Arama

İstanbul'un Fethi tarihi hakkında 12 bilgi

İstanbul'un fethi dünya tarihinin en büyük olaylarından biridir. Hz. Peygamberin hadisinde geçen müjdeli şehir İstanbul'da, Fatih Sultan Mehmed tarafından 29 Mayıs 1453'te aşılamaz denen surlar aşılarak bir tarih yazıldı. Batılılar fethin şokunu atlatmak ve şehrin Türkler'in eline geçmesini küçümsemek için İstanbul'un açık unutulan bir kapı yüzünden düştüğünü uydurup, kendilerini teselli etmişlerdi. Peki, Fatih'in tarih yazdığı destan İstanbul'un fethi, nasıl gerçekleşti? Son hücum nasıl yapıldı? İstanbul'un fethinde gemiler karadan yürütüldü mü? Fethin Osmanlı tarihinin gelişimine tesirleri ne oldu? Sizler için İstanbul'un Fethi tarihi hakkında 12 bilgiyi derledik.

  • 22
  • 30

Genel olarak Yeniçağ, Amerika'nın keşif tarihi olan 1492 yılı ile başlatılmaktadır. Matbaanın 1440'daki icadını da, yeni bir çağın başlangıcı olarak kabul edenler vardır. Fakat bütün bu tarihler Avrupa milletlerinin Yeni Çağı'nın başlangıcını gösterir. İstanbul'un fethi, Türkler'in daha önceki tarihlerinde eşine rastlanılmayan, dünya siyasetine yön veren bir imparatorluğun kuruluşuna vesile olduğu için Türk tarihinin Yeni Çağı'nın başlangıcıdır.

  • 23
  • 30
İstanbul'un Fethi’nde Akşemseddin’in önemi neydi?
İstanbul’un Fethi’nde Akşemseddin’in önemi neydi?

Osmanlı döneminin önemli din alimlerinden olan, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un kapısında kendisini karşılayan ahaliye, "O benim hocamdır. Şehrin manevi fatihidir" dediği Akşemseddin, bugün Suriye sınırları içinde yer alan Şam'da 1390'da doğan ve asıl ismi Muhammed Şemseddin bin Hamza olan Akşemseddin, küçük yaşta Kur'an-ı Kerim'i hıfzetti.

Yedi yaşında ailesiyle Anadolu'ya gelip Samsun'un Kavak ilçesine yerleşen Akşemseddin, babası alim Şeyh Şerafettin Hamza'nın vefatının ardından şer'i ilimler ile tıp eğitimi aldı. Kısa sürede Osmancık Medresesi'nde müderris olan Akşemseddin, tasavvuf yolunda yükselmek için İran, Şam ve Bağdat'ı dolaştıktan sonra kendisini bilenlerin tavsiyesi üzerine zamanın büyük velisi Hacı Bayram Hazretlerine gitmeye karar verdi.

İSTANBUL'UN FETHİNİN ÜÇ MANEVİ KAHRAMANINI ÖĞRENMEK İÇİN TIKLAYIN

  • 24
  • 30

Hacı Bayram Veli'nin yanında kaldığı süre içinde tasavvufun inceliklerini öğrenen Akşemseddin, icazetini aldıktan sonra Beypazarı'na yerleşti. Bir süre burada kalan Akşemseddin, daha sonra Göynük'e gitti. Göynük'te yaşadığı dönemde Fatih Sultan Mehmet'in fetih hazırlıkları yaptığı haberi üzerine Edirne'ye giden Akşemseddin, İstanbul'un fethine katılarak padişahın yanında bulundu.

Fatih Sultan Mehmet'in "O benim hocamdır. Şehrin manevi fatihidir." dediği, fetihten sonra Ayasofya'da kılınan cuma namazında ilk hutbeyi okuyan Akşemseddin, İstanbul'da bulunan Eyyüp Sultan'ın kabrini de bulduktan sonra padişahın tüm ısrarlarına rağmen Göynük'e döndü ve 1459'da burada vefat etti.

İstanbul'un manevi fatihi, büyük bir alim, usta bir hekim, büyük bir veli ve çok yönlü bir bilim insanı olarak bilinen Akşemseddin, aynı zamanda yazdığı tıp kitabında mikrobu ilk tanımlayan kişidir.

  • 25
  • 30
Akşemseddin'in Fatih'e mektubu neler içeriyordu?
Akşemseddin’in Fatih’e mektubu neler içeriyordu?

Kuşatmada 20-22 Nisan'daki deniz savaşı ve Haliç'e Osmanlı donanmasının karadan indirilmesi fetihte sona götüren kesin bir aşamadır. Anadolu ve Rumeli arasında bölünmüş Osmanlı ülkesi, ancak İstanbul fethedilince birleşik sağlam bir imparatorluk olacaktı. Genç Sultan Mehmed bunu iyi anlamıştı. Ancak, devlet içinde mutlak bir otorite sağlayan kudretli vezirazam Çandarlı Halil fethe kesinlikle karşı çıkıyordu.

Halil, bir Avrupa Haçlı ordusunun 1444'te Varna'ya kadar geldiğini unutmuyor ve İstanbul alınırsa rakibi Zağanos lehine, kendisinin iktidardan düşeceğini hesaplıyordu. Bu iki nedenle Çandarlı, elinden geldiği kadar İstanbul fethine karşı çıktı. Sultan Mehmed bunu iyi anlamıştı. Çandarlı Halil ve onunla beraber bazı ümera ve ulema, fethin gerçekleşemeyeceğine, genç sultanın bir maceraya atıldığına inanıyorlardı.

  • 26
  • 30

Diğer yandan, İstanbul kuşatmasında Fatih, kuşatmayı hızla sonuçlandırmak zorundaydı. Kuşatma devam ederken güçlü bir Venedik donanması Agriboz'a doğru yoldaydı ve Macarlar elçi gönderip tehditte bulunmaktaydı. Fâtih, gelecekteki payitahtı, İstanbul'u harap bir şehir olarak almak istemiyordu. Ordusunda toplanan 100-150 bin kişiden birçoğu, İstanbul zenginliklerini yağma hayaliyle savaşıyordu. Sonunda Sultan, yağma ilan etmek zorunda kaldı.

20 Nisan deniz yenilgisinde şevki kırılıp dağılmaya başlayan ordusu, onun yılmayan azmi, fethi müjdeleyen Akşemseddîn'in "*tebşiratı" ile canlandı ve Haçlılar ulaşamadan fethi başardı. Akşemseddîn'in 20 Nisan deniz yenilgisi üzerine 21 Nisan'da Sultan Mehmed'e hitaben yazdığı mektup, bize o günlerin fetihte kesin bir dönüm noktası olduğunu ortaya koymaktadır:

*Tebşirat: Müjdelemeler, müjde vermeler.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN