Nene Hatun kimdir? Nene Hatun'un hayatı ve hikayesi
"Evladım anasız büyür de vatansız büyüyemez." diyen ve beşikteki bebeğini bırakarak cepheye koşan; Birinci Dünya Savaşı'nda dört oğlundan üçünü şehit veren Nene Hatun'u, vefatının 64'üncü yıl dönümünde saygı ve rahmetle anıyoruz.
Giriş Tarihi: 22.05.2019
13:25
Güncelleme Tarihi: 22.05.2020
07:31
Erzurum kent merkezine 25 kilometre mesafede yer alan Çeperli köyünde doğan Nene Hatun , 16 yaşındayken Erzurumlu Mehmed Efendi ile evlenerek Erzurum Taşmescit Mahallesi'ne gelin gitti.
Nene Hatun, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşına 22 yaşında gencecik bir anne olmasına rağmen "Bu bebeği bana Allah verdi, ona Allah bakar." diyerek bebeğini beşikte bırakıp Erzurum halkıyla cepheye koştu.
Genç yaşta gösterdiği büyük kahramanlıkla gönüllerde taht kuran ve Türk kadınının kahramanlığının simgesi olan Nene Hatun'un bugün de dillerden düşmeyen bu cesareti nesilden nesle aktarılıyor.
Dönemin NATO Orduları Başkomutanı Amerikalı General Matthew Ridgway'in Erzurum'da Nene Hatun'u cesaretinden dolayı ziyaret ederek elini öpmesi, kahraman Türk kadınının vatanı için tüm fedakârlığı yapabileceğini gösteren Nene Hatun isminin çok daha fazla tanınıp bilinmesini sağladı.
Cumhuriyet döneminde "Kırkgöz" soyadını alan Nene Hatun'un 4'ü erkek, 2'si kız 6 çocuğu dünyaya geldi.
İlk çocuğu Nazım'ı ve sonradan doğan iki oğlunu 1. Dünya Savaşı'nda şehit veren Nene Hatun, yakalandığı soğuk algınlığı ve zatürre nedeniyle kaldırıldığı Numune Hastanesi'nde 22 Mayıs 1955'te vefat etti.
RUSLARA KARŞI ERZURUM'DA DİRENEN KAHRAMAN
Osmanlı tarihinin en önemli savaşlarından 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı, Osmanlı açısından büyük bir mağlubiyetle sonuçlanmıştı. Söz konusu dönemde Rus ordusunun baskınla aldığı kent merkezi yakınındaki Aziziye Tabyaları , Erzurum halkının da yardımıyla yapılan karşı baskınla Ruslardan geri alınmıştı.
O dönemde Osmanlı, büyük harplerin ve siyasi gerginliklerin yılgınlığı içerisindeydi. 93 Harbi 1877 yılında patlak verdi. Rus akınlarına karşı Osmanlı'da muazzam bir direniş vardı. Plevne'de Osman Paşa, bugün bile akıllardan silinmeyecek bir mukavemet gösterdi. Kafkaslar'da ise Ahmet Muhtar Paşa'nın namı dört bir yana yayılmıştı. Ahmet Muhtar Paşa üç taburla Topdağı'na çıktı. Oranın kumandanı Müşir Hasan Tahsin Paşa'nın da ne olup bittiğine dair bilgisi yoktu. Bulunduğu tepeden Ahmet Muhtar Paşa gözlerini Aziziye istihkâmlarına dikti. Tabyaların birinde boğazlaşma sürüyor, diğer ikisinden ses seda çıkmıyordu. Sessizliğe gömülü olanların el değiştirmiş olabileceğini tahmin etmesine rağmen fazla emin olamıyordu. Duruma göre hareket etmesini emrederek ihtiyat kuvvetlerinin kumandanı Kaptan Mehmet Paşa'yı, Aziziye Tabyası'na gönderdi.
Aziziye Tabyası'nda gittikçe yoğunlaşan top tüfek gümbürtüleri Erzurum halkını uyandırmıştı. Bütün camilerden halkı savunmaya teşvik edici konuşmalar yapılıyor, Ayaz Paşa Camii'nin müezzini, 80 yaşındaki Hacı Abdullah da gür sesiyle ortalığı inletiyordu:
"Ey ahali! Ey Erzurumlular! Moskof kâfiri Aziziye'yi bastı. Allah'ını seven, eli silâh tutan herkes, askerimizin yardımına koşsun! Vatanını seven yetişsin!"