İstanbul’u ihya eden Sultan Abdülhamid’in hizmetleri
Üç kıtaya hükmeden büyük bir imparatorluğun en zor dönemlerinin mirasını omuzlarına alan bir hükümdardı, Sultan II. Abdülhamid. Dünyanın en buhranlı döneminde tahta çıkmasına rağmen, Osmanlı Devletinin yükselmesi için eğitim, bilim, teknoloji ve sanayiye daima büyük önem verdi. Demiryollarından, hastanelere, mühendislik okullarından camilere, fabrikalardan hayır kurumlarına kadar İstanbul'a sayısız eser kazandırdı. Onun imzası bulunan mimari yapılar ise bir kitapta toplandı. Bizler de, "Ulu Hakan" ın İstanbul'a kazandırdığı bu paha biçilmez eserleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 11.01.2019
12:48
Güncelleme Tarihi: 20.01.2019
15:58
HAMİDİYE ETFAL HASTANESİ (1899)
"Benim çocuğum kurtulamadı. Kim bilir fakir fukaranın çocukları nasıl bakılıyor? Hiç olmazsa bir hastane yaptıralım da, benim gibi babaların kalbi yanmasın!"
Sultan Abdülhamid
Sultan, yedi aylık kızı Hatice Sultanın, difteri hastalığından ölmesi üzerine, derin bir kedere kapıldı ve 1898 yılında bir etfal (çocuk) hastanesi kurulması için Dr. İbrahim Bey'e emir verdi. İnşaatı süresince bizzat ilgilendiği hastane, 1899 yılında faaliyete geçti.
Hamidiye Etfal Hastanesi, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları sırasında yaralı askerlerin tedavisinde önemli rol oynamıştı. Hastane, bugün halen hizmet veriyor.
"Tarihimizin ilk çocuk hastanesi: Hamidiye Etfâl" adlı haberimizi okumak için tıklayın.
Savaşın ağır yüzü, cephede olanlardan çok, arkada bıraktıklarında görülür. 1877 yılında Osmanlı-Rus savaşı sırasında, İstanbul'a 400 bin kişi göç eder.
Göçmenler sokaklarda, cami avlularında barınmaya çalışır. Büyük bir trajedi yaşanır. Sultan Abdülhamid, özellikle çocuklar ve bakıma muhtaç insanlar için, bir Darülaceze kurulmasını ister.
Nakdi ve kıymetli eşyalarını, yapımı için bağışlar. Okmeydanı'nda kurulan Darülaceze, bugün de hizmetlerini sürdürüyor.
"Bir düşkünler yurdu: Darülaceze" adlı haberimizi okumak için tıklayın.
CUMA SELAMLIĞI / HAMİDİYE CAMİİ
"Devletimizin halini düzeltmek ve istikbalini temin etmek için birlik ve beraberliğe muhtacız. Bana göre birlik ve beraberlik her kuvvete üstündür."
Sultan Abdülhamid
Osmanlı Sarayı, 600 yıllık tarihi boyunca süren birçok davranışı ritüele dönüştürmüştü. Padişah ritüellerinden biri de Sultan Abdülhamid'in Cuma namazına gidişinde görülür.
Yıldız Sarayı'nın hemen dışında yapılmış olan Hamidiye Camii, her Cuma mahşerî bir kalabalığa ev sahipliği yapardı. Günün erken saatlerinden itibaren toplanan askerler, saray erkânı ve halk, padişahın Yıldız Sarayı'nın kapısından çıkmasını merakla beklerdi.
Sultan Abdülhamid, Cuma selamlığı için Fransız yapımı saltanat arabasıyla Hamidiye Camii'ne gelir, toplanan erkânı selamlar ve namazını kılardı.
Namaz sonrasında ise, genellikle iki atın çektiği ve kendisinin kullandığı fayton ile saraya dönerdi.
"Sultan Abdülhamid'in Cuma Selâmlığı" adlı haberimizi okumak için tıklayın.
YILDIZ SARAYI KÜTÜPHANE SALONU
Yıldız tepesinden boğaza doğru akan eğimli arazi üzerinde, birçok binadan oluşmuş olan Yıldız Sarayı, köşkler, kasırlardan oluşan yapıların bir bütünüydü.
İlk bina III. Selim tarafından annesi Mihrişah Sultan için yapılmış bir kasırdı. Sonraki yıllarda Osmanlı padişahları tarafından birçok yeni bina eklendi. Ancak Yıldız Sarayı, Sultan Abdülhamid ile özdeşleşti.
33 yıllık iktidarını bu saraydan sürdüren Abdülhamid, birçok yeni bina da yaptırmıştı. Onun yönetimde olduğu zamanlarda, Küçük Mabeyn Köşkü, Cariyeler Dairesi, Kızlarağası Köşkü, Harem Binası, Şâle Köşkü gibi yaşam alanlarının dışında; marangozhane, çini atölyeleri, tiyatro gibi yapılar da inşa edilmişti.
"Sultan Abdülhamid'in çöpe atılan kitapları" adlı haberimizi okumak için tıklayın.
ABDÜLHAMİD’İN FOTOĞRAF ALBÜMLERİ
Abdülhamid'in ilgi alanlarından biri ise, fotoğrafa olan merakıydı. Her şeyden haberdar olmak isteyen Sultan Abdülhamid, bir kısmını ordu bünyesindeki subaylar arasından yetiştirdiği fotoğrafçıları aracılığıyla, hem Osmanlı İmparatorluğu'nda, hem de dünyanın farklı coğrafyalarında olup bitenleri izlemişti.
"Yıldız Albümleri" ya da "Abdülhamid Albümleri" olarak bilinen ve dünyanın en büyük fotoğraf arşivi olarak kabul edilen 35 bin parçalık albümler, Abdülhamid'in bu ilgisi ve merakının ürünü. Bu değerli koleksiyon, başta İstanbul olmak üzere, tüm Osmanlı coğrafyası ve dünya ülkeleri için bir belge niteliği taşıyor.
Albümlerdeki fotoğrafların bir kısmı, dönemin önde gelen fotoğrafçılarına saray tarafından sipariş edilerek çekildi; bir kısmı ise, Abdülhamid'in fotoğrafa olan ilgisini bilen farklı ülkelerdeki profesyonellerden hediye olarak gönderildi. Abdülhamid'e fotoğraf gönderen sanatçılar, aynı zamanda fotoğraf sanatı tarihinin ilkleri olarak tanınıyor.
"Abdülhamid'in arşivinden fotoğraflarla Osmanlı toprakları" adlı haberimizi okumak için tıklayın.