İslam uygarlığının matematiğe dair keşifleri
Tarihte pek çok matematiksel fikrin İslam uygarlığının en parlak dönemlerini yaşadığı zamanda gerçekleştiğini biliyor muydunuz? Bin yılı aşkın bir süre önce, Müslüman âlimler matematiğin temellerini atan birçok gelişmenin mucidi oldular. Bu matematikçilerin çoğu, 800'lü yıllarda Dârülhikme'nin içinde bulunduğu Irak'ta ve İran'da yaşadılar. 1-9 arası modern sayılar, 0'ın keşfi, ondalık kesirler ve matematiksel işlemlerin pek çoğunun temeli o dönemde atıldı. İslam uygarlığının matematiğe dair keşiflerini derledik.
Giriş Tarihi: 03.02.2020
16:47
Güncelleme Tarihi: 03.02.2020
16:50
CEBİR MÜSLÜMAN MATEMATİKÇİLERİN ELİNDE GELİŞTİ
Cebir, Müslüman matematikçilerin gelişimini önemli ölçüde değiştirdikleri alanlardan yalnızca bir tanesidir. 9'uncu yüzyılda, Bağdat'ta ve Dârülhikme 'de Benu Musa Kardeşler olarak tanınan üç kardeş bulunuyordu. Çok yetenekli matematikçiler olan Benu Musa Kardeşler'in öğrencileri arasında 836 yılında doğan Sabit bin Kurra'da yer alıyordu.
En çok sayı teorisine yaptığı katkılarla tanınan Sabit, bağdaşık sayı çiftlerinin bulunmasına imkân sağlayan güzel teoremi keşfetti. Bağdaşık sayı çifti, her biri diğerinin kalansız toplamına eşit olan iki sayıyı ifade eden bir terimdir.
ÇARPANLARA AYIRMA HAKKINDA FİKİRLER ORTAYA ATTI
Bağdaşık sayılar Arap matematiğinde önemli bir rol oynamaktaydı; 13'üncü yüzyılda Sabit bin Kurra'nın teoremine ilişkin yeni deliller sunan Farisi, çarpanlara ayırma ve katışımsal yöntemler hakkında önemli fikirler ortaya attı.
Ayrıca İsviçreli 18'inci yüzyıl matematikçisi Euler'e izafe edilen, 17,296 ve 18,416 bağdaşık sayı çiftini buldu. Ve Euler'den uzun yıllar önce, diğer bir Müslüman matematikçi olan Muhammed Bakır Yezdi 17'nci yüzyılda 9,363,584 ve 9,437,056 bağdaşık sayı çiftini bulmuştur.
ÇİFT SAYILARI SINIFLANDIRAN İBNÜ’L HEYSEM
İbnü'l Heysem'in tarihte ilk kez tüm çift mükemmel sayıları (tam bölenlerinin toplamına denk olan sayılar) sınıflandırma girişiminde bulunmasıyla Müslüman matematikçiler 10'uncu yüzyılda başka bir alanda daha büyük başarı elde etmiş oldular; "2ᵏ-1'in asal sayı olduğu durumlarda 2ᵏ-1 formunda olan sayılar" biçimindeki sınıflandırma gibi.
Heysem aynı zamanda "p asalsa 1+(p-1)! p'ye bölünebilir" şeklindeki Wilson teorimini dile getirdiği bilinen ilk kişidir, ancak bu sonucun nasıl ispatlanacağını bilip bilmediği çok net değildir.
TEOREME NEDEN ‘WİLSON TEOREMİ’ DENİR?
Bu teoreme, çalışmalarını 1770'lerde Cambridge'de yapan matematikçi John Wilson tarafından "keşfedilmesi" sebebiyle Wilson teoremi denmektedir; ancak Wilson teoremi ispatlamış mıdır yoksa sadece tahmin mi etmiştir, bilinmemektedir.
Wilson'dan tam bir yıl sonra, Lagrange adında bir matematikçi, "ilk kez keşfedilmesinden" 700 yüzyıl sonra teoremin ilk ispatını bulmuştur.
SAYMA SİSTEMLERİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYORDU
Matematiğe hayatın her alanında ihtiyaç duyuluyor, özellikle sayma sistemleri büyük önem taşıyordu. Bugün birçoğumuz sıfırla başlayıp trilyonlara kadar uzanan tek bir sayma sisteminden haberdarız.
Ancak 10'uncu yüzyılda Müslüman ülkelerde üç farklı tip aritmetik kullanılıyordu ve yüzyılın sonuna gelindiğinde, Bağdadi gibi müellifler bu sayma sistemlerini karşılaştıran yazılar kaleme almaktaydılar. Bu üç sistem parmak hesabı aritmetiği, altmışlı sistem ve Arap sayısal sistemiydi.