Arama

Kadim kültürün zinde mirası: İstanbul mimarisi

Tarihin her döneminde konumu ve içerisinde barındırdığı yapılarla bu toprakların göz bebeği olan İstanbul, 1453 yılı itibariyle İslam dünyasının sönmez ışığı, nadide incisi oldu. Her sokağı bir mimari eser ile süslü olan Osmanlıların kalbi; kültürel, mimari ve edebi olarak düşünce dünyamızın doruk noktasını temsil etti. Kültür tarihimizin canlı tarihi olan İstanbul'u sizler için mimari açıdan ele aldık.

🔹 Osmanlı sultanlarının İstanbul'da zaman zaman gerçekleştirdiği saray değişikliğinin ve bunun mimari boyutunun konuşulması ile ilerleyen programda, "Osmanlı sultanlarının ll. Mahmud döneminden sonra kış ayları için Üsküdar ve sahil kenarındaki diğer sarayları tercih ettiği, yaz aylarında ise Beşiktaş ilçesinde yer alan Dolmabahçe Sarayı'nı tercih ettikleri bilgisi" vurgulandı.

Nabi Divanı'nda mimari değerlendirmeler

🔹 Fatih Sultan Mehmed İstanbul'u fethettikten sonra Osmanlı mimarisinde devrim niteliğinde değişiklikler yapar. O güne kadar düzenli ve teşkilatlı bir şekilde ilerlemeyen imar faaliyetlerini Hassa Mimarlar Ocağı isminde bir teşkilat kurarak buraya bağlar. Mimar Sinan dönemindeki imar faaliyetlerinin başarılı olmasında Fatih Sultan Mehmed'in katkısı büyüktür.

▶ Yazar Çağrı Başkut Fatih'in bu çalışmalarına dikkat çekerken ll. Mahmud devrine gelindiğinde Osmanlı mimarisinin ikinci köklü bir değişikliğe uğrayarak, özellikle boğaz kenarında yangınlara dayanıksız ahşap saraylar yerine giydirme cepheli, boğaza bakan cepheleri mermer kaplı, kült bir mimari stile geçildiğine dikkat çekti.

Toprağın çocuğu mimar: Hassan Fathy

Dr. Mimar Sinan Genim, Boğaziçi'ndeki yenileşmenin had safhaya ulaştığı dönemin III. Ahmet dönemi olduğunu ifadelerine eklerken, yenileşme hareketinin saray ve konak yaşantısının neredeyse her tarafına sızdığını da belirtti. Bu yenileşme hareketinin toplumda bazı kesimler tarafından isyanla karşılandığı, Sadabad Sarayı'nın ve bölgede yer alan 140'a yakın köşkün yarısının bu isyanlar sebebiyle yıkıldığı, konuşmada geçen bir diğer önemli konuydu.

Yatay mı, dikey mi, mimari mi?

🔹 Osmanlı'nın Peygamber Efendimiz'in (SAV) emaneti düşüncesiyle imar ve inşa ettiği İstanbul, kültürel ve mimari olarak korunması gereken, dünya çapında eşsiz sayılabilecek ve bir örneğine daha rastlanılmayacak yapılarla donatılan tarihi bir kenttir.

Mimar Genim, İstanbul'daki bu tarihi yapıların kültürel bir mirastan ziyade 'emanete sahip çıkmak' anlayışı çerçevesinde gelecek nesillere aktarılacak ve korunması gereken 'kültürel bir emanet' olarak addedilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Yeryüzünü kaplayan afet: Betonarme

🔹 İstanbul'un tarihsel topoğrafyasının en önemli mimari unsurları arasında Mimar Sinan dönemi yapıları bulunur. Mimar Sinan'a atfedilen 400'ün üzerinde yapının büyük bir bölümünün İstanbul'da inşa edilmiş olması, Sinan'a, İstanbul'un derin geçmişinde binlerce yapı ustası ve mimar arasında tartışmasız en ayrıcalıklı konumu sağlar.

Başmimarlığı döneminde inşa ettiği yüzlerce yapı, tasarladığı onlarca şaheser, payitahtın sokaklarına ilmek ilmek işlediği her bir taş Mimar Sinan'ı "İstanbul'un mimarı" olarak anmayı gerektiren önemli nedenlerdir.

Mimar Sinan'ın eserleri hakkında 33 ilginç bilgi

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN