İslam uygarlığında temelleri atılan ‘ilk hastanelere’ dair bilinmeyenler
Tarihteki ilk hastanenin bundan bin yıl önce Müslümanlar tarafından kurulduğunu biliyor muydunuz? Peki ya bu hastanelerde, tedaviden nekahete, akıl hastanesinden huzurevine kadar bir dizi tesisin bulunduğunu? Müslüman hekimler için, her kim olursa olsun hastaları iyileştirmek, bir yükümlülüktü ve bu şifahanelerde sosyoekonomik statüye bakılmaksızın herkesle ilgilenilirdi. İlmi, gelecek kuşaklara aktarmayı görev edinen hekimler, tıp eğitimi alan öğrencilere teorik ve pratik bilgiler veriyorlardı. İslam uygarlığında temelleri atılan 'ilk hastanelere' dair bilinmeyenleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 29.01.2019
10:45
Güncelleme Tarihi: 29.01.2019
10:50
İNSANLIĞIN HAYRINA VAKFEDİLEN HASTANE
Bu dönemde Kahire'de üç tane çok büyük hastane bulunuyordu; bunlardan en ünlüsü Mansurî Hastanesi'ydi. 13'üncü yüzyılda Mısır'ın Memluk Sultanı Mansur Kalavun henüz şehzade iken Suriye üzerine yaptığı seferde renal kolik belirtileri göstererek Nureddin Hastanesi'nde tedavi görmüştü.
Şam'da gördüğü bu muameleden son derece memnun kalan Sultan, tahta geçer geçmez benzer bir hastane kurma sözü vermişti. Sözüne sadık kalarak Kahire Mansurî Hastanesi'ni kuracak ve şu sözleri söyleyecekti: "İşbu fermanla bu vakıfları dengimin ve altımın, askerin ve şehzadenin, büyüğün ve küçüğün, özgürün ve kölenin, kadının ve erkeğin hayrı için bağışladım."
HASTALAR İÇİN GEREKLİ TÜM DÜZENLEMELER YAPILDI
1284 yılında kurulan Mansurî Hastanesi, her birinin merkezinde bir havuz bulunan dört girişe sahipti. Sultan bu hastanede hastalarla ilgilenmek amacıyla her zaman yeterli sayıda hekim ve araç-gereç bulunması için gerekli düzenlemeleri yapmıştı.
Ayrı koğuşlarda tedavi gören erkek ve kadınlarla ilgilenmesi için erkek ve kadın hastabakıcılar atanmıştı.
FARKLI UZMANLIKLARA AİT ÖZEL ALANLAR BULUNUYORDU
Yataklarda döşekler bulunmaktaydı ve farklı uzmanlıklara ait özel alanlar oluşturulmuştu. Hastanenin her yerinde musluk suyu kullanılabiliyordu.
Binanın bir bölümünde başhekime ders ve seminerler için bir oda tahsis edilmişti. Hasta kapasitesinde herhangi bir sınırlama bulunmamaktaydı ve hastane bünyesindeki eczaneden hastaların evde kullanacağı ilaçlar verilmekteydi.
MÜSLÜMAN COĞRAFYASINDAN AVRUPA’YA AKTARILDI
Bu ilk kurumlarla başlayan hastaneler, İslam dünyasının dört bir yanına yayılarak İspanya'da Endülüs'e ve ayrıca Sicilya ve Kuzey Afrika'ya kadar ulaştı.
Bu hastanelere hayran kalan tüccarlar ve Haçlılar daha sonra, Fransızların kendi vatandaşlarını tedavi etmek için kurduğu Hospitallers 'a (Hastane Savaşçıları) benzer sistemler kurdular.
Avrupa'da, Müslüman hekimler İtalya'nın güneyindeki ünlü Salerno Hastanesi de dâhil olmak üzere birçok hastanenin kurulmasına yardımcı oldular.
HASTAYA UYGUN İLAÇLAR VE YEMEKLER HAZIRLANIRDI
Müslümanlar etkili idarecilerdi ve hastaneler oldukça iyi yönetiliyordu. Mesela, 12'inci yüzyıl gezgini İbn Cübeyr, Nureddin Hastanesi'ndeki hastaların memnuniyetine verilen önemi şu sözlerle över:
"Nureddin Hastanesi, Şam'daki iki hastaneden büyüğü ve daha çok ilgi göreni olup günlük bütçesi on beş dinar civarındadır. Bu hastanede nâzır adıyla görevlendirilen kişi her bir hastaya ait ilaç, yemek vs. masrafları ihtiva eden kayıtların tutulmasından sorumludur. Hekimler sabah erken gelerek hastaları muayene eder ve her hastaya uygun düşen faydalı ilaç ya da yemeklerin hazırlanması için talimat verirler."