İstanbul’un fethini hiç hazmedemediler
İstanbul'un Fethi dünya tarihinin en büyük olaylarından biridir. Ancak Batılılar fethin şokunu atlatmak ve şehrin Türkler'in eline geçmesini küçümsemek için İstanbul'un açık unutulan bir kapı yüzünden düştüğünü uydurup, kendilerini teselli etmişlerdi.
Giriş Tarihi: 09.06.2019
10:00
Güncelleme Tarihi: 09.06.2019
10:15
Dönemin Türk kaynakları ile Barbaro, Dolfin ve dönemin diğer Latin ve Bizans kaynakları incelendiğinde fethin son aşamasının hiç de bu şekilde olmadığı anlaşılmaktadır. Açık kapı söylentilerinin gerçekle alakası yoktur. Fethin şokunu atlatmak ve şehrin Türklerin eline geçmesini küçümsemek için çıkarılmıştır. Bu rivayet Batı'da çok yaygındır. Ancak yerli ve yabancı tarihlerin çoğuna göre Türk askerleri bugünkü Topkapı'ya yakın bir yerden savaşarak şehre girmişlerdir. Nitekim bu bölgenin ismi de, surların gördüğü tahribat sebebiyle, fetihten sonra Top Yıkığu Mahallesi olarak anılmıştır.
AMERİKALI TÜRKOLOG: İSTANBUL GÜZEL, BİR DE TÜRKLER'İN OLMASA
24 Mart 2000'de Milliyet gazetesinde Osmanlı tarihi uzmanı Japon Prof. Yuzo Nagata ile ilginç bir röportaj yayınlanmıştı. "Kendinize Batı'nın gözleriyle bakmaya şartlanmışsınız" diyen Nagata, Nazire Kalkan'ın "Japon Türkologların Batılılardan farkı nedir?" sorusuna hiç unutmamamız gereken şu cevabı vermişti: "Batılı her zaman Oryantalisttir (Doğu dünyasını inceleyip, hakkında değer yargıları üretme faaliyeti). Bu bakış her şeyi mahvediyor. Biz şöyle düşünüyoruz. Batı'yı anlamak için önce Osmanlı'yı anlamak gerekir.
Bu Japonya'da çok yeni bir fikir. Tabii dünyada da tarih ilmi yeni bir bakış arıyor. Eski düşünceler suya düştü. Marksizm'in çöküşüyle önemli bir perspektif kaybı oldu. Osmanlı bu bağlamda daha fazla önem kazanıyor. Bir İslam Devleti. Ama Avrupa'yla çok yakın ilişkide olması onu diğerlerinden farklı kılıyor. Avrupa tam modernleşirken Türk kültüründen çok şeyler aldı. Moliere'den Lunapark'a kadar. Yavaş yavaş Avrupa üzerine araştırma yapanlar da bu gerçeği kabul ediyorlar. Size acı ve çarpıcı bir anımı aktarayım. 1960'larda Amerikalı bir Türkologla Galata Köprüsü'nden geçiyorduk. Durdum ve "İstanbul'a bak, ne kadar güzel" dedim. Amerikalı da "Evet, bir de Türklerin olmasa", diye karşılık verdi".
Erhan Afyoncu, SABAH