İnsanlık tarihindeki en büyük katliamlar
Tarih boyunca kendisine ait olmayan coğrafyalar üzerinde sayısız savaş ve çatışmanın mimarı olan ABD ve batılı ülkeler, kendi kanlı tarihini ve katliamlarını unutmuş gibi görünüyor. Tüm dünyaya "demokrasi dersi" veren bu ülkelerin döktükleri kanı, onlar unutsa da tarih unutmuyor. Sizler için, modern devletlerin kirli katliamlarını derledik.
Giriş Tarihi: 17.02.2019
17:56
Güncelleme Tarihi: 09.01.2023
12:42
ÖLDÜRMEK YETMEDİ TECAVÜZ ETTİLER
Fransız sömürgesi olan Cezayir, Nazi Almanyasının işgali altındaki Fransa'ya kendi bağımsızlıkları karşılığında askeri destek sağladı ve karşılığında Fransa'dan bağımsızlık sözü aldı. Sonuç olarak Cezeyirli askerlerinin de yardımıyla Naziler, Fransa'dan çıkartıldı ve Fransa tekrar Fransızlara kaldı. Sözünü tutmayan askerler, öldürmekle yetinmedi Cezayirli Müslüman kadınlara tecavüz etti.
CESETLER ÖLÜM FIRINLARINDA YAKILDI
Katledilen onbinlerce Cezayirlinin bir kısmı şehir dışında açılan dev çukurlara gömüldü. Bir kısmı ise, kamyonlara doldurularak kireç fırınlarında yakılmaya götürüldü. Cezayirlilerin cesetleri, Nazi fırınlarına benzeyen ölüm fırınlarında yakıldı. 1945 yılı, tarihe, Fransa'nın utanç yılı olarak kazındı. Fransa'da katliama yönelik çıkan ufak sesler, kamuoyu tarafından görmezden gelinip ötekileştirildi.
Fransa'nın Afrika'da gerçekleştirdiği tek katliam Cezayir katliamı değildir. Fransa hemen hemen girdiği tüm Afrika ülkelerinde benzer katliamlar gerçekleştirmiştir. Günümüzde Orta Afrika'da Müslüman zulmünü ve katliamını sürdüren Fransa'ya hala 'terörist' denilmiyor.
Tarihte Cilovluk katliamı olarak anılan Güney Azerbaycan'daki soykırımda, Ermeni ve Nasturiler, 300 bin Azerbaycanlıyı katletti. Mart 1917'de başlayan ve tam 159 gün devam eden bu katliam, bugüne kadar çok aydınlatılamadı.
Birinci Dünya Savaşı başlarında Ruslar tarafından Osmanlı İmparatorluğu'na karşı kışkırtılan ve Hakkâri yöresinde Marşimon adlı şahsın önderliğinde isyan başlatan Nasturiler, yenilgiye uğradıktan sonra, bölge halkının kendilerinden intikam alacağı korkusuyla, Rusya işgali altında olan Azerbaycan (özellikle İran Azerbaycan'ı) bölgesine göç etti. İran'ın kuzeybatısına yerleşen Cilovlar, aslında Nasturilerin bir koluydu.
Birinci Dünya Savaşı'na kadar şimdiki Türkiye'nin Hakkâri bölgesinde yaşayan Nasturiler, İran Azerbaycanlıları tarafından "Cilov" olarak adlandırıyor. Bu adlandırmanın sebebi ise onların Hakkâri bölgesindeki Cilov dağlarında (Türkçe Cilo) yaşamalarıydı. Nasturilerin Ermenilerle birlikte gerçekleştirdiği soykırım da Cilovluk katliamı olarak biliniyor.
ilahlanmış Ermeni-Nasturi güçleri, Rusya ve Avrupalı diğer hamilerinin ekonomik ve ideolojik desteğiyle, adı geçen topraklarda devlet kurma hayallerini gerçekleştirmek istediler. Ermeniler, özellikle Birinci Petro'dan sonra (1672-1725), Kafkasya'ya hâkim olmak için Ruslarla işbirliği yapıyorlardı. Urmiye'nin o dönemki valisi Muizzüddevle, Tahran'a yazdığı mektuplarda, sürekli Ermenilerin Ruslar tarafından silahlandırılmasından söz eder. Rusya ile Kaçar hanedanı arasındaki savaşın en dramatik kısımlarından olan Gence muharebesinde, kalenin düşmesi de Ermenilerin ihaneti yüzünden gerçekleşmişti.
EN AZ 150 BİN MÜSLÜMAN TÜRK KATLEDİLDİ
İranlı meşhur tarihçi Ahmed Kasravi "Azerbaycan'ın 18 yıllık tarihi" adlı kitabında, Ermenilerin Urmiye ve diğer bölgelerde en az 150 bin Müslüman Türkü katlettiğini yazar.
Urmiye'nin o dönemdeki hükümet temsilcisi Motemedolvozera'nın (Mutemedü'l vüzera) günlük yazılarından toplanan "Büyük savaş sırasında Urmiye" adlı kitabına göre ise bu olaylarda sadece bu şehirde nüfusun yarısı, yani 150 bin kişi katledildi. Urmiye'nin Kara Sandık, Hatip, Şeref, Ağdaş, Hazran ve Koç Muhammed gibi mezarlıkları hep bu katliamdan kalan nişanelerdir.
Elbette Ermenilerin cinayetleri Cilovluk katliamı ile bitmedi. Bunların son örneği Karabağ işgali sırasında yaptıkları Hocalı katliamıdır. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin topraklarının yüzde yirmisinin işgali ve bir milyon Azerbaycanlının yurtlarından edilmesi hâlâ dünyanın gözünden uzak tutulurken, ispatlanamamış sözde "Ermeni soykırımı" belli siyasi hedeflerden dolayı gündeme taşınmakta, bazı Batı devletleri de bu konu üzerinden kendi çıkarlarının peşine düşmektedir.