Nene Hatun'un vatan müdafaası ve tarihimizdeki önemi
"Evladım anasız büyür de vatansız büyüyemez." diyen ve beşikteki bebeğini bırakarak cepheye koşan Nene Hatun'un dillerden düşmeyen cesareti ile fedakarlığı nesilden nesile aktarıldı. Osmanlı tarihinin önemli savaşlarından "93 Harbi" diye adlandırılan 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında genç yaşta gösterdiği büyük kahramanlıkla simge haline gelen Nene Hatun'u saygı ve minnetle anıyoruz.
Giriş Tarihi: 22.05.2020
08:48
Güncelleme Tarihi: 22.05.2022
10:58
Sesli dinlemek için tıklayınız.
🔸 Geçim sıkıntısı çeken Nene Hatun, 1943 yılında ulusal kadın kahramanlardan Name Hanım ile birlikte cumhurbaşkanına bir dilekçe yazarak yardım istedi. Nene Hatun, 1952 yılından itibaren Aziziye Anıtı yapılması çalışmaları sırasında yeniden gündeme geldi.
9. Kolordu Komutanı Korgeneral Refik Koraltan ve karargâhı Erzurum'da bulunan Üçüncü Ordu'nun Komutanı Nurettin Baransel Paşa, dönemin belediye başkanı, Erzurum valisi ile TBMM'nin Nene Hatun'a sahip çıktı. 1952 yılında 30 Ağustos Zaferi kutlamalarında kendisine "3. Ordunun Nenesi" unvanı verildi. Türk Kadınlar Birliği'nin girişimi ile Türkiye'de ilk defa Anneler Günü'nün kutlandığı 1955 yılında Birlik kendisine "Yılın Anası" unvanı verdi.
🔸 1952'de Erzurum ve çevresinde incelemelerde bulunan NATO Orduları Başkomutanı Amerikalı General Ridgway Erzurum'da Nene Hatun'u ziyaret ederek elini öptü. Bu ziyaretinden yaklaşık bir yıl sonra ABD'de Saturday Evening Post gazetesinde yazdığı makalede Nene Hatun hakkında şu görüşleri yazdı:
"1952 Eylül ayında o sırada 97 yaşında bulunan dermansız ihtiyar bir kadıncağızı ziyaret maksadıyla buradan çok uzaklarda mütevazı bir eve gitmiştim. 1877 Kasım ayında Nene henüz birkaç aylık çocuğunun annesi, 22 yaşında genç bir kadındı. Rusya ile Türkiye harp halinde idiler. Bir Rus piyade alayı Erzurum'u henüz kuşatmamıştı. Şehirde bulunan az sayıda Türk kuvvetleri son bir gayretle tutunmaya çalışıyorlardı. Şehir sakinleri Türk kumandanına gitmişler ve ileri gelenleri vasıtasıyla şehirde bulunan kadın erkek genç ihtiyar herkesin istilacıları imha etmek için bir gece baskını konusunda kendisine yardıma hazır olduklarını söylemişlerdi. Komşuları, Nene Hatun'a bu işe katılmamasını söylediler çünkü onun yeri bebeğinin yanıydı. Nene, 'hayır' diye cevap vermişti. 'Bu bebeği bana Allah verdi, ona Allah bakar. Ben de onu Allah'a emanet edip sizinle baskına iştirak edeceğim.' O gece erkekler kadınlar ve hatta çocuklar tırpan, bıçak ve sopalarla silahlanıp Rus kuvvetlerine hücum etmek için askere katıldılar. Taarruz muvaffak oldu ve Rus alayı imha edildi."
🔸 Ridgway'in Nene Hatun'u ziyaretinden sonra "Birçok millet kahramanlarını sadece kahramanlık sanatı olan ordularının içinde arar ve ancak böylelikle bulur.
🔸 Türklerde ise hakiki kahramanlar akla gelmeyen mütevazı köşelerin iddiasız sakinleridir çünkü onlar kahramanlık iddiasında da değillerdir.
🔸 Buna ihtiyaçları da yoktur çünkü kahraman olarak yaratılmışlardır. Nene Hatun'un elini bu hisle öpüyor ve onu tanımış olmaktan iftihar ediyorum." ifadelerini de kullanmıştı.
Sultan 2. Abdülhamid'in takdiri
🔸 Erzurum'daki Aziziye zaferi, asker ile halkın birlikte kazandıkları önemli zaferdir. Diğer taraftan bu zafer bir bakıma kadın ve çocukların zaferidir.
🔸 Nitekim zaferden sonra Erzurumlulara bizzat teşekkür eden dönemin padişahı Sultan 2. Abdülhamid , 12 Kasım 1877 tarihinde 'Haysiyetli ve Onurlu Erzurum Ahalisine Telgraf' başlığıyla bir telgraf göndererek halkın onurlu duruşunu takdir etmişti.