak benimsediğine gelince bunun altında yatan birkaç sebep vardı.
◾ Filistin'de ipleri İngiltere'nin elinde olacak bir devletin varlığı İngiltere'nin işine gelecekti. Güzergahını garanti altına almış olacak, sömürgelerinin önünde hiçbir tehdit kalmayacaktı. Bununla birlikte hükümetin Yahudileri desteklemesi Yahudilerin mal varlığından yararlanacağı anlamına geliyordu ki bu oldukça çekici bir gerekçeydi. Ayrıca İngiltere, kozmopolit yapıya sahip imparatorluklar bünyesinde yaşamını sürdüren Yahudilerin sempatisi sayesinde bu devletler karşısında güç elde etmiş olacaktı.
FİLİSTİN'DE KADIN VE ÇOCUK OLMAK
İngiliz kabinesinde bir Yahudi: Herbert Samuel
◾ İngiltere, Filistin'de bir Yahudi devleti fikrini ciddi bir şekilde destekliyordu. Siyonizmin lideri konumundaki Haim Weizmann, İngiltere Başbakanı Lloyd George'a Yahudi göçlerini desteklemesi durumunda İngiltere'nin Filistin üzerinde hayalini kurduğu her türlü aksiyonda onların yanında olacaklarını bildirmişti.
◾ İngiliz kabinesinde bulunan ve ülkenin politikalarında söz hakkı olan ilk Yahudi, dönemin ulaştırma bakanı olan Sir Herbert Samuel idi. Başbakan Lloyd George, Samuel'in önerilerinden etkilenmekteydi. Onlara göre Filistin'in İngiltere'nin hamiliğinde bulunması kritik derecede önemliydi. Böylece bölgedeki Hristiyanlar için öneme sahip yerler başka devletlerin hakimiyetinde olmayacaktı.