İstanbul'da boğazın incisi 10 yalı camii
Avrupa ile Asya'yı birleştiren 8 bin yıllık geçmişiyle imparatorluklara başkentlik yapan İstanbul'un boğaz manzaralı camileri, asırlar boyunca şehrin güzelliklerine güzellik katmaya devam ediyor. Genellikle kalabalık cemaatleri olmayan bu camiler, caddeden bir adım atıp ayak bastığınız anda sükunetleriyle sizi dünyadan soyutlayabilecek huzur dolu ibadethanelerdir. İşte İstanbul'da boğazın incisi olan 10 yalı camii...
Giriş Tarihi: 15.05.2020
16:47
Güncelleme Tarihi: 15.05.2020
16:49
Bebek Câmii, kare plânlı kesme kûfeki taşından inşa edilen, dört duvar üzerine oturtulmuş yüksek bir kasnak üstünde bir kubbe ile örtülü harim ile üç bölümlü son cemaat yeri revakından oluşan bir yapıdır.Camii, neo-klasik akım içinde değerlendirilir. Kubbesi sekiz kasnak üzerine yapılmıştır. Bu büyük kubbe yanlardan dört yarım kubbe ile desteklenir. Kitâbesi son cemaat yerinin orta kemeri üzerindedir. Cami, alçak beton duvarlarla çevrili bir avlu içindedir. Avlu kapısından girince çeşme üzerindeki küçük kitâbede "Ve minel mâ-i külli şey'in Hay" sözü yazılıdır.
FINDIKLI MOLLA ÇELEBİ CAMİİ
Mimar Sinan'ın yalın bir denemesi olarak literatüre geçen ve Fındıklı Camii adıyla da bilinen yapı, en güzel sahil camileri arasında yer alır. 1589'da Mimar Sinan tarafından yapılan caminin banisi kadı Molla Mehmet Çelebi'dir.
Caminin kubbesi altıgen bir destek sistemine oturur. Ana kubbe 4 sütun üzerindedir, çevresinde beş yarım kubbe vardır. Yarım kubbeler köşelerde yer alır ve birbirlerine bitişiktir. Beşinci yarım kubbe ise mihrap çıkıntısının üstündedir. Cami, duvarla çevrilidir. Kubbeye destek olan ayaklar duvarlara gömülüdür.
10 Ekim 1723, 6 Kasım 1724 ve 1 Mart 1823 tarihlerinde çıkan yangınlarda cami ve hamamın tahrip olduğu, 1843 yılında caminin tekrar yangın geçirdiği bilinmektedir. XVIII. yüzyıl içinde Tuğracı (Nişancı) Ömer Ağa camiyi, I. Abdülhamid ise (1789) cami, hamam ve çeşmeyi tamir ettirmiştir. 1 Mart 1823 tarihindeki yangından sonra cami yeniden onarılmış, bu arada mahfil yenilenmiştir. Eski resimlerden, 1843 yangınının ardından beş bölümlü son cemaat yerinin dik meyilli, düz atkılı ahşap sundurma şeklinde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1958'de yapılan restorasyonda camide aslına uygun olmayan yerler düzeltilerek son cemaat yerindeki ahşap sundurma kaldırılmış, sekizgen kaideler üzerine oturan, baklavalı başlıklara sahip altı adet mermer sütunun üstü beş kubbe ile örtülmüş ve sivri kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Külliyesinden bugüne bir şey kalmamıştır.
EMİRGAN HAMİD-İ EVVEL CAMİİ
Emirgan Hamid-i Evvel Camii, İstanbul'un Emirgan semtinde yer alan yalı camilerinden biridir.
İstanbul Boğazı'nın hemen kıyısında yer alan Emirgan Hamid-i Evvel Camii 1781 yılında I. Abdülhamit tarafından erken yaşta ölen şehzedelerinden Mehmed ve onun annesi Hümâşah hatun için yaptırılmıştır. Günümüzde daha çok Emirgân Camii olarak bilinir.
Geniş bir avlu içerisinde yer alan cami, kesme taştan ve kare planlıdır. Ahşap çatılı olarak inşa edilen camiinin duvarlarında iki sıra halinde yapılan geniş pencereler ile içerisi oldukça aydınlıktır.Silindirik gövdeli, tek şerefeli minare, giriş cephesinin sağ köşesinde yer almaktadır. Bu minare akantus yaprağı ve değişik formlarla süslenmiştir.