İslam uygarlığında barajlara dair 15 ilginç bilgi
İnsanoğlunun bugüne dek inşa ettiği en büyük yapılar arasında yer alan barajlar, medeniyet tarihinde son derece önemli bir rol üstlendi. Barajlar olmasaydı bu kadar büyük çaplı sulama yapılamaz ve bugün şehirlere enerji pompalayan hidroelektrik santraller kurulamazdı. Ekonomik ve sosyal hayatımız üzerindeki etkileri düşünüldüğünde hayati bir öneme sahip olan barajların temellerinin İslam uygarlığında atıldığını biliyor musunuz?
Giriş Tarihi: 30.12.2019
09:27
Güncelleme Tarihi: 30.12.2021
14:45
İNŞA EDİLEN BARAJLAR FARKLI ETKİLERE DAYANABİLİYORDU
Turia Nehri üzerindeki sekiz barajdan her birinin temeli nehir yatağında 4-5 metre derinliğe kadar iner; ayrıca, sıra halinde dizilmiş ahşap yığınlarla ilave destek sağlanmıştır. Katı bir temele ihtiyaç duyulmasının sebebi, nehrin kontrol edilemez bir niteliğe sahip olmasıdır.
Zira taşma zamanlarında akan su miktarı normalde akan su miktarının yüz katını bulabilmektedir. Bu sebeple barajların gövdeye çarpacak su, taş, kaya ve ağaç gibi malzemelere dayanacak güçte olması gerekiyordu; o dönemde bu etkilere dayanabilen barajlar, üzerinden bin yıl geçmesine rağmen bugün hala sisteme herhangi bir ilave gerektirmeksizin Belensiye'nin su ihtiyacını karşılamaktadır.
BARAJ YAPILACAK YERİN KONUMU ÖNEMLİYDİ
İspanya'nın Mürsiye bölgesinde bulunan Segura Nehri üzerindeki baraj, Müslümanların barajın yapılacağı yerin konumunun ve özelliklerinin ne kadar önemli olduğunu anladığına işaret eder. Bu barajın yüksekliği yalnızca 7,5 metre olmasına rağmen taban kalınlığı 40 ila 45 metreydi.
Bunun sebebi nehir tabanının yumuşak ve zayıf olması olup, bu tasarım sayesinde barajın nehirle birlikte kaymasının önüne geçilmiştir. Kret üzerinden taşan su ilk olarak dikey bir biçimde 4-5 metreden düz bir platformun üzerine düşüyor, daha sonra da baraj boyunca akıyordu.
GÜNÜMÜZE ULAŞAN EN ESKİ BARAJLARDAN BİRİ
Bu sayede kret üzerinden taşan suyun enerjisi dağıtılıyordu. Taşma suyu daha sonra barajın ayağına ya da yüzeyinin hafif eğimli kısımlarına akmaktaydı. Bu şekilde, barajın tamamı bir dolu savak görevi görüyor, mansap temellerinin zarar görmesi riski azaltılıyordu.
Va'di'l-Kebir nehri üzerindeki Kurtuba şehri, büyük ihtimalle bugün ayakta kalan en eski Müslüman barajına ev sahipliği yapar.
İNŞAATINDA MERMER SÜTUNLAR KULLANILMIŞTI
12. yüzyıl coğrafyacısı İdrîsî'ye göre bu baraj, kıptiyye taşı kullanılarak yapılmıştı ve inşaatta mermer sütunlar da kullanılmıştı.
Barajın nehir üzerinde zikzak şeklinde bir çizgi izlemesi, barajı inşa edenlerin taşma kapasitesini artırmak amacıyla uzun bir kret elde etmeye çalıştığını gösterir. Nehir yatağından yaklaşık 1 metre yükseklikteki baraj kalıntıları bugün görülebilmekle beraber, ihtişamlı günlerinde 2,5 metre kalınlığa sahip olan bu barajın yüksekliği su seviyesinden 2,5 metre yüksekteydi.
USTURLAP VE TRİGONOMETRİDEN FAYDALANDILAR
Böylesi devasa yapılar inşa edebilmek için Müslüman mühendisler karmaşık yer ölçme yöntemleri ve usturlap gibi aletler kullandılar ve trigonometrik hesaplamalardan faydalandılar.
Bu sayede barajlar için en uygun yerleri tespit etmiş ve karmaşık kanal sistemleri inşa edebilmişlerdir. Bağdat ve çevresinde, Nevran kanalına yönlendirilen baraj suları, sulama amaçlı olarak kullanılmaktaydı.