İstanbul’un unutulan kaleleri
İstanbul, tarih boyunca büyük medeniyetlerin gözdesi oldu. Muhteşem boğazı, eşsiz doğası ve onu koruyan ihtişamlı yapılarıyla adeta ulaşılmaz bir şehirdi. Yıldırım Bayezid, İstanbul'u fethetme yolundaki en önemli hazırlığı, bu büyük kalelerden birini ele geçirerek yaptı. Ardından Osmanlı'nın hâkimiyetine geçen bu topraklarda kaleler, İstanbul'u koruyan yegâne yapılar oldu.
Giriş Tarihi: 11.04.2018
18:55
Güncelleme Tarihi: 11.04.2018
18:57
Anadolu yakasında, Boğaz'ın Karadeniz girişinin doğu tarafında bulunan kale, gemilerin boğaza giriş çıkışlarını kontrol etmek amacıyla bugünkü Beykoz ilçesinde kuruldu.
Cenevizlilerin inşaası olduğu düşünülse de, Yoros Kalesi aslında bir Bizans yapısı. Kulelerinden birinde Bizans'a ait olduğunu kanıtlayan tuğladan harflerle yazılmış Grekçe kitabe bulunuyor.
İSTANBUL'U FETHETME YOLUNDAKİ EN ÖNEMLİ HAZIRLIK
Yoros Kalesi, 1305 yılında Şile Kalesi ile birlikte Türklerin eline geçmiş, ancak uzun süre elde tutulamamıştı. 1348'den itibaren de, Karadeniz ticaret yolu hâkimiyetine sahip Cenevizlilerin elindeydi.
Yıldırım Bayezid, 1391'de karayoluyla Kocaeli'nden büyükçe bir kuvvetle gelerek Yoros'a çıktı, buradan da Yahşi Bey'i göndererek Şile Hisarı'nı teslim aldı. Bayezid o tarihten sonra Yoros Kalesi'ni askeri bir üs gibi kullandı. Ardından, Güzelcehisar da denilen Anadolu Hisarı'nı yaptırdı. Bu, İstanbul'u fethetme yolundaki hazırlıkların en önemli ayaklarından biriydi.
Boğaz'ın Karadeniz girişini korumak için yapılan İmros Kalesi, Yoros Kalesinin tam karşısında Rumelifeneri sırtlarında bulunuyor. Kale Karadeniz'den boğaza geçişlerin kontrolünü sağlamak amacıyla kurulmuştu.
17. yüzyıl döneminden kalan kalenin, kemerli bir giriş kapısı bulunuyor. Cumhuriyet döneminde askeri karakol olarak kullanıldı. İki büyük kulesi olan ve 17. yüzyılda IV. Murad zamanında yeniden inşa edilen kalede o dönem 60 asker evi, 100 top, cephanelik, buğday ambarları, bir camii vardı ve 300 asker yaşıyordu.
İstanbul'un Garipçe köyünde bulunan kale, Sultan III. Mustafa tarafından 1757-1774 yıllarında yaptırıldı.
Antik Çağ'da "Lykion Limen" (Likyalıların limanı ) adı verilen koyda boğaza hâkim bir noktada inşa edilen kale, askeri amaçlarla kullanıldı.
Anadolu feneri bölgesinde Garipçe Kalesi ile karşı karşıya yapılan Poyraz Kale, askeri amaçlar için kullanıldı. Çok az bir bölümü günümüze ulaşan kale ilk olarak Cenevizliler, ardından Bizanslıların hâkimiyeti altındaydı. Daha sonra Osmanlıların bölgeyi fethi ile kale ele geçirildi.
"İstanbul'un fethinin başladığı yer " olarak bilinen Sultanbeyli'deki Aydos Kalesi, Osmanlı akınlarını durdurmak için Bizans tarafından etkin şekilde kullanılmıştı.
Doğu Roma İmparatorluğu döneminde 11 ve 12'inci yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen Aydos Kalesi, stratejik konumu sayesinde önemli bir işlev gördü. Osmanlı Padişahı Orhan Gazi, kalenin alınması için Abdurrahman Gazi, Akça Koca ve Konur Alp'i görevlendirdi. Önce Samandıra kalesini ele geçiren Osmanlı kuvvetleri, daha sonra Aydos Kalesi'ni kuşattı.
Şile'de dört kale vardır. En tanınmışları Cenevizlilerden kalan limanda Ocaklıada'nın üzerinde yer alan Şile Kalesi ya da Ocaklı Kale'dir.
Denizden gelebilecek saldırılara karşı koyabilmek amacıyla inşa edilen kale, zaman içinde Osmanlılar tarafından da aktif olarak kullanılmıştı.
Son bulgulara göre, kalenin 2 bin yıl önce Cenevizliler tarafından inşa edildiği ve Şile'yi egemenliği altına alan diğer uygarlıklarca da kullanıldığı ortaya çıktı.
Stratejik önemi olan bu kale Riva Çayı'nın çok derin olması, Karadeniz'den gelecek gemilerin kuzey rüzgârlarıyla ilerlemelerine imkân vermesi hasebiyle düşman gemilerini önlemek için yapılmıştı.
Osmanlı Dönemi'nde 1778 yılında inşa edilen kale, o dönem Revancık adıyla anılıyordu.