Arama

Orta Asya'da yeşeren Türk kültürü

Kökleri Orta Asya'ya dayanan Türkler, zengin kültür tarihi ve binlerce yıllık geçmişi ile kadim bir topluluktur. Zamanla dünyanın dört bir yanına yayılan ve imparatorluklar kuran milletimiz bu süreçte Orta Asya'dan yükselen kültür ve medeniyetlerini de gittikleri topraklarda da yaşatır. Türk kültürü, geleneksel göçebe yaşam tarzları, ata kültü, destanları, atlı okçuluk gibi unsurları ile anılır.

UYGURLARIN TÜRK TARİHİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ

◾ Orta Asya'da yaşayan Uygurlar, 8. yüzyılda Göktürk Kağanlığı'nın çöküşünün ardından Uygur Kağanlığı'nı kurarak önemli bir siyasi varlık haline geldiler.

◾ Uygurlar, Maniheizm ve Budizm gibi inanışları benimseyerek bu dinleri Orta Asya'ya yaydılar. Ayrıca Uygur alfabesi, Orhun ve Göktürk alfabesinin ardından Türk halklarının yazılı kültürünün gelişimine katkıda bulundu. Dolayısıyla Uygurlar, Türk tarihinde yerleşik hayata geçişin yanı sıra kültürel ve dini etkileriyle de önemli bir yere sahiptiler.

Taşağıl, Uygur kültürünün genel türk kültür tarihinde önemli bir yeri olduğunu savunarak Uygur kültürü tarihini iki dönemde inceledi, " Uygurları iki dönemde incelemek gerekiyor.İlki Moğolistan'da olan Göktürk kağanlığı , ikincisi ve daha önemlisi 840 sonrası dünyanın en verimli topraklarında yaşayan günümüze kültürel unsurları ulaşan Ordos ve Turfan'daki Uygurlar diyebiliriz."

Uygur Türkleri, milattan sonra 8. yüzyılda Orta Asya'da Uygur Kağanlığı'nı kuran bir topluluktur. Uygurlar, yazı, edebiyat ve sanat alanlarında önemli katkılarda bulunurlar. Uygur alfabesi ve zengin kültürel eserler bırakırlar. Orta Asya'nın kültürel ve tarihi gelişiminde önemli bir rol oynar. Uygur dönemi, Orta Asya'da bir kültürel rönesans dönemi olarak kabul edilir ve bu dönemin eserleri günümüze ulaşmış önemli kalıntılar oluşturur.

Ahmet Taşağıl, Uygur kültürel tarihi ile ilgili şunları ifade eder, "Uygurların yaşadığı yerler çok yaşanabilecek yerler. Uygurların hukuk sistemi mesela Japonlar trafından hala üzerine araştırılıp makaleler yazılıyor. Aynı zamanda İpek Yolu üzerindeler, bir nevi küreselleşme, dış dünya ile düzenli bir etkileşim var" ifadelerini kullanır ve Uygur kültürünün Çin kültürüne çok fazla katkı sunduğunu belirtir.

TÜRKLER TARİH BOYUNCA HANGİ DİNLERİ BENİMSEDİ?

◾ Taşağıl, Türklerin tarih boyunca çeşitli dinleri benimsediğini belirtir ve sözlerine şöyle devam etti:

"Tabiat kuvvetleri , Atalar Kültü ve Gök Tanrıya olan inanç şeklinde üç inanış sistemleri var. Sonradan Mani dinine, Budizme, Museviliğe, Hristiyanlığa ve nihayet kitleler halinde Müslümanlığa geçiş gerçekleşti ve günümüze kadar geldiler."

Türklerin tarih boyunca benimsediği inanışlar:

Şamanizm: Eski Türkler, Orta Asya'da Şamanizmi benimsemişlerdir. Şamanizm, doğanın ruhlarını ve doğaüstü güçleri tapınma, şamanlar aracılığıyla iletişim kurma ve ritüeller düzenleme esasına dayanır.

Maniheizm: Ortaçağ Türk halkları, Maniheizm adlı bir dini inanç sistemini benimsemişlerdir. Bu din, İranlı din kurucusu Mani tarafından kurulmuş ve Zerdüşt, Budizm ve Hristiyanlık öğelerini birleştirmiştir.

Budizm: Özellikle Göktürk Kağanlığı döneminde, Budizm Orta Asya'da etkili olmuştur. Türk hükümetleri tarafından desteklenen Budist manastırlar kurulmuştur.

Tengricilik: Tengricilik, eski Türklerin geleneksel inanç sistemidir ve Göktanrı (Tengri) inancına dayanır. Bu inanç, Türkler arasında uzun süre varlığını sürdürmüştür.

Hristiyanlık: Türkler, Orta Asya'dan göç ettikleri dönemlerde Hristiyanlık ile de temas kurmuşlardır. Özellikle Karahanlılar gibi Türk hanedanları, Hristiyanlık etkisi altında kalmışlardır.

İslam: İslam, 7. yüzyılda İslam'ın yayılmasıyla birlikte Orta Asya'ya girmiştir. Türk halkları zamanla İslam'ı benimsemişler ve İslam, Türk toplumlarının önemli bir dini haline gelmiştir.

ESKİ TÜRKLERDE GELENEKSEL SPORLAR

◾ Eski Türkler, okçuluk, atlı okçuluk, güreş, cirit atma, taşkıran, yağlı güreş, okçuluk atışı, horoz dövüşleri gibi geleneksel sporları icra ederlerdi. Bu sporlar, fiziksel becerileri geliştirmenin yanı sıra savaş eğitimi ve kültürel geleneklerin korunması için önem taşırdı. Türk topluluklarının kimliklerini ve dayanıklılıklarını sürdürmelerine yardımcı oldu.

Taşağıl, Türk kültürüne ait sporlarla ilgili şu ifadeleri kullandı:

"O devirde hayatın kendisi spor.Bu kadar konar-göçer olmasının sebebi de bu avcılık ve binicilik faaliyetleri.Ama ilginç olanı o dönemde kızların futbol oynaması; deriden yaptıkları toplarla açık alanda futbol oynuyorlar. Kayak ve güreşte çok iyi oldukları biliniyor. Nişancılığa çok önem veriyorlar."

Türk lehçelerinde savaş kelimesi

  • 10
  • 11

"AT TÜRK'ÜN KANADIDIR" SÖZÜ KİME AİT ?

◾ "At Türk'ün kanadıdır" sözü, Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan Divan-ı Lügat-it Türk'te geçen bir atasözüdür. Savaşta, ulaşımda ve göçlerde kullanılan at, Türkler için vazgeçilmez bir arkadaş olur, bağımsızlık ve gücün sembolü haline geldi. Bu atasözü, atın Türk toplumları için ne kadar kutsal ve simgesel olduğunu vurguluyor.

"Bir kişinin kapısında bağlı atı çalarsanız, cezası idam. Dağda gezen atını çalarsanız 10 katını ödüyorsunuz. Uzun göçleri, konar-göçer hayatı at ile sağlıyorlar.Soğuğa karşı dayanıklılık sağladığı için at eti tüketilir.Kımız en önemli içecekleridir." ifadelerini kullanan Taşağıl'ın, "At olmasaydı Türkler tarihten günümüze kadar gelemezdi" sözü de program boyunca dikkat çekti.

Kımız nedir?

Kımız, özellikle Orta Asya ve bazı Orta Doğu ülkelerinde geleneksel bir içecektir. Genellikle at sütünden yapılır ve fermentasyon süreciyle elde edilir. Fermente süt ürünlerinden biridir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN