Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Tarih
  • Kızı Şadiye Sultan’ın kaleminden Sultan Abdülhamid’in sürgün yılları

Kızı Şadiye Sultan’ın kaleminden Sultan Abdülhamid’in sürgün yılları

Otuz üç yıl devletin başında olan Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı'nın en önemli padişahlarından biriydi. Devletin içinde bulunduğu zor zamanlarda yönetimi devralan Sultan'a karşı, 31 Mart olaylarının ardından darbe yapıldı. Kendisine sadık olan Birinci Ordu ile karşı konulması hususunda yapılan teklifleri kabul etmeyerek, Müslüman'ı Müslüman'a kırdıramayacağını söyledi. Tahttan hal edilerek Selanik'e sürgüne gönderilen Sultan Abdülhamid, burada oldukça zor yıllar geçirdi. Bahçeye çıkması, pencerelerin açılması dahi yasaktı. İşte kızı Şadiye Osmanoğlu'nun kaleminden Sultan Abdülhamid'in sürgün yılları...

  • 4
  • 15
Sultan Abdülhamid’in elçilere verdiği tarihi cevap
Sultan Abdülhamid’in elçilere verdiği tarihi cevap

📌 Bu telaşlı, sarayda emniyetin yok olduğu sıralarda, İngiltere, Fransa, Almanya gibi büyük devletlerin elçilerinin babamla mülakatları vardı. "Hâlihazır vaziyet karşısında, kendilerine müracaat vaki olduğu takdirde, devletlerinin babamın emirlerine amade olduklarını" resmen bildirmişlerdir. Babam bilmukabele teşekkür etmiş ve "böyle bir şeye lüzum olmadığını" beyan etmiştir. Mülakatı takiben babamın:

📌 "Bu hazırlıkların tamamiyle benim hayatımın üzerinde olduğu gün gibi aşikârdır. Amcam Abdülaziz'in akıbetine maruz kalacağım ise bence malum! Bununla beraber, etlerimi cımbızla kopartacaklarını bilsem, bir ecnebi devlete ilticayı düşünemem. Vatanımdan kaçmak mucib-i ardır. Hatta bu, benim gibi otuz üç sene bir devlete padişahlık etmiş bir insanın irtikab edemeyeceği en büyük alçaklıktır. Ben Allah'ıma ve mukadderatıma tabiyim" dediğini bizzat kulaklarımla işittiğim vakit, içinde bulunduğumuz halin vahamet derecesini ancak kavrayabilmiştim.

📌 Bütün kuvvet ve kudret, şimdi gölge gibi, Yıldız duvarları için çekilmişti. Bunun ötesi, meşruti idarenin muhafazasına memur askeri kıtalarla işgal edilmişti. Kıtalar saraydan ziyade parlamentoyu koruyacak tarzda vaz ve tertip edilmişlerdi.

Abdülhamid ne zaman tahta çıktı?

  • 5
  • 15
Saraya ekmeğin girmesi bile engellendi
Saraya ekmeğin girmesi bile engellendi

Hareket Ordusu, isyanı bastırmak gayesiyle İstanbul'a geldiği vakit, sarayı muhasara etmişti. Herkes odasına çekilmiş, kapılar sürgülenmişti. Hizmetkârlar, harem ağaları, mabeynciler, saray içerisindeki bendegân alınıp götürülmüştü. Yemeklerimizi yapacak kimse kalmamıştı. Evlerimizin dolaplarında ne varsa onlarla idare ediyorduk. Dışarıdan saraya hiçbir şey sokulmuyordu. Hatta ekmek bile! Elektrik, su kesilmişti. Şehirden silah sesleri geliyordu. Tam bir muhasara hayatı yaşıyorduk. Sarayın bahçesine yağmur gibi kurşun yağıyordu. Odalarımızda pencerelerin önünden eğilerek geçiyorduk.

📌 Harem ağalarımızdan birisi aniden peydah oldu: "Bizim hepimizi topluyorlar, arabalara doldurarak götürüyorlar, fakat nereye gidildiği bilinmiyor. Ben aralarından kaçıp size malumat vermeye geldim. İhtiyatlı hareket ederiz. Bütün sarayın etrafını askerler işgal etti."

📌 Harem ağası devamla: "Bu adamlar, sarayın içerisine de girecekler. Efendimize de Allahü a'lem bir tehlike var. Bir emriniz varsa bu son vazifemdir, hayatımı fedaya hazırım!" diye sözlerini bitirdi. Ne yapacağımızı bilmiyorduk, deli gibi olmuştum. Merdivenleri koşarak çıktım, çatı arasındaki pencerelerden etrafı gözetlemeye başladım. Sarayı çeviren müsellah kıtalar görülüyordu. Bunların yer değiştirmelerini, bir kalenin mazgalından seyreder gibi ihtiyatlı takip ediyordum. Bu buhranlı ve her tarafta ölüm korkusu dolaşan günler tam bir hafta devam etmişti.

  • 6
  • 15
Sürgün kararı nasıl ilan edildi?
Sürgün kararı nasıl ilan edildi?

📌 Birkaç gün sonra, babamın hal'ine ve Reşad Efendi'nin cülusuna ait Mebuslar Meclisi kararı tebliğ edildi. Babamın gayet serinkanlılıklar: "Mademki otuz üç sene memnun edemedim, kimi isterlerse hayırlı etsin. Yalnız rica ederim, bütün ailemle beraber biraderimin oturduğu Çırağan Sarayı'na beni götürünüz." dedi.

📌 Tebliğ heyeti "Mebuslar Meclisi'nde Selanik'te hazırlanan köşke gitmeniz için karar verilmiştir." cevabını verdi. Babam: "Yorgunum ve yaşım da uzun yolculuklara müsait değildir. Allah'a kasem ederim ki, saltanatta gözüm yoktur, fakat ailemle Çırağan Sarayı'nda ikametimi rica ediyorum." dedi. Tebliğ heyeti, bu durumun Meclis'e yeniden arz edileceğini ve alınacak cevabın yeni Başmabeynci Cevat Bey ile bildirileceğini söyleyip ayrıldı. Bir iki saat sonra cevap geldi. Derhal Selanik'e hareket için hazırlanılması şeklindeki Meclis kararını Cevap Bey, maalesef birkaç gün önce bir deste banknotu aldığı vakit yerlere kapanarak ayaklarını öptüğü babama, çok ağır sözler sarf ederek bildirdi.

📌 İkbalde ilen en yakını olan, düştüğü vakit en insafsız hasmı kesilmişti. Babam çok nazik bir eda ile: "Hangi vicdan el verir ki, sarayda bu kadar masum ve günahsız kadınlar aç ve emniyetsiz bırakılsınlar. Şahsıma gelince, ehemmiyeti yok." Cevat Bey de: "Başınıza gelen ve gelecekleri evvelce düşünseydiniz!" şeklinde cevap verdi. Babam: "Düşenin yardımcısı Allah'tır. Elbette benim mazlum kalbimin ahı da bir gün çıkacaktır." diye mukabele etti. O zaman babacığımın gözleri yaşla dumanlanmıştı. Babam harekete karar verdi, veda için saray halkının Mabeyn Salonu'na gelmesine müsaade edildi.

Abdülhamid'in ölümü hakkında bilinmeyenler

📌 Bir aralık gözüme bir şey ilişti; bu, Cuma alayına çıkıldığı vakit babamın arkasında duran harem ağasının elinde taşıdığı sarı çanta idi, merak edip ağalardan birine evvelce sormuştum: "Efendimizin su çantasıdır" demişlerdi. Babacığım susuz kalır diye, sigaralarından sonra hemen bu su çantasını da elime aldım.

📌 Kapının önüne iki lando araba getirildi, silahlı askerler etrafta vaziyet almışlardı. Hemen binmemiz için haber geldi, saray halkı başta annelerimiz, kardeşlerimiz olmak üzere, toplanmış ağlıyorlar: "Efendiciğim gitme, bizi de götür" diye bağırıyorlardı. Babam hiç konuşmak istemiyordu, bir aralık bizlere hitaben "Çocuklarım, hepinizin anneleri var, onlarla birlikte kalırsınız, çocuğu olmayan yalnız Fatma Hanım var, o benimle gelsin" dedi. Derhal atıldım: "Efendim şu dakikada maalesef emrinizi ifa edemeyeceğim, evimizde annemle vedalaştım. Kardeşlerime gelince, onlara müdahale edemem. Hiçbir şey istemiyorum, yalnız hayatımın sonuna kadar yanınızda kalacağım, her ne mukadderse beraber olacak" dedim.

  • 8
  • 15
"Hanedanımızın kıymetini hiçbir zaman takdir edemediler"
Hanedanımızın kıymetini hiçbir zaman takdir edemediler

📌 Muhafızların niyeti, arabaya biner binmez babamı derhal götürmek ve bizi geride bırakmak idi, fakat Allah onları şaşırttı, muvaffak olamadılar. Bir haftadan beri cereyanı kesilmiş Yıldız Sarayı'ndan hava karardığı vakit ayrıldık.

📌 Sirkeci İstasyonu'nda subayların refakatinde trene bindirildik ve derhal sessizce hareket ettik. Babama bakıyordum, sakindi. Halinde telaş ve keder görünmüyordu. Yeisimi ve mahzun mahzun baktığımı görünce:

"Benim teessürüm sizin gibi gençlerin ve saraydaki kızların taarruz ve tecavüze maruz kalmaları ihtimalini düşünmekten ileri geliyor. Bana gelince canımın hiç kıymeti yoktur. Ecdadımın bu devlet ve millete büyük hizmetler ifa ettikleri halde birçokları ne felaketlere ne feci akıbetlere uğramışlardır. Hanedanımızın kıymetini hiçbir zaman takdir edemediler. Meşrutiyetin başından beri "Vatanımız!" diye bar bar bağıranlar içinde vatanın ne olduğunu bilmeyenler çoktur. Farkında olmadan yaptığımız hatalar bulunabilir. Kusurdan yalnız Allah münezzehtir. Ben bir insanım ve milletime hizmet ettiğime kanim."dedi.

İkinci Abdülhamid'in yaşadığı en büyük hastalık

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN