🔸 Prof. Dr. Philip K. Hitti ise şunları söyler:
"Moğol ordusu uçarcasına giden atlara binmiş ve kendilerine has ok ve yaylarla silahlanmış olarak vardıkları her yerde taş üstüne taş bırakmadılar ve yaygın bir tahribat meydana getirdiler. Onlardan önce İslam kültürel varlığını temsil eden merkezler yakıldı. Onlardan geriye kuru çöller ve vaktiyle Müslüman hükümdarların oturduğu sarayların ve kütüphanelerin şekilsiz harabeleri kaldı… Herat, Buhara, Semerkand, Belh ve Harezm ülkesi, baştanbaşa Moğol istilası altında virane haline geldi.
Dünyanın evvelce hiç görmediği böylesine geniş bir imparatorluğun yenilmez kurucusu, İslam toprakları üzerinde rüzgâr gibi esti."
🔸 Sıbt İbnu'l-Cevzi, İbnu'l-Esir ve Suyuti gibi tarihçiler de Moğol zulmünü şöyle anlatır:
"Zaman yaratıldığından beri böyle bir bela görülmemiştir. Öyle bir musibet ki, bütün mahlûkat onlardan zarar gördü. Onlardan zarar görenlerin başında tabiî ki Müslümanlar geliyordu. Eğer birisi çıksa ve dese ki, kâinat yaratıldığından bu ana kadar böyle bir musibet görülmemiştir, muhakkak doğru söylemiş olur. Çünkü tarih böyle bir afeti daha kaydetmemiştir."
İbni Haldun da meşhur eserinde Moğol tahribatını uzun uzun tasvir ediyor.
🔸 Moğol tarihçi Cüveyni, Buhara ve Semerkant'taki tahribat ve katliamın boyutlarını şöyle bir cümle ile açıklar:
"Zaman içinde nüfusları ne kadar çoğalırsa çoğalsın, eski seviyesinin onda birine bile ulaşamayacaklar."