Mutlaka görülmesi gereken Osmanlı eserleri
Üç kıta da asırlar boyu hükmeden cihan devleti Osmanlı, Türk-İslam sanatını geliştirerek tüm dünyada şaheserlerini ortaya koydu. Dünya sanat tarihinde de önemli bir yere sahip olan Osmanlı, gittiği her yere yüzyıllar geçse de silinmeyecek izler bırakarak medeniyetinin köklerini saldı. İşte sizler için mutlaka görülmesi gereken Osmanlı eserlerini derledik.
Giriş Tarihi: 13.02.2019
09:31
Güncelleme Tarihi: 06.06.2020
23:13
EYÜP SULTAN'DA HANGİ SULTANLARIN ESERLERİ BULUNUR?
Türbenin ortasında etrafı gümüş şebekeli bir parmaklık içinde Hz. Hâlid Bin Zeyd'in sandukası bulunmaktadır. Üzerinde siyah atlastan yapılmış ve sarı simle işlenmiş güzel bir yazı ile "Kisve-i şerif" örtülmüştür. Bu kisveyi Sultan II. Mahmud yaptırmış olup üzerindeki yazıların büyük bir kısmı devrin meşhur hattatı Mustafa Rakım Efendi'ye aittir. Siyah atlas Kisve-i şerife'yi bağlıyan sırma kuşak üzerindeki celi hatlar Sultan II. Mahmud'a aittir.
Sandukanın etrafındaki gümüş şebekeyi ilk defa Sultan I. Ahmed gümüş telden yaptırmıştır. Büyük bir ihtimalle 1020 (1611) tarihinde hacet penceresi duvarı yaptırılırken konmuştur. Daha sonra Sultan III. Ahmed'in damadı Sadrazam İbrahim Paşa himmetiyle bu gümüş tel şebeke onarılmış ve son olarak ela Sultan III. Selim barok stilde ve gümüşten dökme olarak şimdiki şebekeyi yaptırmıştır.
Şebeke maden işçiliği bakımından bir şaheserdir. Arka cephesinde 1207 (1792) tarihinde yapıldığına dair tarih vardır. Şebekenin ön kısmında, yukarıdan aşağıya doğru, Hz. Hâlid'in alemdarlığına işaret olmak üzere sembolik bir Sancağ-ı şerif muhafazası, önünde istiridye kabuğu şeklinde ve tuğravâri bir süs ve onun ortasında da güzel yazı yazmanın önemine işaret eden bir hadis-i şerif görülmektedir. Az aşağıda ise, gümüş oyma olarak bir Besmele-i şerif bulunmaktadır. Şebekenin ön cephesinde ve ortaya yakın simetrik ve oyma olarak Hz. Hâlid'in isimleri görülmektedir. Gümüş şebekenin sağ ve sol taraşarında daire içinde Besmele-i şerif ve onun etrafında Fatiha Suresi oyma olarak işlenmiştir. Türbe girişindeki büyük kristal avize, Sultan III. Selim veya Sultan. II. Mahmud tarafından türbeye konulmuştur.
Türbenin duvarlarını Sultan I. Ahmed 'in, Sultan III. Mustafa 'nın, Sultan III. Selim 'in, Sultan II. Mahmud 'un, Sultan Abdülaziz 'in, Hattat Osman Efendinin (1101/1686), Hattat Ahmed Razi Efendinin Hattat Yeserizâde Mustafa İzzet Efendinin (1251/1835) ve Mahmud Celaleddin Efendinin 1251 tarihli yazıları süslemektedir. Bunlar hat sanatının en güzel örnekleridir.
Sultan II. Abdülhamid, bu tunç kapı önüne bizzat kendi eliyle sedef kakmalı, parmaklıklı bir kapı yapıp koydurdu.
OSMANLI'NIN ÜSKÜP'TEKİ MÜHRÜ: TAŞKÖPRÜ
Asırlardır Makedonya'nın başkenti Üsküp'ün ortasından geçen Vardar Nehri'nin iki yakasını birleştiren Taşköprü, Osmanlı'nın Üsküp'teki sembol eserlerinin başında geliyor. Fatih Sultan Mehmed Köprüsü olarak da bilinen Taşköprü, Üsküp'teki en önemli ve nadide Osmanlı eserlerinden biri. Sultan II. Murad döneminde yapımına başlanan ve Fatih Sultan Mehmed döneminde tamamlanan köprü, şehrin bir sembolü.
Asırlardır Üsküplüleri kavuşturan Taşköprü, aynı zamanda Üsküp'ün modern şehir merkezi ile tarihi Türk Çarşısı'nı birbirine bağlıyor. 214 metre uzunluğunda ve 6 metre genişliğindeki köprünün 12 kemeri vardır. Makedon yetkililer zamanla doğal afetlerle yıpranan köprüyü restore etti. Osmanlı yapısının ihtişamını gölgelemek isteyen yetkililer bu restorasyon çalışmalarında köprünün mihrabını yıkmasının yanında ayrıca şehrin merkezinde inşa edilen heykeller, tarihi görünümlü devasa binalar ve köprüler inşa ettiler.
MAKEDON YETKİLİLERİN YAPTIĞI SAYGISIZLIK
Bu yetkililerin yaptığı restorasyon çalışması esnasında; köprü korkuluklarında ve zeminindeki taşların sökülerek, orijinallerinden geniş, enli ve yüksek olarak yenilendiği, eski taşların köprünün yanına atıldığı, Türk Köprü mimarisinde görülen bir özellik olan köprünün 7. ayağı içinde yer alan iki bekçi odası girişinin kapatıldığı, köprü ayaklarında ve kemer yüzeylerinde bulunan 8 adet gül bezek, çarkıfelek gibi Osmanlı süsleme sanatını sembolize eden motiflerin detaylı çizimlerinin bulunmadığı, köprü üzerinde birer dinlenme ve seyir yerleri olan ve seferde, köprüden geçen birliklerin denetlenmesi ve hatta mevcutlarının sayılması için yapılan sofa ile kitabelik kısmının ve yıkılan mihrabiyenin de yerine konulmadığı tespit edildi.Türkiye'nin girişimleri ile 2008 yılında mihrap yeniden inşa edilirken dönemin Makedon hükümeti mihrabın tam karşısına Osmanlı'ya isyan eden Karpoş anısına bir plaket yerleştirdi.
"Osmanlı'nın nuru" olarak adlandırılan Nuruosmaniye Külliyesi, klasik Osmanlı formu ile Batı'nın barok mimari ve süsleme detaylarının en iyi şekilde sentezlendiği ilk ve tek mimari yapı olarak yıllara meydan okur. Çevresi küçük kubbelerle çevrilmiş "U" şeklindeki avlusuyla farklı bir hava yakalanan Nuruosmaniye Külliyesi'nde kullanılan barok ve rokoko bezemeler, Osmanlı ustalarının elinde farklılaşarak, eşsiz sanat süslemelerine dönüştü.