‘Meis Adası’ altın yıllarını bizim idaremizde yaşadı
Meis Adası'nda 1512'de başlayan ve adanın en müreffeh dönemini yaşadığı Osmanlı hakimiyeti, 1912'ye kadar sürdü. Osmanlı döneminde 12 bin kişinin yaşadığı Meis'te günümüzde 500 kişi bile yaşamıyor.
Giriş Tarihi: 20.09.2020
10:54
Güncelleme Tarihi: 20.09.2020
11:03
Meis, Kanunî Sultan Süleyman'ın 1522'deki Rodos seferiyle birlikte, Osmanlı hakimiyetine girdi. Meis, önce Rodos Adası Sancağı'na bağlı nahiye daha sonra da kaza haline getirildi. Ada, Kıbrıs'ın fethi sırasında 1570'te ve Girit Savaşı'nın devam ettiği yıllarda 1659'da Venedikliler tarafından kısa bir süreliğine işgal edildi. Meis Adası sakinleri 1770'teki Çeşme faciasında Ruslar'a, 1821 Mora İsyanı'nda da Yunanlılar'a destek verdiler. Ancak Yunanistan'ın bağımsızlığından sonra da ada, Osmanlı hakimiyetinde kaldı. Meis, bir ara Kavalalı Mehmed Ali Paşa'ya bırakılacaktı, ancak gerçekleşmedi. Daha sonra özellikle vergileri bahane eden Meisliler zaman zaman Türk idaresine karşı faaliyetlerde bulundular.
Osmanlı Kıbrıs'ı nasıl fethetti?
İtalya, 1911'de Libya'yı işgal etmek için Osmanlı Devleti'ne savaş açtı. Başta Rodos olmak üzere 16 adayı işgal etti. Savaşın sonunda 1912'de İtalya ile Osmanlı Devleti arasında Uşi Antlaşması imzalandı. İtalya, Osmanlılar'ın Libya'dan çekilmesi halinde işgal ettiği adaları kayıtsız şartsız boşaltacaktı. Ancak Balkan Savaşı çıktığı için adalar İtalya'dan alınamadı. Yunanistan, Balkan Savaşı sırasında başta Sakız ve Midilli olmak üzere birçok adayı ele geçirdi. Adaya gelen 30 silahlı Giritli eşkiya adadakilerle iş birliği yaparak 1913 Mart'ının başlarında adayı işgal ettiler. Yedi kişilik muhafız birliğini etkisiz hâle getirip, Kaymakam Lütfi Bey ve diğer memurları tutukladılar.
Bu hadiseden sonra adadan bazı temsilciler Yunanistan'a giderek Venizelos'la görüştüler. Venizelos Meis'e herhangi bir yardım göndermeyi reddetti, temsilcilerden derhal adalarına dönmelerini, Türk idarecileri adaya yerleştirmelerini ve Meis'e Türk bayrağını çekmelerini söyledi. Venizelos'un isteğini kabul etmeyen Meisliler, diğer Yunan yetkililere baskı yaptılar. Yunanistan, bu sırada barış görüşmeleri sürdüğü için Meis'te karışıklık istemiyordu. 22 Mart'ta adaya gönderilen Yorgios Yorgantopulos kod isimli Teğmen Tiligadis, Giritli eşkıyaları adadan gitmeye ikna etti.
Meisliler, Yunanistan'dan istedikleri desteği alamayınca geçici bir ihtilal komitesi kurdular. Bu sırada Yunanistan yönetimi, önce 1 Ağustos 1913'te Sisam'dan Meis'e, adada düzen kurması için Avukat Vassilios Tzavellas'ı danışman olarak gönderdi. Bir süre sonra da Sisam'dan hareket eden bir miktar Yunan askeri Meis'te Osmanlı düzenini kurmak bahanesiyle adaya çıktı. Adadaki Türk esirler de Atina'ya götürüldü. İtalya ise Meis'teki durumu kendi çıkarlarına bir saldırı olarak gördüğünü ilan etti.
Londra Barış Görüşmeleri'nde Ege adaları meselesi hararetli tartışmalara konu oldu. 30 Mayıs 1913'te imzalanan Londra Antlaşması'nda adalar meselesi dönemin emperyalist devletlerine havale edildi. Bu devletler de 14 Şubat 1914'te Osmanlı Devleti'ne bir nota vererek, Bozcaada, Gökçeada ve Meis'i Türkiye'ye bırakırken, İtalyan işgalindeki adalar haricindekileri Yunanistan'a verdiklerini ilan ettiler. Osmanlı yönetimi, 15 Şubat 1914'te verdiği karşı notada "Osmanlı Devleti'nin Gökçeada, Bozcaada ve Meis'in iadesini senet kabul ettiğini ve diğer adalar üzerindeki haklı taleplerini sürdüreceğini" bildirdi. Yunanistan'la görüşmeler sürerken Birinci Dünya Savaşı başladığı için adalarla ilgili bir ilerleme kaydedilemedi.