İslam uygarlığındaki kütüphaneler hakkında ilginç bilgiler
Emevi dönemindeki idarecilerin Kurtuba Kütüphanesi'nde altı yüz bin eserden oluşan dev bir koleksiyonu bulundurduğunu biliyor muydunuz? İslam uygarlığındaki pek çok şehir, yüzlerce kütüphane ve binlerce kitaba ev sahipliği yapardı. Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen alimler, bu kitaplardan faydalanırdı. Sadece kütüphaneler değil kişisel kitaplıklar da muazzam büyüklükteydi. Öyle ki bir Müslüman hekim, kitaplardan ayrılmak istememesi ve bunları taşımak için dört yüz deve gerekmesi sebebiyle Buhara sultanının davetini geri çevirmek zorunda kalmıştı. Sizler için İslam uygarlığındaki kütüphaneler hakkında ilginç bilgileri derledik.
Giriş Tarihi: 18.08.2019
14:51
Güncelleme Tarihi: 20.08.2023
10:36
Kütüphanelerin önemli kaynakları
◾ Dönemin insanları kitapları o kadar seviyordu ki o güne kadar topladıkları binlerce el yazmasını herkesin faydalanabilmesi için vefat ettikten sonra cami kütüphanelerine bağışlamaları bir gelenek haline gelmişti.
◾ Kütüphanelerin önemli kaynaklarından biri de kendilerine ücretsiz konaklama, yiyecek temin eden camilere minnettarlıklarını göstermek için kitap bağışlayan gezgin âlimlerdi.
◾ Kütüphaneler oldukça gösterişli mekânlar olabilmekteydi. İran'ın Şiraz şehrindeki 10. yüzyıl külliyeleri Orta Çağ tarihçisi Mukaddesi tarafından şöyle tarif edilir: "İçerisinde göller ve akarsular bulunan bahçelerle çevrelenmiş, üzerinde kubbeler bulunan iki kapılı, üç yüz altmış odalı yapılar… Her bir bölümde rafların üzerinde kataloglar bulunmakta. Odalar halılarla kaplanmış…"
◾ Şiraz, Kurtuba ve Kahire'deki gibi bazı kütüphaneler, camilerden bağımsız yapılarda kurulmuştu. Bu yapılar, farklı işlerde kullanılan çok sayıda odası olan geniş mekânlardı. Kitapları saklamak için kullanılan raflı galeriler, okuma odaları, el yazmalarının kopyasının çıkartıldığı odalar ve edebiyat meclisleri mevcuttu.
Verimli kitap okuma teknikleri
Kitaplar nasıl tasnifleniyordu?
◾ Son derece düzenli olan bu kütüphaneler, tasnifleme ve okuyucuların işini kolaylaştırma amacıyla hatasız kataloglama sistemleri geliştirmişti. Bu durum sayesinde kütüphaneciler el yazması eserlerin niteliğini kontrol edebiliyordu.
◾ Kitaplar ayrı kutularda hatta Bağdat kütüphanelerind e ayrı odalarda tasnifleniyordu. Her rafta bulunan kitap içerikleri bir kağıda yazılarak rafın dış kenarına iliştiriliyordu. Böylece okuyucular hangi eserin yarım ya da eksik olduğunu anlayabiliyordu.
◾ İnsanlar, bundan bin yıl önce de günümüzdeki gibi kitap ödünç alabiliyordu. Müslüman tarihçilerden Yakut'un rehin bırakmaksızın iki yüz cildi kütüphaneden ödünç alabildiği rivayet edilir.
◾ Kitap alınmasıyla ilgili birtakım kurallar bulunuyordu. Okuyuculardan kitaplara son derece özen göstermeleri ve kitaplar üzerine yazı yazmamaları ve kitaplarda bulunan hataları düzeltmek yerine kütüphaneciye bildirmeleri istenirdi. Ayrıca ödünç alınan kitapların belli bir tarihe kadar iade edilmesi gerekiyordu.
◾ Kütüphanelerle ilgilenme üzere hafız-ı kütüb ismi verilen kütüphane görevlileri atanırdı. Bu görev yalnızca iyi eğitimli kişilere teklif edilirdi.
◾ Kütüphane görevliliği için yalnızca olağanüstü başarı gösteren adaylar dikkate alınırdı. Kuzey Afrika'da 12 ve 13. yüzyılda hükmeden Muvahhid Hanedanlığı döneminde, kütüphane yönetimi en ayrıcalıklı devlet görevlerinden birisiydi.