Kanuni Kudüs’e nasıl hizmet etti?
Kudüs, İslam'ın ilk kıblesi, Müslümanlar için üç mübarek beldeden biri ve Miraç hadisesinin başlangıç noktası… Peki, Kanuni Sultan Süleyman'ın bu mukaddes şehre nasıl hizmet ettiğini biliyor musunuz? Kudüs'ün harap halinin haberini alan Kanuni, "Dimesünler ki çok hazîne gider / Bir içim suyı bin hazîne değer" diyerek derhal şehrin ihya edilmesini emretmiş, bu uğurda hiçbir fedakârlıktan sakınmamıştı. Onun Kudüs'e verdiği hizmetleri sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 30.09.2019
09:25
Güncelleme Tarihi: 30.09.2019
09:30
BİR YIL SÜREN ÇALIŞMALARLA YÜZEY YENİLENDİ
Sultan Süleyman'ın emri üzerine, tespit yapmak üzere gelen mimarlar bina yüzeylerinin harap olduğunu ve ahşap zeminlerin köhneleştiğini görüyorlar.
Bakraz Dağı'ndan ahşap temin edilerek deniz yoluyla Kudüs'e taşınıyor ve marangozların bir yıl süren ihtimamlı çalışmaları sonucunda, tüm ahşap yüzeyler yenileniyor.
MESCİD-İ AKSA, İNCE İŞÇİLİKLE İHYA EDİLİYOR
Anadolu'dan gelen bir üstad eskiyen kurşunları yenileme işine girişiyor. Mevcut kurşunları eritip yeniden levha haline getirerek, pek çok yeri bunlarla yeniliyor.
Harem içerisinde bulunan eski bir toprak yığınının "eski kurşun türabı" olduğunu fark eden usta, o toprağın içerisinden çıkardığı bir kantar kurşun ile kubbelerin örtüsünü tamamlıyor.
Kendisi de iyi bir kuyumcu olduğu bilinen Kanuni'nin şanına yakışacak şekilde altından âlemler işleniyor. Yıldız gibi parlayan âlemler, bayram gecesindeki ayı andıran hilallerle tamamlanıyor. Kırılan camlar renk renk yenileriyle değiştiriliyor, parçalanan mermerler işlenerek yerlerine konuyor.
SUR YENİDEN İNŞA EDİLİYOR
Yenilenen, tazelenen, süslenen şehrin güvenliği, Kanuni Sultan Süleyman'ın sıradaki meselesi. Her türlü tehlikeden korumak üzere, Kudüs'ün etrafının surla çevrilmesi emrini veren Kanuni, öncelikli olarak da Hz. Süleyman'ın yaptırmış olduğu kadim duvarların kalıntılarının tespit edilerek, yeni yapılacak olan surun bu temeller üzerine inşa edilmesini buyuruyor.
‘SÛRI YAPMAĞA İHTİMÂM İDESÜN’
İşe nâzır olarak Halep'te yaşayan Arap ve Acem Defterdarını görevlendirmesini Na'îmî, şu beyitlerle kaleme alıyor:
"Hem o dem itdi şâh-ı cem-mikdar Bir hıredmendi mâla defterdar
Ola taht-ı yedinde mülk-i 'Arab Ola mesned-nişini şehr-i Haleb
Âna ısmarlayup didi tekrâr Varasın Beyt-i Makdis'e zinhar
Âna emr eyledüm ki yapıla sûr Ola ol da Medîne-veş ma'mûr"
Bulasın çünki ol makâma vuşûl Cân u dilden idüp bu emri kabul
Sûrı yapmağa ihtimâm idesün Rûz u şeb ihtimâm-ı tâm idesün
Vardığun gibi sal binaya esâs Eyleme gayrıya bu emri kıyâs"
TARİHİ SURA ALTI TANE KAPI YAPILDI
Emri alan defterdar, Kudüs'e varır varmaz şehrin etrafını baştan başa geziyor; ancak kadim surdan ne bir eser görebiliyor, ne de bir taşa rastlıyor. Bir iki yerde doldurulmuş eski hendek izleri görerek yaptırdığı ölçümde uzunluğu 3975 metre olarak belirliyor.
Dört bir yana gönderilen nameler ile belirlenen yere temelin kazılması için üstadlar davet ediliyor, Halep, Mısır ve Şam'dan gelenlere şehrin ahalisi de katılarak belirlenen günde surun temeli atılıyor.
Tarihi sur inşaatı hakkında bilgi veren Na'îmî, inşanın 1537-38 yılında başladığını ve dördüncü yılda tamamlandığını belirtiyor. Sura altı kapı yapıldığını söyleyen Na'îmî, bu kapılardan dördünün ismini şöyle sıralıyor: Bâb-ı Amûd, Bâb-ı Halîlü'r Rahmân, Bâb-ı Dâvûd ve Bâb-ı Meryem.