Arama

İstanbul'un tarihine ışık tutan az bilinen 5 seyyah

İstanbul'un dillere destan güzelliği ve zarafeti, deniz aşırı ülkelere kadar nam salmıştır. Bir pervane gibi uzak diyarlardan bu güzelliği duyup gelenler, şimdiye kadar gördüklerini unutup, hafızalarına İstanbul'u düşürdü. Bu haklı şöhret, özellikle Osmanlı döneminde birçok seyyahın yolunu İstanbul'a çevirdi. Sizler için, az bilinen 5 yabancı seyyahı derledik.

  • 13
  • 17

Nakkaş Osman ve Levni gibi sanatçılar tarafından minyatürlerle belgelenmiş şehzade sünnet merasimlerinin geçiş alaylarından birine Covel de tanık olur. Covel Türk, Rum, Ermeni ayırmaksızın Osmanlı tebaasının bütün üyelerini atta saray efradını da inançlar, gündelik hayat ve adetler üzerinden garipseyip eleştirse de tanıklığını sürdürür.

  • 14
  • 17

''25 Mayıs. Genç Şehzade Mustafa'nın sünnet onuruna yapılan geçit törenini görmeye gittik. Büyük Efendi de oradaydı ve orada imparatorluğun bütün haşmetini gördük. Devletin bütün görevlileri ve müteferrikalar ve diğer görevliler, vezir gibi statülerine göre kavuklarını takmışlardı. Şimdi rahvan ve orta boy atlar moda olmasına rağmen hepsinin atları mükemmeldi.''

  • 15
  • 17
GUILLAME-JOSEPH GRELOT (1672)
GUILLAME-JOSEPH GRELOT 1672

Yaptığı seyahatten yadigâr eşsiz gravürleri ve seyahatnamesi haricinde hayatı hakkında pek bir şey bilinmeyen Guillamue-Joseph Grelot'nun doğduğu yıl tahminen 1630'dur. Stefanos Yerasimos'a göre, Fransa elçinin maliyetinde 22 Ekim 1670 tarihinde İstanbul'a gelir.

Seyyah Galland, İstanbul'da sonradan inceleyen Galland, kitaba eklenecek gravürlerin güzelliğinden bahsederken Grelot için, "Zeki, çalışkan ve ortaya çıkardığı eserlere hayran bırakan biri'' der.

  • 16
  • 17

İsmini Relation nouvelle d'un voyage de Consantinople koyduğu, ilk baskısı büyük olan kitabın ikinci baskısında yazarın şöhreti seyahatnamesini aşan çizimleri de bulunur. Bu çizimlerin önemli bir yanı, pek ayrıntılı olmasalar da Ayasofya, Sultan Ahmed Camii gibi büyük yapıların planlarının ilk defa bu eserle Batıya tanıtılmasıdır.

  • 17
  • 17

''Hamamların açıldığını duyurmak için, eskiden Romalıların yaptıkları gibi çan çalınmaz. Kapılar sabahın dördünde açılır ve yaklaşık akşamın sekizinde kapatılır. Bu süre boyunca hamamda ne bir gürültü duyulur, ne de bir kavga çıkar. Kimsenin eşyası ya da parası çalınmaz. Bu yüzden, kapıda eşyaları bekleyecek birine gerek duyulmaz. Öte yandan, hamama en güzel banyo takımını götürme geleneğinden erkekler vazgeçmelerine rağmen, kadınları bunu hala sürdürürler.''

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN