Arama

Mehmet Akif'in Mısır'dan gönderdiği kartpostallar

Karakter ve seciyesiyle Türk milletinin gönlünde yer edinen İslâmcılık akımının önemli şahsiyeti Mehmet Akif Ersoy, memleketine ihanet etmiş bir adam gibi muamele görmeye tahammül edemedi ve gönüllü sürgüne gitti. Bu araştırılmadı, neden gönüllü sürgün istediği hiç sorgulanmadı. Mehmet Akif'i, ölüm yıldönümünde sürgün yıllarında yaşadıklarıyla birlikte rahmetle anıyoruz.

Mehmet Akif'in Mısır'da geçirdiği günlerinde maddi ve manevi destekler veren en önemli isim Said Halim Paşa'nın kardeşi Abbas Halim Paşa idi. Mehmet Akif oradaki ilk yıllarında inzivaya çekilmiş, Kahire'nin uzağında kalan Hilvan köyünde sessiz sakin bir hayat yaşıyordu.

Fakat Mehmet Akif'in orada konforlu bir hayat yaşadığı söylenemez. Düzenli bir geliri olmadığından mahalledeki kasaptan eczaneye kadar bütün esnafa borçlanmıştı. Dostlarından mizacı gereği utana sıkıla borçlar istemişti. Farklı hatıratlardan yola çıkıldığında görülüyor ki kendisine yardımcı olan Abbas Halim Paşa'ya da durumunu anlatmaz, ondan çok şey istemez.

On yıldan fazla süren Mısır dönemi geçim sıkıntısı yanında eşinin müzmin bir asabî rahatsızlığa müptelâ olması, çocuklarını arzu ettiği gibi yetiştirememesi, vatan hasreti, İslâm âleminin perişan halinin kendisinde doğurduğu büyük ıstıraplarla geçti. Kahire'de bulunduğu yıllarda Mehmed Âkif, kendisini daima himaye eden Abbas Halim Paşa ile ailesi ve orada tahsilde bulunan Türk talebelerle teselli bulmaya çalıştı. Abdülvehhâb Azzâm gibi Mısırlı ilim ve fikir adamlarıyla dostluklar kurdu. Bu arada 1933 yılı sonlarında Safahat'ın yedinci ve son kitabı olan Gölgeler'i Kahire'de bastırdı.

Mehmet Akif Ersoy ders vermek için şehrin merkezine gittiği haftanın iki gününde çevrede okuyan Türk öğrencilerle görüşmeyi ihmal etmedi. Muhabbetinin en sağlam olduğu öğrenci ise Yozgatlı İhsan Efendi idi. İşte akıbeti tartışma konusu çalışması Kur'an Meali'ni de İstanbul'a geri dönerken ona emanet etmişti.

Mehmed Akif'in Mısır'da yaşadığı yıllar, Amerika'da patlak verip dünyayı sarsan 1929 ekonomik buhranının etkilerinin iyice hissedildiği yıllardı. O da, mektuplarında buhranın Mısır'daki etkilerini ve hissettiklerini mektuplarına yansıttı.

1932'de damadı Ahmed Bey'e yazdığı mektupta, Mısır'a gelmeyi düşünen bir yakınını şöyle uyarır:

"Evlâdım, Mısır bu son senelerde pek fenalaştı. Eskiden gelenler bile bir ekmek parasını bin bela ile çıkarıyorlar. Yeniden gelenlere katiyen iş yok. Binâenaleyh kendisine bu tarafa geçmeyi asla tavsiye etmem. Parasızlık yüzünden işler tamamıyla durgun. Yakın bir âtîde buhrân-ı hâzırın hafifleyeceği ümidi ise hiç yok. Son senelerde iş bulmak için buraya gelen vatandaşlarımızın hemen hepsi perişan oldular. Onun için beyhâde ümidlere düşerek katiyen bu tarafa gelmesin. Ermenilerin, Rumların, Yahudilerin, İtalyanların burada mükemmel teşkilatı olduğu halde onlar bile pek müşkilat ile iş bulabiliyorlar. Hiçbir teşkilatı olmayan Türklerin maruz kalacağı sıkıntıyı artık bir kıyas edin!

1933'te ise kızı Suad Hanım'a daha karamsar bir mektup gönderir:

"Evladım kendini çok üzme, bizlerden binlerce derece beteri var. Bugün dünyanın hiçbir tarafında saadetten eser yok. Şerif Muhyiddin Beyefendi Amerika'dan geldi. Orada buhran dolayısıyla gördüğü faciaları anlatıyor ki yürekler dayanmaz. En zengin bankalar iflas ediyor, (...) atarak intihar ediyor, işsizlikten milyonla halk sokaklara dökülmüş (...) Avrupa'nın paralarını çeken ve bugün de dünyanın (...) yaşayan insanların ekseriyeti ne vaziyete düşmüş..."

  • 10
  • 14

Mehmet Akif Ersoy, Mısır hayatının önemli bir bölümünü inziva ile geçirmişti. Onun en yakın dostu Kur'an-ı Kerim'di. Küçük yaşında hafız olan Mehmet Akif, Mısır'da -oğluyla kıldığı hatimli teravihler ve Kur'an meali çalışmalarından - kendi deyişiyle "demir hafız" olmuştu.

Mehmet Akif'in Mısır'daki yıllarını verimsiz geçirdiği yönündeki iddialar da asılsızdır. Kendisi Mısır'da bulunduğu zamanda toplam 34 şiir yazdı. Ne yazık ki yayınlanamayan Kuran Meali çalışması üzerine de yıllarca emek verdi.

O, kurtuluşuna öncülük ettiği vatanından ayrı kalmanın burukluğu ile yaşadı. Yıllar 1935'i gösterirken Mehmet Akif hastalığına iyi gelir düşüncesiyle Lübnan ve Antakya (Hatay) gezileri yaptı. Fakat şifa bulamayınca vatan hasretiyle İstanbul'a geri döndü (1936).

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN