Mutlak bir zaferin öyküsü; Kut'ül Amare
Çanakkale'den sonraki en büyük zafer olan Kut'ül Amare'de Osmanlı ordusu, 13 bin İngiliz askeri generalleriyle birlikte esir alarak "İngiliz inadını" kırdı. Çanakkale'den sonra İngilizlere bir ders olan bu zafer, Britanya askeri tarihinin en utanç verici teslimi olarak anılıyor. Peki, 1952'ye kadar bayram olarak kutlanan Kut'ül Amare zaferi neden unutturulmaya çalışıldı? Kut'ül Amare'nin önemi neydi? İşte sizler için 103'üncü yılında Kut'ül Amare Zaferi'nin hafızalardan silinmeye çalışılan hikâyesini derledik.
Giriş Tarihi: 29.04.2019
15:00
Güncelleme Tarihi: 29.04.2020
15:08
İNGİLİZLER PARA TEKLİF ETTİ!
Halil Paşa, Osmanlı Genelkurmayına bir telgraf göndererek, siperlerin önünde görüştüğü İngiliz Komutan Townshend'in "1 milyon İngiliz lirası karşılığında, 13 bin kişiden oluşan ordusuyla Hindistan'a gitmesine izin verilmesini" teklif ettiğini bildirdi ve devletin bu konudaki emrini sordu.
Osmanlı Genelkurmayından Halil Paşa'ya gelen ise şöyleydi; "Siyaseten İngilizlerin hoşuna gidecek işler yapma mecburiyetinde olmadığımız gibi, paraya da ihtiyacımız yoktur. Orduyu kâmilen teslim etmek üzere yalnız Tümgeneral Townshend'e şahsen müsaade edilebilir. Bundan başka hiçbir şart kabul olunamaz."
Osmanlı Genelkurmayından gönderilen başka bir yazıda da "Tümgeneral Townshend'in, ordusuyla teslim olup harp boyunca Türk ordusuna hiçbir düşmanca harekette bulunmayacağına söz verirse serbestçe istediği yere gidebileceği" belirtildi.
"ASKERLERİMİ SİZE TESLİME HAZIRIM"
Tümgeneral Charles Vere Ferrers Townshend, kuşatma sürerken Halil Paşa'ya gönderdiği mektupta, ordusunu teslime hazır olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Efendim Hazretleri, açlık bizi silah bırakmaya zorluyor. Zatıâlilerinin, 'Sizin cesur askerleriniz bizim samimi ve kıymettar misafirleriniz olacaktır.' sözlerinize istinaden kahraman askerlerimi size teslime hazırım. Askerlerim verilen görevi yaptıkları için onlara iyi davranınız. Siz, askerlerimi Selmanpark Muharebesi'nde, ricat zamanlarında ve beş ay devam eden Kut'ül Amare kuşatmasında görmüşsünüzdür. Askerlerimin vazifesini nasıl ifa ettiğini takdir etmişsinizdir. Askeri harp tarihi, özel olarak bu meseleyi teyit edecektir. İcab eden şartlar yerine getirildikten sonra sizin karargâhınıza gelip, Kut'ül Amare'yi teslim etmeye hazırım. Fakat erzakın sevkini hızlandırmanızı rica ve temenni eylerim. Size hastanemi ziyaret etmenizi ve orada bulunan askerlerimden bazılarının kolsuz ve ayaksız, bazılarının da hasta ve zayıf olduğunu görmenizi teklif ediyorum. Bunları harp esiri olarak almaya hevesli olduğunuzu farz etmem. Bunlar için en iyi yolun yaralıların Hindistan'a sevki olacağı kanaatindeyim."
Tümgeneral Townshend, mektubunda, teslim olduktan sonra İstanbul'a, oradan da Londra'ya geçeceğini ifade etti ve zaferinden dolayı Halil Paşa'yı kutladı.
13 BİN İNGİLİZ ASKERİ ESİR ALINDI!
Bu arada, İngiliz Avrupa Kuvvetleri Karargâhına gönderdiği mesajda, Kut'taki muhafızları almak üzere bir Türk alayının kasabaya yaklaştığını, hem kale hem de şehrin üzerine beyaz bayrak çektiğini, bazı belgelerle telsizi imha edeceklerini bildiren Townshend, mesajının sonuna, "Kut'tan bütün gemilere ve istasyonlara elveda ve hepinize iyi şanslar." notunu ekledi.
6. Ordu Komutan Vekili Halil Paşa, 16 Nisan'da Enver Paşa'ya geçtiği mesajda, "13 bin 100 mevcudunda olan mahsur Tümgeneral Townshend, ordusunu harp esiri olarak bu sabah teslim almaya başladığımızı arz eyler ve yüce muvaffakiyetini tebrik ederim." ifadesine yere verdi.
HALİL PAŞA GENERALİN SİLAHINI NEDEN ALMADI?
Halil Paşa, daha sonra Başkomutanlık Vekâlet'ine gönderdiği bir başka mesajda, silahlarını gece tahrip ederek teslim olan İngiliz askerlerinin sabahtan itibaren harp esiri olarak teslim alınmaya başlandığını bildirerek, şunları kaydetti:
"Tümgeneral Townshend'in kılıcını almadım ve kendisiyle yaverinin ve 3 hizmetçisinin harp esiri olarak Dersaadet'e sevk edileceğini vadettim. Esirlerin 5 general, 277 İngiliz zabiti, 274 Hintli neferi ve 3 bin 400 gayri muharip ki toplamı 13 bin 300 küsürdür. Daha sonra dâhile sevk olunmak üzere zabıtan Bağdat'a, efrad Samarra'ya sevk olunacaktır."
Kesin Türk zaferiyle biten kuşatmanın ardından 3. Alay Komutanı Binbaşı Nazmi, Kut'taki hükümet konağına Osmanlı bayrağı, Tümgeneral Townshend'in karargâhına da alayın sancağını dikti.
ÇANAKKALE'DEKİ DERSİ BİR KERE DAHA ALDILAR
Savaşın gidişatına ilişkin Osmanlı Genelkurmayı'na iletilen bir mesajda, "Takriben beş aydan beri kahraman askerlerimizin kuşatması altındaki Kut'ül Amare'de mahsur kalan İngiliz ordusunun nihayet orduyu Hümayuna teslime mecbur oldu. Nihayet İngilizler, Çanakkale'de aldıkları ders ve tecrübeyi bir kere daha aldılar. Osmanlı mukavemetini kıramayacaklarını, Osmanlıların elinden ganimetleri alamayacaklarını anladılar. Hücumları kesildi. İngilizler bu sefer kuşatma altındaki kaleye erzak sokmaya teşebbüs ettiler. Önce uçaklar ile un çuvalları attılar. Osmanlı silahı bu ümidi de kırdı. Harp tayyarelerimiz bu bakkal tayyarelerini birer birer sükût ettirmeyi başardılar.