İstanbul'un tarihi 10 lokantası
Mis kokular içerisinde buharı tüten taze yemeklerin mahfilidir lokantalar. Hem esnafın hem halkın yüzünü güldürür. Zamanla sadece yemek yenilen yer değil; iki arkadaşın dertleştiği, memleket meselelerinin çorbanın buğusunda tartışıldığı mekanlar olurlar. Ülkemizin yetiştirdiği birçok isim için lokantalar edebiyat sohbetlerinin toplantı yeridir. Sizler için, İstanbul'un tarihi 10 lokantasını derledik.
Giriş Tarihi: 16.07.2019
18:22
Güncelleme Tarihi: 16.07.2019
18:35
Mıgırdıç Tokatlıyan, daha sonra 1893/94'te Beyoğlu'na Galatasaray'ın karşı tarafındaki Hristaki Hanı'nın (daha sonra Said Paşa Hanı) solunda, yanan Fransız Tiyatrosu'nun yerindeki iki katlı binayı kahve ve lokantaya dönüştürerek buraya alafranga usulde Splendide adını verir. O zamanlar alt katın önü kahve, arkası gazino ve lokanta, diğer yarısı da Hristiyan düğünleri ve balolar için ayrılır.
Sonraları Tokatlıyan diye anılmaya başlanan Splendide'in o yıllardaki yiyecek ve içecek fiyatları da oldukça pahalıdır. Kahve 100 para; limonata, şerbet, dondurma çeyrek; öğle tabldotu mecidiye; akşam tabldotu 25 kuruş. Alakart yemekler içinde en pahalılarından kuşkonmaz 8, tavuk köftesi 7, bonfile 6, biftek 5 kuruşa satılırdı.
Beyoğlu'ndaki Tokatlıyan Lokantası'nın başgediklilerini ise şöyle sıralamış Alus: Askerî Mektepler Müfettişi İsmail Paşa'nın kardeşi Miralay Nihat Bey, Mazhar Paşa'nın oğlu Hünkâr Yaveri Vehhap, Miralay Çerkes Rıza Bey, onun ağabeyi Ahmet Şevket Bey, Hariciye Mektupçu Muavini Baki Bey, Veli Paşazade, Cemiyet-i Rusûmiye azasından Ragıp Bey, Basra eşrafından Talip Bey, Duyûn-ı Umûmiye Meclisi İdare Başkâtibi Halit Hurşit Bey vs.
Tokatlıyan Lokantası'nın iç mekanı da şöyleydi: Ortada bir kapı. Sağında ve solunda vitrin, içerisinde de kristal, çiçekli camlardan bölmeler. Bu camların köşelerinde, tabaklarda, masalarda, kaşık çatallarda, masa örtülerinde, peçetelerde hep M.T. markası vardı.
Salâh Birsel de Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu adlı kitabında Tokatlıyan'dan uzun uzun söz eder. 1911-12'den sonra Abdülhak Hâmid, Brüksel Elçiliğinden alınıp İstanbul'a dönünce, Süleyman Nazif şair onuruna Tokatlıyan'da bir öğle yemeği düzenlemiştir. O yıllarda Yahya Kemal, Yakup Kadri, Şehabettin Süleyman, Halid Fahri, Fazıl Ahmet Aykaç, Celâl Nuri, Abdülhak Şinasi, Refik Halid Tokatlıyan'ın müdavimleri arasında yer almışlardır. İttihat ve Terakki'nin iktidarda olduğu günlerde, buraya pek çok İttihatçı bakan, parti ve devlet ileri gelenleri gelmeye başlamıştır.
Ali Efendi Lokantası, Sirkeci'de Ankara Caddesi'nde hizmet verirdi. Sahipleri, birbirlerine ikiz gibi benzeyen terbiyeli, çelebi iki Rumelili kardeşmiş. Bu lokantanın en işlek ve rağbette olduğu yıllar, Sultan İkinci Abdülhamid döneminin son ve İkinci Meşrutiyet yıllarıdır.
Alus bu lokantayı anlatırken "Yemekleri başka lokantalardan daha çeşitli, kullandığı harçlar iyi cins, porsiyonlar bol, fiyatları az çok her keseye uygun, sofraları temiz, servisi düzgün…" şeklinde ifade eder.
Lokantanın en ünlü yemekleriyse şunlardı: Tandır kebap, çöp kebabı, ıspanak kavurması, güveçte piliç türlü, beğendi, keşkek, nohutlu beyaz pilav, yassı kadayıfı, kaymaklı elma kompostosu.
Lokantanın en işlek olduğu saatler ise öğle vakitleriydi. Devamlı müşterileri olarak ise Telgraf Fabrikası Müdürü Hasan Ferid Bey, Mimar Vedad Bey, Fabrikatör Raif Bey, Şuara-yı Devlet muavinlerinden Göbekli Hasan Bey, Divan-ı Muhasebât azalarından Cemal Bey, Diş Tabibi Halid Şazi Bey, Sirkeci'de iki kapılı eczanenin sahibi çorbacı, Ticaret ve Nafia Nezareti Mehtupçu Muavini Şemsettin Ziya Bey, Mekteb-i Hukuk muallimlerinden Tevfik Bey.