İstanbul'un fethi Hristiyan dünyasında nasıl karşılandı?
İstanbul'un fethi, Peygamberimiz Hz. Muhammed tarafından müjdelenen ve tarihin en önemli hadiselerinden biri olarak kabul edilen bir zafer. Fatih Sultan Mehmet'in gerçekleştirdiği bu kutlu fetih ile Osmanlı'nın cihana hükmeden, dünya siyasetine yön veren bir imparatorluk olduğu anlaşılmış ve İslam dünyasındaki itibarı bir hayli artmıştı. Peki, Müslümanlar açısından bunlar yaşanırken Hristiyanlarda durum nasıldı? İstanbul'un fethi Hristiyan dünyasında nasıl karşılandı? İstanbul'un fethi Hristiyanları nasıl etkiledi? Fetih haberi Avrupa'ya ulaştığında Hristiyanların attıkları ilk adım ne oldu? Fatih, İstanbul'un fethinden sonra nasıl bir siyaset izledi?
Giriş Tarihi: 18.02.2020
13:55
Güncelleme Tarihi: 03.05.2020
16:07
TARİHTEKİ BÜYÜK FELAKETLERDEN BİRİ OLARAK GÖRÜYORLARDI
Hristiyanlar İstanbul'un Türklerin eline geçmesini Romalıların Kudüs'ü yakıp yıkması, Hazreti İsa'nın çarmıha gerilmesi ve dünyanın sonu gibi insanlık tarihindeki büyük felaketlerden birisi olarak algıladılar. İstanbul'un fethi üzerine daha birçok ağıt yakıldı.
İSTANBUL'UN FETHİ TARİHİ HAKKINDA 12 BİLGİ
FETİH ÜZERİNE YAZILAN EN İLGİNÇ AĞITLARDAN BİRİ
İstanbul'un fethi üzerine yazılar ağıtların içinde en ilginç olanlardan birisi de Bizanslı tarihçi Dukas'ın yazdığı şu ağıttır:
"Ey şehir, şehir, bütün şehirlerin başı! Ey şehir, şehir, dünyanın dört tarafının merkezi! Ey şehir, şehir, Hristiyanların iftihar sebebi ve barbarların hezimeti! Ey şehir, şehir, içinde manevi meyvelerle dolu ikinci bir cennet! Ey cennet şimdi güzelliğin nerede? Solmak bilmeyen cennet yeşillikleri arasında, çok zaman evvel dikilmiş olan Hazreti İsa efendimin, havarilerinin gömülü bulunduğu vücutları nerede? Azizlerin, şehitlerin kalıntıları nerede? İmparatorların cesetleri nerede? Yollar, mabetlerin avluları, üç yol ağızları, tarlalar, bağların çevreleri, bunların hepsi, azizlerin, soyluların, dindar adamların, rahiplerin ve rahibelerin kalıntıları ile doluydu. Bunlar şimdi nerededirler? Ne büyük felaket!"
‘YAZIKLAR OLSUN BİZE! ZİRA GÜNAH İŞLEDİK’
"Ya Rab! Bize olan bu halleri hatırına getir. Nazar eyle ve maruz kaldığımız hakaretleri gör! Babalarımızdan kalma mirasımız yabancılara kaldı, evlerimiz başkalarının eline geçti. Babamız yok gibi, öksüz kaldık, annelerimiz dul kadınlara döndü. Takibata uğradık, zahmetler çektik ve rahatımız kalmadı. Babalarımız günah işlediler ve öbür dünyaya gittiler. Biz ise onların günahlarının cezasını çekiyoruz. Bizi kullar, hükümleri altına aldılar. Bunların elinden kurtulan olmadı. Başımızın üzerinde bulunan taç yere düştü. Yazıklar olsun bize! Zira günah işledik."
‘BU ESARETİ HANGİ DİL TASVİR EDEBİLECEK?’
"Ya Rab! Sen ilelebet bakisin, tahtın nesilden nesle intikal ediyor, niçin bizi tamamıyla unutuyorsun? Bizi uzun müddet terk ediyorsun?
Ya Rab! Kendi tarafına dönmemizi emret ve biz de bu emrine boyun eğerek döneceğiz ve hayatımızı eskiden olduğu gibi yeniden iyiliğe çevir. Lakin bizi tamamıyla reddettin ve bize karşı şiddetli gazaba geldin. Şimdi şehre gelen felaketi, müthiş esareti ve acı hicreti hangi kuvvetli dil tasvir edebilecek? Maruz kaldığı felaket Kudüs'ten Babil'e veya Asurya'ya hicret etmek gibi değildir."
‘GÜNAHLAR İŞLEDİK, DİNİ KURALLARDAN UZAKLAŞTIK’
"Ey güneş titre! Ey arz, sen de titre ve adil hâkim olan Cenabı Hakkın günahlarımız için neslimizi tamamen terk ettiğinden inle! Bakışlarımızı gökyüzüne çevirmeye layık değiliz, yalnız yüzümüzü yere koyarak, Allah'a karşı "adilsin ve kararların adalete uygundur! diye bağırmalıyız. Günahlar işledik, dini kurallardan uzaklaştık. Her milletten fazla haksızlık yaptık ve bize her ne yaptıysan hakiki ve adil kararlarınla yaptın. Böyle olmakla beraber, Ya Allah! Bize merhamet et, biz de duadan geri durmayacağız."
İSTANBUL'UN FETHİNDE YENİLGİYİ ANLATAN VENEDİKLİ SEYYAH