Mutlaka görülmesi gereken Osmanlı eserleri
Üç kıta da asırlar boyu hükmeden cihan devleti Osmanlı, Türk-İslam sanatını geliştirerek tüm dünyada şaheserlerini ortaya koydu. Dünya sanat tarihinde de önemli bir yere sahip olan Osmanlı, gittiği her yere yüzyıllar geçse de silinmeyecek izler bırakarak medeniyetinin köklerini saldı. İşte sizler için mutlaka görülmesi gereken Osmanlı eserlerini derledik.
Giriş Tarihi: 13.02.2019
09:31
Güncelleme Tarihi: 06.06.2020
23:13
Asırlardır Üsküplüleri kavuşturan Taşköprü, aynı zamanda Üsküp'ün modern şehir merkezi ile tarihi Türk Çarşısı'nı birbirine bağlıyor. 214 metre uzunluğunda ve 6 metre genişliğindeki köprünün 12 kemeri vardır. Makedon yetkililer zamanla doğal afetlerle yıpranan köprüyü restore etti. Osmanlı yapısının ihtişamını gölgelemek isteyen yetkililer bu restorasyon çalışmalarında köprünün mihrabını yıkmasının yanında ayrıca şehrin merkezinde inşa edilen heykeller, tarihi görünümlü devasa binalar ve köprüler inşa ettiler.
MAKEDON YETKİLİLERİN YAPTIĞI SAYGISIZLIK
Bu yetkililerin yaptığı restorasyon çalışması esnasında; köprü korkuluklarında ve zeminindeki taşların sökülerek, orijinallerinden geniş, enli ve yüksek olarak yenilendiği, eski taşların köprünün yanına atıldığı, Türk Köprü mimarisinde görülen bir özellik olan köprünün 7. ayağı içinde yer alan iki bekçi odası girişinin kapatıldığı, köprü ayaklarında ve kemer yüzeylerinde bulunan 8 adet gül bezek, çarkıfelek gibi Osmanlı süsleme sanatını sembolize eden motiflerin detaylı çizimlerinin bulunmadığı, köprü üzerinde birer dinlenme ve seyir yerleri olan ve seferde, köprüden geçen birliklerin denetlenmesi ve hatta mevcutlarının sayılması için yapılan sofa ile kitabelik kısmının ve yıkılan mihrabiyenin de yerine konulmadığı tespit edildi.Türkiye'nin girişimleri ile 2008 yılında mihrap yeniden inşa edilirken dönemin Makedon hükümeti mihrabın tam karşısına Osmanlı'ya isyan eden Karpoş anısına bir plaket yerleştirdi.
"Osmanlı'nın nuru" olarak adlandırılan Nuruosmaniye Külliyesi, klasik Osmanlı formu ile Batı'nın barok mimari ve süsleme detaylarının en iyi şekilde sentezlendiği ilk ve tek mimari yapı olarak yıllara meydan okur. Çevresi küçük kubbelerle çevrilmiş "U" şeklindeki avlusuyla farklı bir hava yakalanan Nuruosmaniye Külliyesi'nde kullanılan barok ve rokoko bezemeler, Osmanlı ustalarının elinde farklılaşarak, eşsiz sanat süslemelerine dönüştü.
OSMANLI'NIN İLK BAROK MİMARİ ESERİ
Sultan I. Mahmud tarafından 1748 yılında yaptırılan Nuruosmaniye Camisi'nin inşasıyla başlayan külliyenin yapımı, I. Mahmud'un erken vefatı dolayısıyla kardeşi III. Osman zamanında, sadrazam Mehmet Said Paşa'nın gayretiyle Mimar Simeon Kalfa ve Mustafa Ağa yönetiminde 1755 yılında tamamlandı. İstanbul'un önemli ticaret merkezlerinden Kapalıçarşı'nın Nuruosmaniye çıkışında ve İstanbul'un yedi tepesinden ikincisinde yer alan, cami, hünkar kasrı, çeşme, kütüphane, iki sebil, medrese, türbe, aşevi ve dükkanlardan oluşan külliye, klasik dönem Selatin külliyelerinden farklılaşıyor.
İSTANBUL'UN EN BÜYÜK KUBBELERİNDEN
Ali bin Murad, Katipzade Mehmed Refi, Hoca Mehmed Rasim Efendi, Seyyid Abdülhalim, Mumcuzade Mehmed bin Ahmed, Yahya Fahreddin gibi devrin en iyi hattatları tarafından yazılmış kitabelerin bulunduğu yapının iç süslemeleri de bu ustalarca işlendi. Nuruosmaniye'nin diğer önemli özelliği 25 metre 80 santimlik açıklığı kapatarak, İstanbul'un üçüncü büyük kubbesine sahip olması. İstanbul'da Osmanlı'nın ikinci büyük kubbesidir.