Arama

Oruç Reis kimdir?

Genç yaşta reisliğe özenerek bir tekne ile deniz ticaretine başlayan Oruç Reis, kardeşi Barbaros Hayreddin ile Cezayir'i Osmanlı topraklarına kattı. Tunus'u da fethederek Osmanlı Devleti'ne Kuzey Afrika eyaletlerini kazandıran Oruç ve Barbaros Hayreddin kardeşler Cezayir'de çeşitli hayır eserleri de yaptırdılar. Peki, Cezayir'de Osmanlı hakimiyetini kuran ünlü Türk denizcisi Oruç Reis kimdir, neler yapmıştır?

  • 7
  • 11
Cezayir yakınlarındaki Tenes fethedildi
Cezayir yakınlarındaki Tenes fethedildi

Oruç Reis, Cicel'de bulunan kardeşi Hızır Reis'e mektup göndererek yardım istedi. Kardeşlerini bulmak için Midilli'den Tunus'a gelen İshak Bey de beraberindeki birkaç gemiyle Cezayir'e ulaştı. Oruç Reis bir taraftan Penon adasındaki İspanyol kalesini topa tutarken diğer taraftan Cezayir kalesini tamir ettirdi. Bu sırada İspanyollar'la iş birliğine teşebbüs eden Cezayir hâkimi Selim Tumi'yi öldürttü. Bu gelişmeler İspanya'yı harekete geçirdi ve Don Diego kumandasında 140 parça gemiden oluşan bir donanma 15.000 kişilik kuvvetle Cezayir'e gönderildi. İspanyol kuvvetleri karaya asker çıkararak Cezayir kalesini kuşattı ve toplarla dövmeye başladı. Ancak Oruç Reis'in kaleyi şiddetle savunması karşısında bazı Arap kabilelerinin destek vermesine rağmen 1500 ölü ve birçok esir bırakarak geri çekildiler. Ardından İspanyollarla iş birliği yapan yerli kabileler cezalandırıldı ve Hızır Reis'in katılımıyla Cezayir yakınlarındaki Tenes fethedildi.

  • 8
  • 11
Oruç Reis'in Cezayir'de güçlenmesi
Oruç Reis’in Cezayir’de güçlenmesi

İki kardeş daha sonra bölgede idare ve güvenliği sağlamak üzere iş bölümü yaptı. Ülkenin daha güvenli olan doğu tarafları Hızır Reis'e, merkezi Cezayir olan batı bölgeleri Oruç Reis'e bırakıldı. Askerî kuvvetlere çeki düzen verildi. Nüfus ve arazi sayımı yapılarak asker sayısı ve gelirlerin miktarı tespit edildi. Oruç Reis'in Cezayir'de güçlenmesi İspanyollar kadar civardaki Tunus beylerini de rahatsız ediyordu.

Tilimsân hâkimi Ebû Hammû, Oruç Reis'i Afrika'dan uzaklaştırmak için İspanyollar'la iş birliği yaptı. Halkın yardım talebi üzerine Oruç Reis ağabeyi İshak ile birlikte harekete geçti, Tilimsân hâkimini yenerek şehre girdi. Tilimsân hâkimi kaçıp İspanya yönetimindeki Vehrân'a sığındı. Oruç Reis, bir taraftan Fas sultanı ile anlaşma yapmaya çalışırken diğer taraftan bölgedeki kabileleri itaat altına almaya gayret etti. Ancak Tilimsân halkı Oruç Reis'in kendi adına hareket etmesinden rahatsızlık duymaya başlamıştı.

  • 9
  • 11
Cezayir'de Türk hakimiyetinin temellerini attı
Cezayir’de Türk hakimiyetinin temellerini attı

Muharrem 924'te (Ocak 1518) İspanyol ve Berberî Abdülvâdî kuvvetleri Oruç Reis'in sığındığı Kal'atü'l-kılâ'a saldırdı. Çatışmalarda kale düştü ve İshak Bey savaşta hayatını kaybetti. Ardından Tilimsân kuşatılınca Oruç Reis şehri altı ay savundu. Sonunda cephane ve yiyecek kalmadığından beraberindeki otuz kırk arkadaşı ile birlikte kaleden çıkmaya teşebbüs ettiyse de fazla uzaklaşamadı. Tilimsân'a 100 km. mesafede Araplar'dan yardım alan kırk beş kişilik bir İspanyol müfrezesi tarafından bir ağılda yanındaki adamlarıyla birlikte sıkıştırıldı. Çarpışma sırasında yaralanan Oruç Reis daha sonra öldürüldü.

Akdeniz'de efsanevî bir şöhret kazanan Oruç Reis, Cezayir'de Türk hâkimiyetinin temellerini atmış, Kuzey Afrika'da hıristiyan istilâsına karşı koyarak İslâm'ın bölgede tutunmasını sağlamıştır.

  • 10
  • 11
Oruç ve Barbaros Hayreddin kardeşler
Oruç ve Barbaros Hayreddin kardeşler

1516 yılında Oruç Reis ve Barbaros Hayreddin kardeşlerin özel teşebbüsleri sonucu Osmanlı topraklarına katılan Cezayir 1830 yılına kadar Osmanlı hakimiyetinde kaldı. Cezayir ve Tunus'u fethederek Osmanlı Devleti'ne Kuzey Afrika eyaletlerini kazandıran Oruç ve Barbaros Hayreddin kardeşler Cezayir'de çeşitli hayır eserleri yaptırdılar. Bu eserler ülkemizde fazla bilinmemektedir.

  • 11
  • 11
Osmanlı döneminde inşa edilen eserler
Osmanlı döneminde inşa edilen eserler

Osmanlı döneminde inşa edilen el-Mescidü'l-cedîd (1660) önemli camilerdendi. Fransızlar'ın işgali arefesinde şehirde on iki büyük camiden başka 109 küçük cami, otuz iki mescid ve beş zâviye bulunuyordu. Anılan iki camiden başka Câmiu Sefîr (1534), Câmiu Ali Biçinî (1623), Mescidü Sîdî Abdurrahman (1696), Mescidü Dây (1819) bugüne ulaşan önemli yapılardır. Çeşitli yüksek öğrenim kurumları, millî arşiv ve müzeler yanında ülkenin en büyük üniversitesi olan Câmiatü'l-Cezâir ve yaklaşık bir milyon cilt kitabın bulunduğu millî kütüphane (el-Mektebetü'l-vataniyyetü'l-Cezâiriyye) de bu şehirdedir. Derlenen kaynak; TDV İslam Ansiklopedisi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN