Müslüman alimlerin insanlığa ‘cerrahi mirası’
Modern cerrahi, kendini hayat kurtarmaya adayan insanların yüzyıllara yayılan yeniliklerine borçlu olduğumuz en ileri uygulamaları içeriyor. Bundan bin yıl önce, hayat kurtarma aşkıyla yanıp tutuşan Müslüman alimler, üç çeşit ameliyatı başarıyla yapabiliyordu: Damar cerrahisi, genel cerrahi ve ortopedik cerrahi… Müslüman alimlerin o günlerden bugünlere bıraktıkları tıbbi mirası, o dönemde kullanılan ameliyat tekniklerini sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 26.10.2018
18:15
Güncelleme Tarihi: 26.10.2018
18:21
BADEMCİK AMELİYATINI NASIL GERÇEKLEŞTİRİYORDU?
Yaptığı tüm yeniliklerde hastalarını gözeten Zehrâvî, ameliyatlarda hastaları korkutmamak için, apseleri açmakta kullandığı gizlenebilir bir bıçak icat etmişti.
Bademcik ameliyatlarında, dili aşağıda tutan bir pens kullanarak şişen bademciği bir kancayla çekip makas benzeri bir aletle kesmek suretiyle yerinden çıkarmıştı.
Bu makas, hastanın boğulmasını önlemek amacıyla bezi keserek çıkarmak üzere tutan çapraz keskin uçlara sahipti.
ACI VEREN AMELİYATLARI YAPMAKTA GÖNÜLSÜZDÜ
Riskli ve acılı ameliyatların hastalara ciddi seviyede rahatsızlık verdiğinin bilincinde olan tüm diğer Müslüman cerrahlar gibi, Zehrâvî de hassas ve insani bir tutumla, bu tür acı veren ameliyatları yapma konusunda gönülsüz bir duruş sergilemişti.
Bu yaklaşım, hâlen cerrah-hasta ilişkisinde atılan belirleyici adımlardan biridir.
TAŞ ÇIKARMA AMELİYATLARINDA NASIL BİR YOL İZLENİYORDU?
Zehrâvî, cerrahi kitabının 60. ve 61. bölümünü transvajinal sistotomi (taş çıkarma) konusuna ayırmıştı.
"Cerrahi Üzerine" adlı bölümün Et-Tasrif 'i oluşturan otuz bölümden yalnızca bir tanesi olması Zehrâvî'nin ne kadar çok eser yazdığı hakkında bizlere bir fikir verebilir.
Mesane taşı çıkarma ameliyatını, yani Orta Çağ'da Apparatus Minor olarak bilinen operasyonu da açıklamıştı. Bu teknik Hindu tıbbındaki Suşruta Samhita 'ya benzer.
Hem Râzî hem de Zehrâvî, idrar sızıntısını önlemek için iç kesiklerin dış kesiklerden daha küçük olması gerektiğini vurgular. Taşlar, çekip çıkarma yerine forseps kullanılarak alınmalı, büyük olanları ise kırılarak ve parça parça çıkarılmalıydı. Buradan, dokuların zarar görmesi, aşırı kanama ve üriner fistül oluşumu gibi durumların yaşanmaması için ne kadar özen gösterdikleri anlaşılır.
Ayrıca tüm parçaların çıkarılması gerektiğini söyleyen Zehrâvî, bir tane bile kalsa bunun sonradan büyüyeceğini açıklar. Bu tavsiye bugünlerde de vurgulanır.
OLAĞAN DIŞI DOĞUMLARDA NE YAPTILAR?
Zehrâvî'nin, diğer Müslüman cerrahlarla birlikte, jinekoloji alanındaki çalışmaları birçok konuda çığır açtı.
Ebelerin normal dışı doğumlarda nasıl hareket etmesi gerektiği ve plasentanın nasıl çıkarılacağıyla ilgili eğitim kitapları hazırladı. Ayrıca vajinal dilatörler geliştirerek bizzat kullanmıştı.
KANSERİ O TARİHLERDE KEŞFEDEN İBN SÎNÂ
Zehrâvî'den başka, İslam dünyasında kendi alanında çığır açan birçok cerrah bulunuyordu; bunlara örnek olarak 11. yüzyılda yaşayan ve bugünkü Özbekistan'da doğan İbn Sînâ gösterilebilir.
İbn Sînâ'ya göre, Arapçası seretan olan kanser, ilk merhalede iltihaplanmayan ve ağrıya yol açmayan soğuk bir tümördü.
İleri aşamaya ulaşan bazı kanser türleri ağrılı hale gelmekte ve çoğu durumda bunların tedavi edilmesi mümkün olmamaktaydı.