İslam sanatlarında eskimeyen gelenek: İcazetnameler
Öğrenim hayatınızın sonunda eğitmen olabilmek, öğrendiklerinizi başkalarına aktarabilmek için hocalarınızdan izin alma şartı olsaydı ne yapardınız? Osmanlı'da böyle bir sistem vardı: İcazetname … Günümüzdeki adlandırılış şekliyle "mezuniyet belgelerinin kökeni" olan icazetnameler, ilmin bir şekilde akıtılması anlamını taşıyan bir tanımlamayı ihtiva eder. Tarihi bir derinliğe sahip olan icazetnameler; medreselerde eğitim ve öğrenimlerini tamamlayanlara, üstadlarının verdiği yazılı belgelerdi. İlk olarak hadis alanında daha sonra ise diğer ilimlerde kullanılmaya başlandı.
Giriş Tarihi: 27.08.2021
17:10
Güncelleme Tarihi: 27.08.2022
11:39
Sesli dinlemek için tıklayınız.
Kullanıldıkları alana ve konularına göre icazetlerin başlıcaları; ilmî icazet, hadis icazeti, feraiz icazeti, Ṣaḥîḥ-i Buḫârî icâzeti, Şemâil-i şerif icazetidir. Bütün ilimlerin bir âlimden veya medreseden tahsilini tamamlayanlara verilen icazet ise umumi icazettir. Bunların içlerinde başlı başına müstakil bir icazetname türü olan feraiz icazetnamesini kısaca inceleyelim.
📌Feraiz icazetnamesi nedir?
Feraiz, başlı başına müstakil bir icazetname türüdür. Külli bir icazetname değil tamamen hususidir… Günümüzdeki alanı medeni hukuktur. Ağırlıklı olarak matematiksel formüllere ve hesap uzmanlığı gibi konulara tekabül eder. Feraiz ilminde talebenin hafızasının canlı olması gerekir. O nedenle hocalar talebeleri, başta aldıkları eğitim esnasında - feraizi her talebenin yapamayacağını bildikleri için - farklı alanlara yönlendirir.
Fıkıh okumak isteyen Buhari'ye hocası, "hafızanız çok canlı, çok iyi ezber yeteneğiniz var, dolayısıyla siz hadis ezberlemelisiniz" demiştir. Onun için bugün Buhari'nin hadis külliyatı vardır. Bu anlamda feraizde hocalar, talebeleri yönlendirir. Klasik dönemde feraiz ilmi almış müderrisler, bir bölgenin en önemli kişileri ve herkesin başvurduğu, kapısını çaldığı kişiler olmuştur.
Feraiz ilmini alan talebeye hocası mahremiyetin çok önemli olduğunun vurgusunu yapar. Feraiz talebelerinin girdikleri evde, hukuklarının çok mahrem olmasının gerektiğini söylerler. Hatta bir icazetnamede "başınızı pencereden yukarıya kaldırmayın" şeklinde belirtilmiştir.
VIDEO
(x) Hâfız Tâceddin Mahmûd b. Kemal es-Sâvî'nin İmâd el-Vâiz'e el-Envârü'l-lümʿa fi'l-cemʿi beyne'ṣ-ṣıḥaḥi's-sebʿa adlı eserinden dolayı verdiği hadis icâzeti (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 373, vr. 2b)
📌 Hadis icâzeti nedir?
İlk muhaddisler, hadis öğrenimini kolaylaştırmak ve hadis kültürünün yayılmasına hizmet etmek amacıyla icâzet verme ve alma yolunu benimseyip bilgilerini zenginleştirmeye gayret ettiler. Osmanlı'nın son muhaddisi sayılabilecek olan Zâhid el-Kevserî'nin icazet ve rivayet silsilelerinden anlaşılmaktadır ki, Osmanlı dönemi Anadolusunda on yedinci asırdan itibaren hadisler, nakil usulüne uygun bir biçimde aktarılıyordu.
İslâm'da bilhassa hadis rivayetinde isnada çok önem verildi. İsnada bu kadar önem verilmesinin nedeni, aslı olmadığı hâlde Hz. Peygamber'e atfedilen birçok rivayetin ortalıkta dolaşmasıydı. Abdullah b. Mübârek'in (181/798) şu sözü, bu tespiti özetler niteliktedir: "İsnad dindendir; eğer isnad olmasa idi muhakkak her isteyen istediğini söylerdi."
Bu noktada İslâm ilim geleneğine mahsus bir olgu olarak haberleşmenin ve bildirimde bulunmanın bazı ahlâkî esaslar üzerine bina edildiği görülür. Haberleri aktaran kimselerin "sika" (güvenilir) ve "sâdık" (doğru) kimseler olmaları en başta gelen ölçüttür.
Bu nedenle icazetlerin, ilmin kimden ve hangi kaynaktan olduğunu bildirmesi, bu geleneğin muhafaza edilmesi anlamı taşır.
Osmanlı dârülhadislerinde ders metni olarak Sahîh-i Buhârî , Sahîh-i Müslim ; Beğavî'nin Mesâbîhu's-sünne ; es-Sâğânî'nin Meşâriku'l-envâr gibi eserleri okutulmuştur.
Umumi ilmî icâzet Mısır'da 1872 yılında resmîleştirilerek "âlimiyye " diplomasına dönüştürüldü.
(x) Alimiyye: Ezher Üniversitesi'nin yüksek öğrenimi bitiren öğrencilerine verdiği en yüksek ilmî icâzet veya diploma.
Osmanlı Devleti'nde ise 1914'te İstanbul'da düzene konulan Dârü'l-hilâfeti'l-aliyye medreselerinin âlî kısmı şubelerinde "icâzetnâme " adıyla resmîleştirildi. Medreselerin kapatılmasıyla birlikte geleneksel icâzet uygulaması Türkiye'de rağbetini kaybetmiştir. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte bütün resmî eğitim kurumları önce şehâdetnâme vermeye devam etti daha sonra bu isim yerini diplomaya bıraktı.
VIDEO