İstanbul'un az bilinen 10 eski sanayi kuruluşu
İstanbul, kritik dönemlerde varlığı ve gücüyle tarihe yön veren nadir şehirler arasında yerini alır. Kuşkusuz bu rol, İstanbul'un ekonomik gücü ile de ilgilidir. Peki, Osmanlı İmparatorluğu'nda en çok sanayi tesisine ev sahipliği yapan şehrin İstanbul olduğunu biliyor muydunuz? İstanbul'un üretim tesisleri için tarihte yolculuk yaparak, İstanbul'un az bilinen 10 eski sanayi kuruluşunu derledik.
Giriş Tarihi: 12.07.2019
08:38
Güncelleme Tarihi: 12.07.2019
09:39
TOPHANE DEBBAĞHANESİ (1764)
Tophane Debbağhanesi İstanbul'un merkez deri işleme tesislerinden biridir. Kazlıçeşme, Üsküdar ve Kasımpaşa debbağhaneleri arasından en yeni olanı Tophane Debbağhanesi'dir ve 1764 yılında kurulmuştur; kapasite olarak en küçük olan debbağhane de budur. Söz konusu debbağhane içerisinde ondan fazla deri işleme atölyesi bulunur. Buradaki atölyeler de Kılıç Ali Paşa Vakfı'na ait dükkânlarda üretimlerini sürdürürler.
Tophane Debbağhanesi'nde her debbağ farklı görevlerde bulunur. Örneğin bir debbağ meşin işlerken, bir başkası sahtiyan işler; birisi kösele işlerken diğeri vaketa işler. Bu şekilde faaliyet alanları belli olan debbağlar birbirlerinin ekmek kapısını engellemez.
Tophane Debbağhanesi de uzun yıllar deri tabaklama işini sürdürür. Ancak Evliya Çelebi'nin anlattığı, İstanbul'da yedi yüz debbağhane olduğu ve debbağhanelerin dükkânlarını rengârenk derilerle süslediği günler artık gerilerde kalmıştır.
Çünkü debbağhaneler birer birer kapanmaktadır. Tophane Debbağhanesi de Beykoz ve Kazlıçeşme debbağhaneleri dışında kalan diğer debbağhanelerle birlikte 1920'li yıllarda üretimini durdurur.
NURİ DEMİRAĞ UÇAK FABRİKASI (1936)
İlk Türk uçağının üretildiği fabrikanın kuruluş öyküsü, Sivaslı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Nuri Demirağ'ın İstanbul'a yerleşmesiyle başladı. Nuri Demirağ, ilk olarak Avrupa uçak üretim merkezlerini ziyaret etti. Yurda dönünce, anlaştığı Çekoslovak firmayla Beşiktaş'ta ilk uçak fabrikasını kurdu.
Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti tarihe intikal etmiş, Türk milleti İstiklal Savaşı vererek, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurma iradesini göstermiştir. Bir devrin hüzünlü batışına ve yeni bir devrin başlamasına tanık olan vatanperver insanlar Türk milletinin bir daha geçmişte yaşanan talihsizlikleri yaşamaması için gayret etmişlerdir. Bu insanlardan biri de pek çok girişiminin yanında demir yolu yapmakla ün kazanan daha sonra uçak fabrikası ve uçuş okulu açan Nuri Demirağ'dır.
Nuri Demirağ, Hava Harp Sanayi'sinde; uçakları dışarıdan satın almak ve dışarının bağımlısı olmak yerine Türk tasarımı uçakların Türk semalarına hâkim olmasını isteyen bir girişimciydi.
Yabancı lisanslarla uçak üretmenin taklitçilikten öte bir şey olmadığına inanıyordu. Çünkü uçak üretim lisansını satan ülke, demode olmuş, kendisi için tehdit olmayacak ve ekonomik ömrü olmayan sistemlerin satışına müsaade etmesi, öncelikle kendi güveliği ve ülke çıkarları gereğidir. Nuri Demirağ bunun farkında olduğu için Türk tasarımı uçağın imalinin gereğine inanıyordu. Ne yazık ki, uçak üretim işleri bir türlü düzelmeyen Demirağ Uçak Fabrikası'nı 1945 yılında kapatır.
Nuri Demirağ Türkiye'nin ilk uçak mühendislerinden olan Selahattin Alan ile beraber hareket ediyordu. Çalışmalar kısa sürede netice vermeye başladı. Böylece Beşiktaş'taki fabrikada Selahattin Alan'ın projesini çizdiği ND-36 adı verilen tek motorlu Türkiye'nin ilk uçağı üretildi.
Aynı günlerde Türk Hava Kurumu da 10 tane eğitim uçağı siparişi vermişti. Bu siparişler yapılırken aynı zamanda bir de yolcu uçağı yapım çalışması sürmekteydi. 1938 yılına gelindiğinde NuD38 adında çift motorlu altı kişilik bir yolcu uçağı yapımı başarıyla tamamlandı. Bu Türkiye'nin kendi uçağını artık yapabildiği anlamına gelmekteydi.