Leonardo Da Vinci ve Michelangelo Osmanlı’ya ne teklif etti?
İstanbul, asırlar boyunca tüm dünyayı kendine hayran bırakan doğal bir güzelliği içinde barındırdı. Masmavi sularıyla büyüleyen Boğaz'a açılan Haliç, İstanbul'un tarihi semtleri Eminönü ile Karaköy'ü birbirinden ayırıyordu. Haliç'in iki yakasını bir araya getirmek ise Osmanlı sultanı II. Bayezid'in hayallerinden yalnızca biriydi. Avrupa'da yetenekleri her geçen gün biraz daha ün kazanan Leonardo Da Vinci ve Michelangelo ise sultanın bu isteğini gerçekleştirmeye taliplerdi. Peki, bu iki ünlü dâhinin teklifleri Osmanlı tarafından neden reddedildi?
Giriş Tarihi: 22.08.2019
09:48
Güncelleme Tarihi: 22.08.2019
09:50
İSTANBUL’UN ‘ALTIN BOYNUZ’U: HALİÇ
Boğazıyla meşhur İstanbul'un, asırlar boyunca kendine hayran bırakan kendi içinde küçük bir boğazı daha var: Haliç. Daha çok "Altın boynuz" olarak bahsedilen Haliç'le ilgili, tarihten günümüze gelen iki rivayet bulunuyor.
Bu rivayetlerden bir tanesi, Kapalı Çarşı'da yüzyıllardır işlenen altınla ilgili. İşlenen altın tozları, ister istemez sokaklara dağılıyor; yağmur ve su akıntılarıyla Haliç'e dökülüyor. Bu nedenle "altın" ismini alan Haliç, şeklinden dolayı da "boynuz" ismini alıyor.
Altın Boynuz'la ilgili bir diğer rivayetin öyküsü ise, Bizans'a dayanıyor. Bizans, İstanbul'u kaybedeceğini anlayınca, "nasıl olsa yeniden alırız" düşüncesiyle, kraliyet mücevherlerini bir gemiye koyuyor ve gemiyi batırıyor. Ancak daha sonra bu gemiyi çıkarmak mümkün olmuyor.
ALTIN BOYNUZ’U AŞACAK KÖPRÜ FİKRİ
Asırlar boyunca "Altın Boynuz" olarak anılan Haliç'in iki yakasını bir araya getirmek, tarih boyunca her hükümdarın gerçekleştirmek istediği bir proje oldu.
Bizans İmparatoru Justinyen döneminde, Haliç'e köprü yapma çalışmaları oldu. Burada yapılan ilk köprüler, Ayvansaray ve Kâğıthane'de kuruldu; ancak 1204 yılındaki Haçlı Seferleri sırasında, her şey gibi o da yerle bir edildi.
DA VINCI’DEN BAYEZİD’E MEKTUP
İstanbul'da Osmanlı'nın hüküm sürdüğü 16'ıncı yüzyılda, dönemin sultanı II. Bayezid, Haliç üzerinde yolcuların geçmesi ve eşya nakli için bir köprü yaptırmak istedi.
O dönemde İtalya'da yaşayan Leonardo da Vinci'nin ünü ise, sınırları aşmıştı. Mühendis, tasarımcı, ressam, anatomist, heykeltıraş ve bilim insanı sıfatlarına sahip Leonardo da Vinci, insanlığa faydalı olacak işlere imza atıyordu.
Osmanlı sultanının köprü yaptırma isteğini duyan Leonardo da Vinci, bu fikri hayata geçirmek istediğini bir mektupla II. Bayezid'e iletmişti. Bu mektubun çevirisi, Topkapı Sarayı arşivlerinde yer alır.
‘BU KULUNUZ, ARZULARINIZI GERÇEKLEŞTİREBİLİR!’
Leonardo, kaleme aldığı mektupta, çarkları rüzgârla dönen bir değirmenden ve gemilerin suyunu boşaltmaya yarayan bir tulumbadan söz eder. Ardından asıl konuya, yani Galata ile tarihi yarımada arasında kurulacak bir köprüden bahseder.
Leonardo, Sultan II. Bayezid'e hitaben şu sözleri kaleme alır:
"Acizleri, efendimizin Galata'dan İstanbul'a bir köprü kurdurmak için teşebbüse geçtiklerini işittim. Lakin bu işe ehil bir kimse bulamadıklarını öğrendim. Bu işten anlayan kulunuz, arzularınızı gerçekleştirebilir. Köprü, yüksek bir kemer üzerine kurulacaktır. Fakat bu kadar yüksek kemerli bir köprü üzerinden kimsenin geçmek cesaretini gösteremeyeceğini düşündüğüm için kenarlarını tahta parmaklıklarla örteceğim. Kemeri, o kadar yüksek tasarlamamın sebebi, altından yelkenlilerin rahatça geçebilmeleri içindir.
‘GEREKTİĞİNDE AÇILIR KAPANIR BİR KÖPRÜ İNŞA EDEBİLİRİM’
Efendimiz Hazretleri irade buyururlarsa, Anadolu sahiline kadar uzayacak, gerektiğinde açılır kapanır bir köprü dahi inşa edebilirim. Burada su daima hareket halinde olduğundan kenarların aşınmaması için bir çare düşündüm. Bununla su akıntısı dirsek ve kenarlara zarar vermeyecektir. İnşallah Sultan Hazretleri, bu aciz kulunun sözlerine inancını bağışlar da onu her zaman hizmetlerinde görmeyi arzular ve cevap vermek lütuflarını esirgemezler."
Belgenin sonunda "Bu mektup temmuz ayının üçünde yazılmış ve yazılış tarihinden dört ay sonra ele geçmiştir" kaydı bulunuyor.