Arama

İstiklal Marşı nasıl yazıldı?

İstiklal aşkı defalarca sınanan bu kahraman millet, her seferinde tarihin sayfalarına unutulmaz ve silinmez destanlar nakşetti. O destanlardan biri de Anadolu'nun dört bir yanına şehadet kanıyla yazılan İstiklal Marşı'ydı. Akif, üzerinde paltosu yokken müsabakadaki ödülü kabul etmeyerek 'kahraman ordumuza' bu destansı şiiri yazdı. Peki, Mehmet Akif İstiklal Marşı'nı nasıl yazdı?

Milli marş konusu TBMM'nin gündemine geldiğinde görüşmelerden sonra Mehmet Akif'in de şiirine itirazlar oldu. Oturum başkanı tartışmaların yoğunlaşması üzerine ortaya çıkan görüşlerin daha sakin bir kafa ile değerlendirip tartışılması için zaman kazanmak istedi. Bunun için Mehmet Akif'e ait metnin basılıp milletvekillerine dağıtılmasını isteyenler, istemeyenler şeklinde oylama yaptı. Yapılan oylamada basılıp dağıtılması fikri benimsenmişti.

İstiklal Marşı'nın ilk okunduğu yer: Nasrullah Camii

  • 5
  • 10
HER KITASI AYAKTA KARŞILANDI
HER KITASI AYAKTA KARŞILANDI

Bu ilk görüşmeden üç gün sonra 1 Mart 1921'de konu yeniden meclise geldi. O günün oturumunda İstiklal Marşı çeşitli yönleriyle tartışıldı. En son Hamdullah Suphi Bey'in marşı kürsüde okunmasına karar verildi. Hamdullah Suphi tarafından okunduğu zaman her kıtası sürekli alkışlarla karşılandı.

  • 6
  • 10
TEKRAR TEKRAR OKUNDU
TEKRAR TEKRAR OKUNDU

Marşın resmen kabul edilmesi ise TBMM'nin 12 Mart 1921'deki ikinci oturumunda ele alındı. Bazı mebusların marşla ilgili görüşlerini açıklamalından sonra yapılan oylamada Mehmet Akif'in şiiri "ekseriyet-i azîme ile" İstiklal Marşı olarak kabul edildi. Maarif vekilinin tekrar okuduğu İstiklal Marşı'nı ayakta dinlediler.

Sonuna Mehmet Akif, kazansa da para vermeyeceklerini söyleyerek razı ettiler. Mehmet Akif, mükafat için parayı, Meclis muhasebesinden adına çıkış yapıldığı için mecburen alarak Darülmesai adlı Hilal-i Ahmer'e bağlı bir derneğe bağışladı.

Mehmet Âkif'in İstiklâl Marşı'nı yazdığı mekân

  • 7
  • 10
İSTİKLAL MARŞI NEREDE YAZILDI?
İSTİKLAL MARŞI NEREDE YAZILDI?

Eşref Edip anlatıyor:

Ankara'ya gelince doğru Tâceddin Dergâhı'na indik. O zaman Ankara'da mesken buhranı olduğu için herkes bir tarafa sığınmıştı. Tâceddin Şeyhi bir hürmet-i mahsusa olmak üzere dergâhı Üstad'a tahsis etmişti. Dergâh deyince dervişler, ayinler hatıra gelmesin… Eşraftan birinin adeta selamlık dairesi. Ufak bir köşk gibi muntazam yapılmış. İçi dışı boyalı... Döşenip dayanmış, güzel ve geniş bir bahçesi var. Türlü türlü meyveler. Önünde bir şadırvan, şarıl şarıl sular akıyor.

Üstad Ankara'daki bütün şiirlerin, İstiklal Marşı'nı hep bu dergâhta yazmıştır. Yüzlerce asır Türk milletiyle beraber yaşayacak olan bu marşı ne vaki okusam, Tâceddin Dergâhı'nda Üstad'ın bu şiiri yazarken düşündüğü zamanları hatırlarım: Odanın bir tarafına çekilmiş, elinde ufak bir kâğıt… Tefekküre dalmış…

Ara sıra bir kelime yazıyor… Bazen yazdığını çiziyor… Sonra tekrar yazıyor… Bazen saatlerce düşünüyor… Üstad şiirini yazmak için çok zaman sarf ederdi. O sehl-i mümteni dediğimiz şiirler öyle kolay kolay olmuyordu. Bazen bir beyit üzerinde günlerce uğraştığı olurdu. Şiir tamam olup da tebyiz edildiği zaman çaylar demlenir, hep arkadaşlar toplanır, bilhassa pek sevdiği Hasan Basri Çantay'a haber gönderir. O da elinde uzun çubuğu, sallana sallana gelir, Üstad'ın yanında oturur, Üstad tamam olan şiirini kendisine mahsus ahenkle okurdu, çaylar da tevali ederdi.

Mehmet Akif neden gönüllü sürgüne gitti?

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN