İstanbul'un 'Muhteşem Yüzyıl'ına tanıklık eden seyyah: Kudbüddin Mekki
Kudbüddin Mekki, Osmanlı Devleti'nin "Muhteşem Yüzyıl"ına tanıklık etmiş bir seyyah. Kanuni Sultan Süleyman'ın hükümdar olduğu dönemde, yolu iki defa İstanbul'a düşmüş; şahit olduğu olayları, seyahatnamesinde kaleme almıştı. Mekki, İstanbul'da olduğu dönemde yaşamını yitiren Hürrem Sultan'a ve onun cenazesine dair ilginç detaylar da vermişti.
Giriş Tarihi: 25.04.2019
13:53
Güncelleme Tarihi: 25.04.2019
13:55
ŞİİR, KASİDE VE BİLMECELER KALEME ALDI
Mekkî 1586 yılında vefat etti. Şakayık-ı Numaniye 'deki bazı kayıtlara göre hadis alanında kaleme aldığı bazı eserlerinden ayrı olarak Yemen Tarihi, Kutbî mahlası ile yazdığı şiir, kaside ve bilmeceleri de bulunmaktadır.
SEYAHATNAMESİNDE İSTANBUL’A DA DEĞİNİYOR
Mekkî'nin El-Fevaidu's Seniyye fî Rıhleti'l Medîneti'r Rûmiyye ismini verdiği seyahatnamesi, İstanbul'la birlikte Anadolu'nun çeşitli şehirleri hakkında bilgi içerir.
İstanbul'da kaldığı sürece tanıştığı din ve devlet adamları hakkında şahsi kayıtlar da tutan Mekkî, Mekke Şerifi'nin dileğini yerine getirmek için epeyce çaba sarf eder.
‘BÜTÜN DEVLET ERKANININ YEGANE MEŞGALESİ…’
Mekkî, kaleme aldığı seyahatnamesinde şu sözlere yer verir:
Bugünlerde bütün devlet erkânının yegâne meşgalesi Padişahın çocuklarının sünnet düğünü ile meşgul olmaktır. Ne bir divan toplanıyor, ne de bir işe bakılıyordu. Bu vaziyet Zilkade'nin sonuna kadar devam etti."
‘ARZUHALİMİ ALARAK BENİMLE İLGİLENDİLER’
"Düğün bittikten sonra vezir hazretleri benden arzu ve isteklerimi bir kâğıda yazıp kendilerine vermemi rica etmeleri üzerine dediklerini yaptım. Cidden benimle canla başla meşgul oluyordu.
Yazdığım kâğıdı kendi ile Kadıaskere vererek, işlerimin çok çabuk ve en iyi şekilde neticelendirilmesini ve teminini tekrar tekrar rica etti. Fakat birdenbire Sultan'ın Bursa'ya gitmesi -tabii vezir de beraberinde- işimin gecikmesine sebep oldu."
HÜRREM SULTAN HAKKINDA NE YAZMIŞTI?
"Cemaziyelahir'in 26'ncı günü padişahların (şehzadelerin) annesi, bir müddetten beri mustarip bulundukları hastalıktan şifa bulamayarak vefat ettiler. Sıtma ve kuluçtan da mustarip idiler. Bunun haremlerde, Kudüs'te ve bazı şehirlerde birçok hayrat ve teberruları var idi.
Söylendiğine göre aslen Rus olup Sultan Süleyman'a şehzadeliğinde takdim edilmiş. Sultan'ın hoşuna gittiği için onunla evlenmiş, nihayet merhume dilediği mevkii bu şekilde kazanmıştı."