Mimar Sinan'ın İstanbul'a armağan ettiği medreseler
Osmanlı'ya özgü mimari kimlik oluşturan Mimar Sinan, gelenekleri yadsımayan bir yenilikçi, dahice sentezler üreten bir mimardı. Bir anlamda da mimaride "deha"nın ölçüsüydü. Yaptığı eserler için "Dünya durdukça, eserlerimi gören aklıselim sahiplerinin, çabamın ciddiyetini göz önünde bulundurarak bana insaf ile bakacaklarını ve beni hayırlı dualarla anacaklarını umarım…" diyen Mimar Sinan'ın İstanbul'a armağan ettiği medreseleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 25.06.2019
16:12
Güncelleme Tarihi: 12.01.2022
12:00
MEDRESEYLE ORTAYA ÇIKAN GÜZELLİK
Medrese U şeklinde dizilmiş 19 hücre ve bu U planın açık kısmına hücrelerle bitişmeyen, serbest biçimde yerleştirilmiş kare planlı kubbeli bir dershaneden oluşur. Medresenin üç kanadını oluşturan hücreler de kare planlıdır. Medrese Sinan'ın çok kullandığı "U" plan şemasının asimetrik bir örneğidir. Yapının asimetrik bütünlüğü ortaya farklı bir güzellik çıkarmıştır.
1914'e kadar işlevini sürdüren medrese 1918'de aşhaneye dönüştürüldü. Bu dönemde çıkan bir yangınla harap oldu. 1942 yılında minaresi kürsü hizasına kadar yıkılır. 1958-1962 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğünce restore edilen medresenin özgün işlev tasarımına bağlı kalınarak minaresi yeniden yaptırılmaz.
1968 yılında Türk Hat Sanatlar Müzesi olarak hizmet vermeye başlar ama bu da çok uzun sürmez. Müzede sergilenen malzemeler 1980'lerde başka bir yapıya taşınır ama medrese pek çok benzeri gibi sağlık merkezi oldu. 2012 yılının Şubat atından itibaren bir vakıf üniversitesinin sağlık uygulama ve araştırma hastanesine bağlı klinik olarak hizmet vermektedir.
Medresenin banisi Sadrazam Rüstem Paşa'dır. Kendisinden önceki hiçbir sadrazamın yapmadığı ölçüde şehirleşmeye katkıda bulunan bir vakıf kuran Rüstem Paşa, çok sayıda işlevsel hayır binası yaptırdı. Cağaoğlu'nda yer alan bağımsız medrese binasının inşaatı, Rüstem Paşa'nın ilk sadareti döneminde tamamlandı. Atai'ye göre, yapıya ilk müderris 1547-48'de atandı. Rüstem Paşa Medresesi tasarımı, boyutları ve işçiliğiyle selatin adına yapılan medreseler seviyesinde, anıtsal bir yapıdır.
Medrese Haliç'e doğru eğilimli, kuzey yönünde istinat duvarıyla sınırlanan bir teras üzerinde yükselmektedir. Medresenin yapıldığı yer, Rüstem Paşa'nın üstadı Hoca Kasım'ın Tekye Mescidi'nin karşısında yer alır. Rüstem Paşa Hoca Kasım'ın mescidin masraflarını kendi vakfiyesinden karşılamış ve hatta yapıya bir minber hediye etmiştir. Ayvansarayi, paşanın yapının karşısındaki bu yeri uğurlu sayarak medresesini buraya inşa ettirdiğini söyler.