Kahraman Anadolu kadınlarının mücadelesi
Türk halkı, kadın-erkek demeden kurtuluş mücadelemizde destan yazdı. Özellikle de istiklalsiz yaşayamayan Anadolu kadınlarımızın kahramanlıkları aradan geçen yıllara rağmen hiçbir zaman unutulmadı. Bugün düşmandan temizlenmiş her karış toprakta onların emeği, kanı ve gözyaşı bulunuyor. Üstün bir kahramanlık örneği sergileyerek tarihe adlarını altın harflerle yazdıran aziz kahramanlarımızı rahmetle yâd ediyoruz.
Giriş Tarihi: 29.10.2019
09:30
Güncelleme Tarihi: 29.10.2020
09:27
Adanalı Rahmiye Hanım, 1920 yılında Türkler ile Fransızlar arasında yapılan Kurtuluş Savaşı'na katıldı. Savaşın ilk zamanlarındaki görevleri keşif ve cephe gerisinde kundakçılık yapmaktı ve bu görevlerini birçok kahramanlıkla gerçekleştirdi. Daha sonra kendi de savaşta çarpışmalara katıldı.
1920'de Fransızlara karşı harekete geçildiği sırada Türk askerlerinde yorgunluk ve korku sebepleriyle bir duraksama olunca, "Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?" diyerek askerlerin toparlanmasını sağladı. Aynı muharebede ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında şehit oldu.
Adana ve yöresinde Fransızlara karşı verilen mücadelede yer alan ve milis kuvvetlerine katıldı. 8 Mayıs 1920'de milli kuvvetler Pozantı'ya taarruzu başladığında, kritik bir duruma düşen Fransızları kandırarak kılavuzluk etti.
Hatice, kılavuzluk yaptığı Fransızlara yanlış yol göstererek Karboğazı'na soktu. Boğazda sıkışan Fransızlar, Türk askerine esir düştü.
Makbule Hanım daha bir yıllık evli iken eşinin yanında Milli Mücadele'ye katıldı. Gördesli Makbule, kocası ile çete kurarak dağlara çıktı. Yunan kuvvetleriyle çıkan çatışmalarda bulundu. Yunanlar Sakarya Muharebesi'ni kaybederek Afyon mevzilerine çekildiklerinde, bir taraftan da Halil Efe'nin Gördes-Sındırgı-Akhisar bölgesinde faaliyet gösteren çetesinin saldırıları ile karşılaşıyorlardı.
17 Mart 1922'de Kocayayla'da bir çatışmada Makbule, geri çekilen çete arkadaşlarını kınayarak cesaret verici bir konuşma sonrası düşmana saldırdı ve başından aldığı kurşunla şehit düştü. Ama silah arkadaşları düşmanı yenerler.
Nene Hatun, o zamanlar gencecik bir anne olarak düşmanın Aziziye Tabyası'nı ele geçirdiği haberinin cami minarelerinden öğrenince hiç tereddüt etmedi. 3 aylık bebeğini beşikte bırakarak, ''Evladım anasız yaşayabilir, ama vatansız yaşayamaz'' düşüncesiyle direnişe katıldı. Yaşanan çarpışma sırasında da yaralanmıştır.
Bütün halk kazma, kürek, sopa, taş, tüfek, kılıç, nacak eline ne geçirdiyse kapıp Aziziye Tabyasına koştu. Kalan askerlerle birlikte halk Rus kuvvetlerine karşı saldırıya geçtiler. Göğüs göğüse geçen bir muharebe sonunda Ruslar, Aziziye Tabyasından uzaklaştırıldı.
4 erkek, 2 de kız çocuğu olan Nene Hatun, 93 Harbi sonrasında Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı derken oğullarından ikisini de cephede şehit verdi. 93 Harbinde Rus işgaline karşı Erzurum'daki halk direnişinin simgesi haline geldi.