‘Meis Adası’ altın yıllarını bizim idaremizde yaşadı
Meis Adası'nda 1512'de başlayan ve adanın en müreffeh dönemini yaşadığı Osmanlı hakimiyeti, 1912'ye kadar sürdü. Osmanlı döneminde 12 bin kişinin yaşadığı Meis'te günümüzde 500 kişi bile yaşamıyor.
Giriş Tarihi: 20.09.2020
10:54
Güncelleme Tarihi: 20.09.2020
11:03
Bu hadiseden sonra adadan bazı temsilciler Yunanistan'a giderek Venizelos'la görüştüler. Venizelos Meis'e herhangi bir yardım göndermeyi reddetti, temsilcilerden derhal adalarına dönmelerini, Türk idarecileri adaya yerleştirmelerini ve Meis'e Türk bayrağını çekmelerini söyledi. Venizelos'un isteğini kabul etmeyen Meisliler, diğer Yunan yetkililere baskı yaptılar. Yunanistan, bu sırada barış görüşmeleri sürdüğü için Meis'te karışıklık istemiyordu. 22 Mart'ta adaya gönderilen Yorgios Yorgantopulos kod isimli Teğmen Tiligadis, Giritli eşkıyaları adadan gitmeye ikna etti.
Meisliler, Yunanistan'dan istedikleri desteği alamayınca geçici bir ihtilal komitesi kurdular. Bu sırada Yunanistan yönetimi, önce 1 Ağustos 1913'te Sisam'dan Meis'e, adada düzen kurması için Avukat Vassilios Tzavellas'ı danışman olarak gönderdi. Bir süre sonra da Sisam'dan hareket eden bir miktar Yunan askeri Meis'te Osmanlı düzenini kurmak bahanesiyle adaya çıktı. Adadaki Türk esirler de Atina'ya götürüldü. İtalya ise Meis'teki durumu kendi çıkarlarına bir saldırı olarak gördüğünü ilan etti.
Londra Barış Görüşmeleri'nde Ege adaları meselesi hararetli tartışmalara konu oldu. 30 Mayıs 1913'te imzalanan Londra Antlaşması'nda adalar meselesi dönemin emperyalist devletlerine havale edildi. Bu devletler de 14 Şubat 1914'te Osmanlı Devleti'ne bir nota vererek, Bozcaada, Gökçeada ve Meis'i Türkiye'ye bırakırken, İtalyan işgalindeki adalar haricindekileri Yunanistan'a verdiklerini ilan ettiler. Osmanlı yönetimi, 15 Şubat 1914'te verdiği karşı notada "Osmanlı Devleti'nin Gökçeada, Bozcaada ve Meis'in iadesini senet kabul ettiğini ve diğer adalar üzerindeki haklı taleplerini sürdüreceğini" bildirdi. Yunanistan'la görüşmeler sürerken Birinci Dünya Savaşı başladığı için adalarla ilgili bir ilerleme kaydedilemedi.
31 Mayıs 1915'te Yunanistan'da seçimler yapılırken, Meis'te resmen seçim yapılmadı. Ama ada sakinleri oy kullanarak, Lazaros Stamatiadis ve Konstantinos Spiridis'i oybirliğiyle vekil seçtiler. Ancak Stamatiadis, Gökçeada temsilcisi A. Lazopoulos ve Bozcaada temsilcisi K. Sfaelos ile birlikte parlamentoya gittiklerinde, Yunan Meclisi'ne girmelerine izin verilmedi. Aslında bu davranışıyla Yunanistan, Bozcaada ve Gökçeada'yla birlikte Meis'in de Türkiye'nin olduğunu kabul ediyordu. Ancak Birinci Dünya Savaşı her şeyi değiştirecekti.
Meis Adası'nda sular bir türlü durulmamıştı. Meis'e gelen Yunanlılar ile ada halkı arasında problemler bitmedi. Meisliler, daha önce isyanda önemli rol oynayan Lakerdis'in liderliğinde Aralık 1915'te Yunan Komiseri Orologas'a karşı ayaklandılar. Yunanistan adayı işgal için bir gemi gönderirken, Meisliler Rodos'taki Fransız konsolosundan yardım istediler. Fransız Amirali Moreau, savaş sırasında Almanlar'a karşı güvenli bir liman olarak kullanmak için Aralık 1915'te adayı ele geçirdi. Yunanlılar, durumu protesto edince Fransızlar, Yunanistan dışişlerine verdikleri cevapta amaçlarının Alman denizaltılarının faaliyetlerinin engellenmesi olduğunu söyleyip, Meis'in Türkiye'ye iade edilmesi yönündeki Şubat 1914 tarihli karara atıfta bulundular. İki ülke arasındaki yazışmalarda Meis'in Osmanlı İmparatorluğu'nun ayrılmaz bir parçası olduğu ifade edildi.