İstanbul'un kurtuluşu nasıl gerçekleşti?
İstanbul, tarihinde iki kez Batı tarafından işgale uğradı. İlki 1204'te Latinlerin işgalidir. O dönemde İstanbul'daki bazı kiliseleri dahi söküp götürmüş, İstanbul'u 3 yılda adeta yangın yerine çevirmişlerdi. İkincisi de I. Dünya Savaşı'ndan sonra 1918'de başlayıp 1923'te biten işgal süreciydi. Bu hüzün ve elim dolu günlerin ardından 6 Ekim'de İstanbul özgürlüğüne kavuştu. Bayram yerine dönen şehirde halk büyük bir sevinç içerisindeydi.
Giriş Tarihi: 06.10.2020
16:53
Güncelleme Tarihi: 06.10.2023
09:03
Esir düşen beş asırlık payitaht
📌 Ateşkesi takip eden günlerde İttihat ve Terakki kendini lağvetti . Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa yurt dışına kaçtı. 6 Kasım'da Boğazlar silahsızlandırıldı.
▶ İşgalciler, Mondros Antlaşması'ndaki "galip devletler güvenliklerini tehdit eden, tehlikeli gördükleri yerleri işgal edecekle r" kararını bahane ederek İstanbul'a girdi ve Osmanlı'nın beş asırlık payitahtı işgal edildi.
İstanbul'un 5 tarihi semti
📌 13 Kasım 1918 'de Haydarpaşa önlerine 55 gemiyle demir atan İtilaf Devletleri 16 Mart 1920'den itibaren ise resmi olarak şehri işgal etti.
▶ Sultan II. Abdülhamid Han'ın muhafızlığını da yapan Vasıf Çinay, o acı günleri şöyle anlattı:
"Mütareke imzalanıp Çanakkale Boğazı açıldıktan sonra düşman harp gemileri de İstanbul'a girdiler. Marmara'nın sakin ve mavi sınırı üzerinde birbiri arkasına sıralanmış oldukları halde hükmeden ve mağrur bir tavır ile gelen bu gemileri evimizin üst katındaki penceresinden biz de seyretmiştik. Acı hatırasını hala unutamadığım bu manzara beni o gün sonsuz bir hüzün ve eleme düşürerek bir çocuk zaafıyla ağlatmaya kafi gelmişti."
İŞGAL KUVVETLERİNİN HAKİMİYET YARIŞI
📌 İngilizler, İtalyanlar ve Fransızlar, Mondros Mütarekesi'nin hemen ardından İstanbul'u hâkimiyetleri altına alma yarışına girmişlerdi. İstanbul'un her tarafı hem kendi birlikleri, hem de sömürgelerden getirdikleri askerlerle doldu.
▶ Fransız hükumeti Sofya'da bulunan Müttefik Doğu Orduları Başkumandanı General Franchet d'Esperey 'e İstanbul'a gitmesi emrini verdi. Fransız general 23 Kasım 1918'de İstanbul'a geldi. Fransızların milli kahramanlarından olan general Beyoğlu'ndaki Fransız büyükelçiliğine gitti. Birkaç gün sonra Balkanlar'a geri döndü. İstanbul'a ikinci gelişi 1919 yılının başlarındaydı.
İstanbul'un yedi kulesi ve ilginç öyküleri
📌 Fransız General Franchet d'Esperey , Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesine karşılık gövde gösterisi yaparak, mavi-beyaz Yunan bayrağıyla süslenen Galata Köprüsü'nden at sırtında ilerledi. 21 pare top atışla selamlanan işgal komutanı, Cadde-i Kebir'den geçti.
▶ Bu gövde gösterisiyle İstanbul'da bulunan halkın geleceğe dair ümidini kırarak şehrin kendilerine ait olduğunu hissettirmeye çalıştı.
Türk milleti "Cadde-i Kebir"den Fatih edasıyla geçen generali asla affetmedi.
EBEDİYETE KADAR KANAYACAK YARA
📌 İngiltere Başbakanı Lloyd George tarafından "acınacak derecede nezaket ve zarafet yoksunu " şeklinde tanımlanan d'Esperey'in bu davranışına halk ve aydınlardan büyük tepki geldi. Bu kişilerden biri de Süleyman Nazif'ti. Kaleme aldığı "Kara Bir Gün" başlıklı yazısı Franched d'Esperey'i oldukça sinirlendirdi ve Nazif'in öldürülme emrini verdi. Ardından Malta'ya sürgüne gönderdi.
▶ Süleyman Nazif "Hadisat" gazetesinde 9 Şubat 1919'da yayınlanan ve "Kara Bir Gün" başlıklı yazısında şunları söylüyordu:
"Fransız generalinin dün şehrimize gelişi münasebetiyle bir kısım vatandaşlarımız (azınlıklar) tarafından icra olunan nümayiş, Türk'ün ve İslam'ın kalbinde ebediyete kadar kanayacak bir yara açtı. Aradan asırlar geçse ve bugünkü hüznümüz ve bahtsızlığımız şevk ve ikbale dönse bile, yine bu acıyı hissedecek ve bu hüzün ve teessürü çocuklarımıza ve torunlarımıza nesilden nesile ağlanacak bir miras olarak terk edeceğiz.