Arama

İstanbulluları korkutan 1935 depremi

İstanbul, Cumhuriyet döneminde 1999 depremi öncesinde, 4 Ocak 1935'te Marmara Adası civarında meydana gelen 6.4'lük zelzeleden etkilenmiş, artçılar 7 Mart'a kadar iki ay sürmüştü.

Gazeteler günlerce deprem haberlerini verdiler. Akşam, "Marmara adalarında sarsıntı devam ediyor. Yer altından top sesine benzer gürültüler gelmektedir. Halk korku içinde" şeklinde başlıkla artçı sarsıntıları vermişti. Milliyet ise şöyle yazmıştı: "İstanbullulara gerçekten geçmiş olsun. Sarsıntılar dün de belli belirsiz uzun aralıklarla sürdü. 16.45'teki sarsıntı epeyce duyuldu ve yeni bir telaş uyandırdı".
Yaşadığı korkuyu Milliyet şöyle anlatıyordu: "İlk şiddetli zelzele olduğu vakit herkese bir şaşkınlık geldi, evvela ne olduğu birden anlaşılamadı. Sarsıntı devam edince, herkes evlerden, apartmanlardan, kahve ve gazinolardan sokağa fırladı. Bu andaki vaziyet hakikaten feci idi. Sokaklarda koşanlar, bağrışanlar vardı. Herkes çatı altından kaçmak, açık bir yere sığınmak istiyordu. Bilhassa apartmanlarda hakiki bir panik olmuştu. Koşarken birçok kimseler düşmüş ve yaralanmışlardı. Bilhassa kadınlardan ve çocuklardan bayılanlar, ağlayanlar çoktu."

  • 4
  • 6
ŞEHİR FELÇ OLDU
ŞEHİR FELÇ OLDU

Milliyet, deprem anını ise şöyle anlatıyor: "İlk şiddetli zelzelenin daha tesiri ve korkusu geçmeden ikinci, üçüncü sarsıntıların olması herkesi büsbütün şaşırttı. Artık kimse evinde oturmaya cesaret edemedi, herkes kendine daha emin bir yer aramaya koyuldu. Yüksek apartmanlarda oturanlar alt katlara kaçıştılar.
Zelzele esnasında Beyoğlu hakiki bir panik vaziyeti arz ediyordu. Dün cuma günü olduğu için Beyoğlu'nda her günkünden fazla bir kalabalık vardı. Bütün İstanbullular sinemalarda, pastanelerde, gazinolarda toplanmışlardı. Birinci zelzele olunca herkes dışarı fırladı. Yumruklar, tekmelerle birbirlerini itiyorlar, bir an evvel dışarı çıkmak istiyorlardı. Kapılar kırıldı, pencere camları aşağıya indi, iskemleler, masalar alt üst oldu, tabaklar, bardaklar kırıldı. Bunun yanında, bu heyecan anında kimsenin hatırına hesap ödemek gelmediğinden birçok müessese zarar etti.

İstanbul tarafında da Bâyezid Meydanı'ndaki kahveler hınca hınç dolu idi. Zelzelenin başladığı vakit herkes dışarıya kaçıştı. Kapıdan çıkamayanlar pencereleri kırarak sokağa fırladılar. Bu arada şehirde Beyazıt ve Galata kulelerinin yıkıldığı, bazı cami kubbelerinin çöktüğü gibi şayialar da yayıldı.
Zelzeleyi fırsat bilen birçok açıkgöz bu karışıklıktan istifade etmeye çalıştı. Kahvelerde, gazinolarda faaliyete geçen yankesiciler çarpabildiklerini çarptılar. Bazı kimseler de şunun bunun kapısını çalarak sözde sığınmak için bir yer aramak bahanesiyle girdikleri evleri soydular. Zelzele esnasında tramvaylar, otomobiller işlemedi. Şehrin muhtelif yerlerindeki toplantılar da iptal edildi".
İstanbullular çok korktukları depremi fazla hasar almadan atlatmışlardı. Bazı binaların duvarları çatlamış, birçok baca yıkılmış ve birçok evde bazı cam eşyalar kırılmıştı. Çemberlitaş'tan iri üç taş düşmüş, Edirnekapı'dan Ayvansaray'a kadar uzanan surlarda büyük çatlaklar meydana gelmişti.

  • 6
  • 6
DEPREM UZMANLARININ GÖRÜŞLERİ
DEPREM UZMANLARININ GÖRÜŞLERİ

Depremin ardından günümüzde olduğu gibi uzmanların görüşüne başvuruldu. Kandilli Rasathanesi Müdürü Fatin Bey, "Zelzele İstanbul'un 70-80 kilometre uzaklığında oldu. Fakat İstanbul merkez vaziyette. Sarsıntının derinliği çok fazla. Ulu orta bir tahminle 15-16 kilometre derinlikten geldiğini söyleyebiliriz. Eğer sarsıntı merkezi 5-6 kilometre aşağıda olsaydı tahribat çok feci olacaktı. Öteden beri zelzele mıntıkası üzerinde oluşumuz bizi sarsıntıları her an beklemeye alıştırmalıdır. Bu mıntıkalarda zelzele olması ile o sahanın dengelenmesi yönünde bir adım daha atılmış olur ve zelzele ihtimali daha azalır. Yeni bir zelzele tehlikesi yoktur. 30 sene evvelki büyük zelzeleden beri ilk şiddetli sarsıntı yeni olmuştur. Binaenaleyh yer altında denge sağlanmıştır. Daha 20-30 sene sarsıntı olmayacağını tahmin etmek mübalağa sayılmaz" demişti.
Jeoloji Profesörü Hamit Nafiz Bey ise gazetecilerle şöyle konuşmuştu: "Dünkü zelzelenin sahası genişti. Yani Viyana'ya kadar birçok uzak yerlerden hissedildi. Bu hal zelzelenin çok derinde olduğunu gösteriyor. Merkezi derin zelzeleler daima tahripkâr olmaz. Bu bizi sakinleştirecek bir hadisedir. Zelzelenin merkezi yüzeye ne kadar yakın olursa tahribatı o kadar artar.
- Zelzele devam edecek mi?
- Bu konuda iki şey hakkında kesin söz söylenemez. Gerek zelzelenin olacağını, gerek devam edip etmeyeceğini önceden kestirmek imkânsızdır. Bu arzın dahiline ait bir hadisedir. Yürütülen nazariyeler tamamen spekülatif mahiyettedir. Ancak jeoloji noktai nazarından zelzele mıntıkalarının kesin tayini er geç mümkün olacaktır. Şunu işaret etmek isterim ki, bugün için hepimizi teskin edecek emareler var. Bir defa saha geniş, sarsıntının merkezi derin. Sonra zelzele mevkii de değiştirebilir. Bugün son zelzelenin merkezi İstanbul ve civarı olduğuna göre, meydana gelecek başka bir deprem bu mıntıkanın uzağında olacaktır. Nitekim 1928 İzmir zelzelesinde Tepeköy ve Torbalı merkez mıntıkayı teşkil ediyordu. Fakat sarsıntıların sonu geldikten sonra zelzelenin merkezi Bulgaristan'a geçti ve orada tahribat yaptı. Dikkat ediyorum birçok kimseler zelzele ile hava durumu arasında bir münasebet arıyorlar. Hâlbuki bunun fende yeri yoktur.
Bu arada bir de şu noktaya dikkat etmek lazımdır. Zelzelelerin tahribatı nispidir. İstanbul sağlam bir kayanın üzerinde kurulu olduğu için, dünkü şiddetteki zelzelelerin yapacağı en fazla tahribat İstanbul'da gördüğümüz dereceyi geçmez".

Erhan Afyoncu- Sabah

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN