İstanbul'un Fethi tarihi hakkında 12 bilgi
İstanbul'un fethi dünya tarihinin en büyük olaylarından biridir. Hz. Peygamberin hadisinde geçen müjdeli şehir İstanbul'da, Fatih Sultan Mehmed tarafından 29 Mayıs 1453'te aşılamaz denen surlar aşılarak bir tarih yazıldı. Batılılar fethin şokunu atlatmak ve şehrin Türkler'in eline geçmesini küçümsemek için İstanbul'un açık unutulan bir kapı yüzünden düştüğünü uydurup, kendilerini teselli etmişlerdi. Peki, Fatih'in tarih yazdığı destan İstanbul'un fethi, nasıl gerçekleşti? Son hücum nasıl yapıldı? İstanbul'un fethinde gemiler karadan yürütüldü mü? Fethin Osmanlı tarihinin gelişimine tesirleri ne oldu? Sizler için İstanbul'un Fethi tarihi hakkında 12 bilgiyi derledik.
Giriş Tarihi: 30.01.2020
16:26
Güncelleme Tarihi: 28.05.2020
11:17
Timur'dan sonra canlanan eski Türk gelenekleri bu devirde daha da ön plana çıkarılmıştı. Fatih'in bir torununa Oğuz Han , diğerine ise Korkut ismi verilmesi bu anlayışın ne kadar ön plana çıktığını gösterir. Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundaki en önemli vasıta olan ve "Fetret Devri" yüzünden bir müddettir aksayan gaza siyaseti de tekrar canlandı.
İSTANBUL'UN FETHİ İLE İLGİLİ ŞİİRLERİ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
İstanbul’un fethi ile yeni bir çağ açıldı mı?
İstanbul'un fethinin, Batı Hristiyanlık dünyasında büyük bir şok yaratması ve fethin akabinde Avrupa'ya giden Bizanslı bilim adamlarının Rönesans'ı başlatmaları yüzünden Yeni Çağ'ın başlangıcı olarak kabul edildiği söylenir. İstanbul'un fethi gerek Hristiyan dünyası gerekse İslam dünyası açısından önemlidir. Fakat Rönesans'ın başlaması ile Bizanslı bilim adamlarının bir ilgisi yoktur.
Genel olarak Yeniçağ, Amerika'nın keşif tarihi olan 1492 yılı ile başlatılmaktadır. Matbaanın 1440'daki icadını da, yeni bir çağın başlangıcı olarak kabul edenler vardır. Fakat bütün bu tarihler Avrupa milletlerinin Yeni Çağı'nın başlangıcını gösterir. İstanbul'un fethi, Türkler'in daha önceki tarihlerinde eşine rastlanılmayan, dünya siyasetine yön veren bir imparatorluğun kuruluşuna vesile olduğu için Türk tarihinin Yeni Çağı'nın başlangıcıdır.
İstanbul'un Fethi’nde Akşemseddin’in önemi neydi?
Osmanlı döneminin önemli din alimlerinden olan, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un kapısında kendisini karşılayan ahaliye, "O benim hocamdır. Şehrin manevi fatihidir" dediği Akşemseddin, bugün Suriye sınırları içinde yer alan Şam'da 1390'da doğan ve asıl ismi Muhammed Şemseddin bin Hamza olan Akşemseddin, küçük yaşta Kur'an-ı Kerim'i hıfzetti.
Yedi yaşında ailesiyle Anadolu'ya gelip Samsun'un Kavak ilçesine yerleşen Akşemseddin, babası alim Şeyh Şerafettin Hamza'nın vefatının ardından şer'i ilimler ile tıp eğitimi aldı. Kısa sürede Osmancık Medresesi'nde müderris olan Akşemseddin, tasavvuf yolunda yükselmek için İran, Şam ve Bağdat'ı dolaştıktan sonra kendisini bilenlerin tavsiyesi üzerine zamanın büyük velisi Hacı Bayram Hazretlerine gitmeye karar verdi.
İSTANBUL'UN FETHİNİN ÜÇ MANEVİ KAHRAMANINI ÖĞRENMEK İÇİN TIKLAYIN
Hacı Bayram Veli'nin yanında kaldığı süre içinde tasavvufun inceliklerini öğrenen Akşemseddin, icazetini aldıktan sonra Beypazarı'na yerleşti. Bir süre burada kalan Akşemseddin, daha sonra Göynük'e gitti. Göynük'te yaşadığı dönemde Fatih Sultan Mehmet'in fetih hazırlıkları yaptığı haberi üzerine Edirne'ye giden Akşemseddin , İstanbul'un fethine katılarak padişahın yanında bulundu.
Fatih Sultan Mehmet'in "O benim hocamdır. Şehrin manevi fatihidir." dediği, fetihten sonra Ayasofya'da kılınan cuma namazında ilk hutbeyi okuyan Akşemseddin, İstanbul'da bulunan Eyyüp Sultan'ın kabrini de bulduktan sonra padişahın tüm ısrarlarına rağmen Göynük'e döndü ve 1459'da burada vefat etti.
İstanbul'un manevi fatihi, büyük bir alim, usta bir hekim, büyük bir veli ve çok yönlü bir bilim insanı olarak bilinen Akşemseddin, aynı zamanda yazdığı tıp kitabında mikrobu ilk tanımlayan kişidir.