Arama

İslam uygarlığındaki hastaneler hakkında 20 ilginç bilgi

İnsanoğlunun şifa arayışı, tarih boyunca hayatta kalmanın en önemli unsurlarından biri oldu. İnsanlık tarihi kadar eski bir tarihe sahip olan tıp ilminin kurumsallaştırılarak hastanelere dönüşmesi ise İslam uygarlığının altın çağında gerçekleşti. Dünyada pek çok coğrafyanın Karanlık Çağı yaşadığı o yıllarda İslam beldelerinde hastaneler kurulmuş, hastalıklara şifa olacak reçeteler keşfedilmişti. Dönemin hükümdarları da sağlık ile ilgili çalışmaları desteklemişler, hastanelerin kuruluşuna öncülük etmişler ve bu hastanelerin her türlü ihtiyacını karşılamışlardı. İslam uygarlığındaki hastaneler hakkında 20 ilginç bilgiyi derledik.

İslam dünyasında ve İslam Medeniyet Tarihi'nde önemli bir yeri olan hastaneler tıpkı cami, mescid, tekke ve medrese gibi büyük önem görmüş, yöneticiler tarafından desteklenen bir kurum olmuştur.

Hendek Savaşı sırasında Kureyş müşriklerinin attığı bir okla kolundan derin bir yara alan Sa'd bin Muaz'ın sağlık durumunu yakından takip etmek ve yarasını sürekli izlemek için Mescid-i Nebevi'nin yakınında bir seyyar çadır hastanede yatırılmasını bizzat Peygamber Efendimiz istemişti.

O dönemde yine Medine'de Mescid-i Nebevi'nin yakınında hasta ve yaralıların tedavi etmek üzere kurulu olan bir çadır hastanesi vardır. Bu çadırda Rufeyde bint Sa'd el-Ensariye adında bir tabip kadının bulunduğu ve bu hastaneye kaynaklarda "Rufeyde'nin Çadırı" adının verildiği kaydedilir.

Dört Halife Devri'nde ve onu izleyen Emeviler Devleti döneminde ihtiyaçların gittikçe artması üzerine hastanelerin de aynı oranda geliştirilmesine çalışıldığı muhakkaktır. Özellikle savaşlarda seyyar çadır hastanelerinin olduğu görülür.

Emeviler döneminde iç karışıklıkların ve Emevi ailesinin uygulama ve tutumlarına karşı yapılan direniş ve isyanların bertaraf edilmesinden sonra Velid bin Abdülmelik döneminde 706 yılında ilk defa Dımaşk'ta büyük bir hastane kurulmuştur.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN