Murat Bardakçı'dan ilk kez gün yüzüne çıkan belgelerle 19 Mayıs
Mustafa Kemal Paşa'yı devleti kurtarması için Sultan Vahideddin mi Samsun'a gönderdi yoksa Paşa kendi inisiyatifiyle mi bu yolculuğa çıktı? Yolculuk için Paşa'ya 40 bin altın verildi mi? Bandırma Vapuru'nun pusulası ve dümeni bozuk muydu? Samsun Evrakı olarak bilinen devletin iç yazışmaları Kazım Karabekir'in eline nasıl geçti ve Karabekir bu belgeleri nasıl sakladı? Yazar ve gazeteci Murat Bardakçı tarihi yolculuğun gerçek hikayesini, birçoğu ilk defa gün yüzüne çıkan belgeler ışığında Bir Devlet Operasyonu: 19 Mayıs kitabında anlatıyor.
Giriş Tarihi: 29.09.2019
11:36
Güncelleme Tarihi: 29.09.2019
11:57
Peki gerçek nedir? Bardakçı bu yolculukla ilgili Samsun Evrakı içindeki belgelerin bu iki iddiayı da yansıtmadığını, Mustafa Kemal'in Samsun'a sadece kendi iradesi ya da Padişah Vahideddin'in talimatıyla değil devletin kararı ile gittiğini ve bu tarihi yolculuğun da devlet operasyonu olduğunu, kimi ilk defa yayımlanan belgelerle eşliğinde anlatıyor.
19 Mayıs'ın bir devlet operasyonu olduğu gerçeğini Bardakçı, yolculuk öncesindeki ordu, hükümet, saray arasında hızlı bir şekilde gerçekleşen yazışmalar ve o döneme tanıklık eden insanların anlatımıyla aktarıyor. Samsun Evrakı olarak kabul edilen bu yazışmalar, Mustafa Kemal'in 9. Ordu Müfettişi olarak seçilmesi, bu seçimin nasıl yapıldığı, bu görevi kabul etmesi sonrasında ordu, hükümet ve Saray arasında yapılan görüşmeleri içeriyor.
Bu yazışmaların büyük bir titizlikle yapıldığını anlatan Bardakçı'ya göre, imparatorluğun üst düzeyi yaşanan felaketin zararını en aza indirebilmek için, işgale karşı yeni bir savaş açıkça telaffuz edilmese de çareler aranmış, planlar yapılmış, bu hazırlıklarda en başaralı kumandanlara vazifeler verilmiş ve bütün bu çabalardan işe yarar neticeler alınması hayal edilmiş.
1919'DAN 1923'Ü BİR TEK O GÖRDÜ
Peki o günlerde ülkenin kurtuluşuna giden yolun bir savaşla mümkün olacağı düşünülüyor muydu? Bardakçı bu konuda dönemin önemli aktörlerinden İsmet İnönü ile gazeteci yazar Falih Rıfkı Atay'a sözü bırakıyor. İnönü, 1970'te verdiği bir söyleşide "Bu seferin düşmandan kurtuluşun muntazam muharebe ile niyahet biteceği ihtimali hiç kimsenin zihninde yoktu. Bu politika meselesi olmuştu ve herkes politikada mahiyetini gösterecekti.
Atatürk, İstanbul'dan ayrılırken bütün bu temaslarının sonunda İstanbul'da bıraktığı eski ve yeni devlet adamlarının hiçbirisinde meseleyi bütün vehametiyle sonuna kadar görebilmiş, ihata etmiş bir insan bulmayarak hareket etmiştir. Bundan dolayı müteessir ve meyus haldeydi" diyor. Atay da Kurtuluş kitabında, İnönü'nün bu tespitine "1919'dan 1923'ü gören yalnız o olmuştu. Kendisine bir hayal arkadaşı bile bulamamıştı" sözleriyle katılıyor.
Peki o zaman bu devlet operasyonunun amacı neydi, Mustafa Kemal neden Anadolu'ya geniş yetkilerle gönderildi? Bardakçı'ya göre Sultan Vahideddin'in ve devletin Mustafa Kemal Paşa'yı Anadolu'ya gönderme kararlarının altında iki temel düşünce mevcut. İlki "Müttefiklerin, Samsun ve havalisinde çıkan karışıklıklara son verme bahanesi ile Mondros Mütarekesi'ne dayanarak Samsun'u ve o bölgedeki daha başka yerleri işgal etmelerini önlemek" ikincisi "Görev mahallinde kendi başına harekete geçerek silahlı bir mukavemet oluşturacağından emin oldukları Mustafa Kemal'in gittiği bölgede teşkil edeceği gücü yeri geldiğinde kullanmak, özellikle de barış masasına arkalarında bu ve bunun gibi güçlerin varlığını hissettirerek oturmak".
Peki o zaman bu devlet operasyonunun amacı neydi, Mustafa Kemal neden Anadolu'ya geniş yetkilerle gönderildi? Bardakçı'ya göre Sultan Vahideddin'in ve devletin Mustafa Kemal Paşa'yı Anadolu'ya gönderme kararlarının altında iki temel düşünce mevcut.
İlki "Müttefiklerin, Samsun ve havalisinde çıkan karışıklıklara son verme bahanesi ile Mondros Mütarekesi'ne dayanarak Samsun'u ve o bölgedeki daha başka yerleri işgal etmelerini önlemek" ikincisi "Görev mahallinde kendi başına harekete geçerek silahlı bir mukavemet oluşturacağından emin oldukları Mustafa Kemal'in gittiği bölgede teşkil edeceği gücü yeri geldiğinde kullanmak, özellikle de barış masasına arkalarında bu ve bunun gibi güçlerin varlığını hissettirerek oturmak".
40 BİN ALTIN MI? MİZAHİ BİR İDDİA!
Milli Mücadele'nin mimarının Sultan Vahideddin olduğunu öne süren görüşe göre padişah, Mustafa Kemal'e yolculuktan önce 40 bin altın (Bardakçı miktar ile ilgili iddialar farklı olsa da 40 bin altında karar kılındığını belirtiyor) vermiş. Bardakçı 40 bin altının 300 kiloluk bir hazine demek olduğunu, işgal döneminde böyle bir hazinenin Paşa'ya verilmesinin imkan dahilinde olmadığını anlatıyor. Çünkü hazinenin de kontrol altında olduğunu dönemin tanıkları anlatıyor. Zaten belgelerden Mustafa Kemal'e ve karargahına ödenen paranın 25 bin kağıt lira olduğunu ortaya koyan Bardakçı, bu paranın Amasya'da bittiğini, Paşa'nın ilave ödeme istediğini belirtiyor. Ve altın iddialarını hayal sınırlarını aşan mizahi bir iddia olarak tanımlıyor.
Vahideddin'in yıllar sonra Mekke'de yayınladığı beyannamesinde Mustafa Kemal Paşa'yı Anadolu'ya gönderme kararını hükümetin talebi ile verdiğini söylediğinin altını çizen Bardakçı'ya göre "Mustafa Kemal'i Samsun'a memleketi kurtarması için Sultan Vahideddin gönderdi demek ne kadar hatalıysa, Paşa Samsun'a dümeni bozuk ve pusulası olmayan bir tekne ile dalgalarla boğuşarak gizlice gitti iddiası da aynı şekilde hatalı. Padişah'ın yakın çevresini ve o dönemin önemli devlet adamlarının torunlarını bizzat tanımış biri olarak da Bardakçı kitabının ön sözünde "Hiç kimse Mustafa Kemal'in Samsun'a padişah emri ile gittiğini düşünmez ama hemen hemen hepsi aile büyüklerinden işittiklerine dayanarak bu yolculuğun bir devlet operasyonu olduğu konusunda hemfikirlerdir" diye yazıyor.