Arama
İstanbul'un tarihi yapılarıyla ilgili rivayetler
İstanbul'da Bizans ile Osmanlı dönemi arasında inşa edilen yapıların birçoğu rivayetlere konu oldu. Ayasofya Camii'nden Kız Kulesi'ne, Burmalı Sütun'dan Moğlova Kemeri'ne kadar birçok eserin yapılışı ve işlevleri konusunda ilginç öyküler nesilller boyunca dilden dile aktarıldı. İşte her köşesi tarihi zenginliklerle dolu İstanbul'da yer alan bazı eserler hakkındaki rivayetler….
🔸 "Bunun üzerine rahipler Mekke'ye giderler. Peygamber Efendimiz'in (SAV) amcası Ebu Talip'in aracılığı ile Peygamberimizle (SAV) görüşüp isteklerini söylerler. Bir hokka içine tükürüğünü alırlar. 70 deveye Mekke toprağı, 70 deveye de zemzem suyu yükleyip getirirler. Ayasofya'nın içinde Terleyen Direk'in dibinde Mekke toprağı ile zemzemi harç ederler, tükürüğü de bu harca katarak kubbeyi tuttururlar."
🔸 Fatih Sultan Mehmed İstanbul'u fethedince Peygamber Efendimize (SAV) bir saygı nişanesi olarak bu büyük kubbeye altından bir top kandil astırır.
🔸 Söylenceye göre, "Hızır Terleyen Direk'te bulunan deliğe parmağını sokarak yapının yönünü kıbleye çevirip kiliseyi cami haline getirmiştir. Sözü geçen top kandilin altını kendine ibadet yeri olarak seçmiştir. Kadir geceleri top kandilin altında namaz kılanların arasına katıldığına inanılır."
⬜Terleyen Direk nedir?
Ayasofya'da yer alan terleyen sütun, Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından yaptırılmıştır. İmparatora, Ayasofya'nın inşaatı esnasında bu sütunun içerisinden bir meleğin gözüküp, Ayasofya'yı bir an evvel tamamlaması gerektiğini söylediği iddia edilmektedir.
Süleymaniye Camii
🔸 Mimar Sinan Süleymaniye'nin yapımına başlamadan uzun bir süre İstanbul'u dolaşarak uygun bir tepe arar. Sonunda İstanbul'un üçüncü tepesi olan Bayezid yöresinde karar kılar. Ardından temel kazılmasına başlanır.
🔸 Temellerde o kadar derine inilir ki Haliç'e kadar kazıldığı söylenir. Temel kazılıp duvarları örüldükten sonra Mimar Sinan işi paydos eder.
🔸 Aradan kışın geçmesi üzerine caminin yarım bırakıldığı üzere dedikodular söylenmeye başlanır. Caminin yarım kaldığı dedikodusu dış ülkelere de yayılır.
🔸 İran Şahı Tahmasb Han, Kanuni'nin parasının tükendiğini sanarak değerli taşlarla dolu bir mücevher sandığı gönderir. Yazdığı mektupta ise gönderdiği mücevherlerle caminin tamamlanmasını istediğini söyler.
🔸 O sırada Mimar Sinan temellerinin iyice oturduğuna karar verdiği caminin yapımına devam eder. Kanuni gönderilen armağanlara sinirlenerek mücevher sandığını Sinan'a gönderir.
🔸 Sultan Süleyman'ın emriyle sandıkta kalan zümrüt, yakut ve elmas nevinden diğer mücevherler bir havanda un ufak edilerek yapımı devam eden bir minarenin harcına karıştırılır. Gün ışığı vurduğunda pırıltısıyla diğerlerinden hemencecik ayırt edilen bu minareye halk arasında "cevahir minaresi" adı verilir.
Mimar Sinan'ın 3 eseri: Şehzade, Süleymaniye ve Selimiye camileri