Kahve Avrupa’ya nasıl yayıldı? Türk kahvesinin tarihi yolculuğu...
Kırk yıl hatırı olan, sohbetlerimizin vazgeçilmezi Türk kahvesi asırlardır hayatımızda. O kadar ilgi gördü ki günün ilk yemeği olan kahvaltı bile, kahveden önce yenilen yemek anlamında "kahve altı" olarak anılır oldu. Bu sevgi, Avrupa kültürünü de şekillendirdi. Peki, kahve Avrupa'ya nasıl yayıldı? Gelin, beraber Türk kahvesinin tarihi yolculuğuna çıkalım.
Giriş Tarihi: 05.12.2021
17:16
Güncelleme Tarihi: 05.12.2023
09:08
📌 Kırk yıl hatırı olan, sohbetlerimizin vazgeçilmezi Türk kahvesi, asırlardır hayatımızda. Öyle ki pek çoğumuz ondan bir yudum almadan güne başlayamaz.
📌 Müdavimi haline geldiğimiz kahvenin anavatanı aslında Arap Yarımadası. Kullanımının ise 575 yıllarına kadar gittiği tahmin edilir.
📌 Kahve, ilk olarak Habeşistan'da ortaya çıktı. Başlangıçta içecek olarak değil, yiyecek olarak kullanılıyordu. Keşfiyle ilgili çeşitli rivayetler bulunur.
➡ Buna göre, bir çoban Etiyopya yamaçlarında otlayan keçilerinin belirli meyveyi yedikten sonra canlanıp hareketlendiğini fark etti. Bu meyveleri önce yemek yerine, toplayıp kaynatınca ortaya kahve çıktı.
VIDEO
AFRİKA’DAN OSMANLI TOPRAKLARINA ULAŞAN YOLCULUK
📌 "Kara inci" de denilen kahve, Yemen'den Mekke ve Medine'ye; oradan 15'inci yüzyıl sonunda seyyahlar vasıtasıyla İran, Mısır ve Osmanlı topraklarına ulaştı.
📌 Başta İstanbul olmak üzere İzmir, Selanik, Payas, Yafa, Akka, Trablusşam, Sayda ve Antalya gibi diğer Osmanlı şehirlerinde de yaygınlaştı.
https://www.instagram.com/p/CXF94XqsPIr/
📌 Rivayete göre Habeşistan Beylerbeyi Özdemir Paşa, kahveyi İstanbul'a getirdi. Paşa, Türk kahvesini 40 kişilik kadrolu ustalarla özenle sultana servis etti. Harem'de cariyelere doğru kahve pişirme dersleri de bu dönemde başladı.
📌 Bir diğer rivayete göre de 1554 yılında Suriyeli iki girişimci tarafından (Halepli Hukm ile Şamlı Şems) İstanbul'a getirildi.
📌 Peçevî İbrahim Efendi ise, kahvenin İstanbul'a ilk defa 1555 yılında girdiğini ve bu tarihten önce Rumeli'de kahve ve kahvehanenin bilinmediğini yazdı.
📌 Peçevî'nin ve Gelibolulu Ali Mustafa Efendi'nin eserinde geçtiği şekliyle; Halepli Hakem (Hekim) adında biri ile Şamlı Şems adında bir zarif İstanbul'a gelerek, Tahtakale'de büyük bir dükkân kiralayıp kahve satmaya ve kahvehane işletmeye başladı.
(x) Kırk yıllık hatrın asırlar aşan öyküsü
OSMANLI’NIN VAZGEÇİLMEZİ OLDU
📌 Osmanlı'da çok sevilen ve yeni bir pişirme tekniği ile farklı bir kültür oluşturan kahve, zamanla vazgeçilmez bir içecek haline geldi. Öyle ki günün ilk yemeği olan kahvaltı bile kahveden önce yenilen yemek anlamında "kahve altı" olarak anılır oldu.
📌 Sarayda da oldukça ilgi gördü bu "kara inci". Uzun yol kat ederek payitahta getirilmeye başlandı. Zembillerin içine konan üstü ferde ile sarılan ve onun da üstü çulla örtülen kahve binbir zahmetle rutubetten korunurdu, bu yolculuk esnasında.
📌 Saray teşkilatına "kahveci başı" tahsis edildi. Kahve gün geçtikçe o kadar çok önem arz ediyordu ki, padişahın içeceği kahvenin suyu bile özel olarak Eyüp Tepesi civarındaki Gümüşsuyu'ndan getiriliyordu.
SARAYDA KAHVE NASIL PİŞİRİLİRDİ?
📌Saray ve konaklarda kahve sunumu dört kişi ile yapılıyordu.
📌 Kahveci başı, en önde sırmalı bir havlu ile arkasında boş fincanları ve su bardağını tepside taşıyan bir kahveci, bir arkasında sol eli ile güğümü taşıyan bir kahveci ve en son da ise boş tepsi ile diğer bir kahveci sıraya dizilirlerdi.
📌 Üçüncü sıradaki kahveci elindeki güğümden, ikinci sıradaki kahvecinin elindeki tepside bulunan boş fincanlara kahveyi dökerdi, baş kahveci ise bu fincanı alır sultana sunardı. Kahve şekersiz olarak demlenir, kahvenin yanında bir bardak su ve lokum sunulurdu.
(x) Osmanlı saraylarında kahve kültürü ve ikramı