Osmanlı çeşme mimarisinin 5 eşsiz örneği
Osmanlı şehirlerinin meydanlarını süsleyen çeşmeler, adeta birer sanat abidesidir. Osmanlı döneminde yerleşim yerlerinin içinde yapılan ve hepsi de hayrat olan çeşmeleri şadırvan, sütun, meydan ve iskele çeşmeleri, duvar çeşmeleri şeklinde ayırmak mümkündür. Her dönemin sanat üslubunun özelliklerini taşıyan, mütevazi veya iddialı olabilen bu küçük sanat eserlerinin çoğu kitabeli olmakla beraber kitabesiz olanları da vardır. Sizler için, Osmanlı çeşme mimarisine dair 5 örneği derledik.
Giriş Tarihi: 07.04.2020
14:06
Güncelleme Tarihi: 07.04.2020
14:33
Âşıkpaşazâde'nin Târih'inde Dâvud Paşa tarafından getirildiği belirtilen "latif" suyun bu çeşmeden akıtılmış olduğuna ihtimal verilir. İki satırlık kitabesinde sadece, "Sâhibü'l-hayrât / Merhum Dâvud Paşa - sene 890" (1485) yazısı okunan bu kesme taştan son derece sade görünümlü çeşme bir kırık sivri kemerden ibarettir. Kitabede külliyenin kurucusu "merhum " olarak anıldığına göre çeşme paşanın ölümünden sonra onun adına yaptırılmış, fakat üzerine külliyenin inşa tarihi yazılmıştır
Diğer yandan, İstanbul'un fethinden önce, şehir surlarının dışında, Müslümanların bulundukları bölgelerde çeşmeler yapıldığı bilinir. Anadolu ve Rumeli hisarları civarındaki bazı çeşmeler bu dönemden kaldı. Ayrıca, Topkapı Sarayı'ndaki bazı çeşmelerin, Bozdoğan Kemeri'nin altında yer alan ve Atatürk Bulvarı açılırken kaldırılan Kırkçeşme'nin ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde yer alan kitabesiz bir çeşmenin de Sultan II. Mehmed dönemine ait olabileceği düşünülür.
İstanbul'da az bilinen 10 Hamidiye Çeşmesi
İstanbul çeşmeleri, mimarî, şehir planlaması, sanat tarihi ya da kullanım amaçlarına göre ve farklı açılardan değerlendirilmişler, farklı sınıflandırmalara tabî tutuldular. Tekil olarak düşünülmesine izin vermeyecek şekilde birbiri içine geçmiş özellikleri ön plana çıkarmak da elbette mümkün. Örneğin, Topkapı Sarayı'nın dördüncü avlusunda, Sultan İbrahim'in sünnet odasının dış kısmında yer alan çeşmenin; hem yer aldığı mimarî bütünün bir parçası olarak hem sanat tarihi içindeki yeri değerlendirilerek ve hem de kullanım amacının göz önünde tutularak değerlendirilmesi zorunluluğu vardır.
Sultan I. Mahmut tarafından yaptırılan İstanbul'un üçüncü büyük çeşmesinin belki her gün önünden geçiyorsunuz fakat tarihine dair hangi detayları biliyorsunuz?
Galata'dan Dolmabahçe'ye giden caddenin Boğazkesen'den denize doğru inen yolu amuden (dik olarak, dikine) kestiği noktada abidevi bir çeşme yükselir. Bu, Birinci Mahmut tarafından 1732'de kendi namına yaptırılmış bulunan Tophane çeşmesidir ve milli abidelerimizden birçoğu gibi banisinin ismi ile değil, kâin bulunduğu semtin adı ile yâd edilmektedir.
Tophane Çeşmesi, İstanbul çeşmelerinin en yükseği ve en büyüklerinden biridir. En son 2006 yılında restore edilen bu çeşme, kitabesinden duvar süslemelerine, kabartmalar ve oymalarla bezeli saçaklarına kadar her ayrıntısı ile eşsiz bir anıt gibidir. Tophane Çeşmesi İstanbul'un Tophane Meydanı'nda yer alan Sultan I. Mahmut tarafından 1732 yılında yaptırılmış, bir meydan çeşmesidir. İstanbul'un üçüncü büyük çeşmesidir ve şehirdeki en yüksek duvarlı çeşmedir. Tarih kitabesi şair Nafihi'ye aittir.
Türk rokokosu tarzında inşa edilen çeşmenin mimarı, Mehmet Ağa'dır. Şehrin en yüksek duvarlı çeşmesinin dört yanı da mimari olarak aynıdır. Çeşmenin tarih kitabesi, şair Nafihi'ye aittir. Kitabe, Yahya Fahreddin (ö.1756 ) tarafından celî sülüsle yazılmıştır, üstte de Sultan I. Mahmud'un tuğrası mevcuttur. Tophane Çeşmesi bir geçiş dönemi eseridir. Öyle ki; 1700'lerin başında meydanlara geniş saçaklı anıtsal çeşmeler yaptırılmış, klasik üsluptan Batı üslubuna ince bir geçiş yaşanmıştır.
Bitki motifleri ile bezenmiş olan çeşmenin taş süslemelerinde saksı içindeki meyve ağaçları, vazoda çiçek görüntüleri vardır. Motifler sanki bir inci dizi gibi sıralanmışlardır ve bunlar birbirlerinden farklı kompozisyonlarda birer natürmorttur.
Mihrimah Sultan’ın çeşmeleri
Saray kadınlarının yaptırdığı çeşmeler arasında ikincisinin Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'ın kızları olan Mihrimah Sultan tarafından yaptırıldığını biliyor muydunuz?
Saray kadınların yaptırdığı çeşmeler arasında ikincisi Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'ın kızları olan Mihrimah Sultan'ın yaptırdığı Edirnekapı'da kendi adını taşıyan çeşmedir. Mimar Sinan'ın eseri Mihrimah Sultan Camii yakınında bulunan çeşmenin tam yapılış tarihi belli değildir ancak şu an üzerinde bulunan kitabeden çeşmenin doğal afetlerden etkilendiği ve 1729-1730 arasında Cağalzade İbrahim Bey tarafından yeniden yaptırıldığı anlaşılır. Ayrıca sultanın Arafat Dağı'ndan Mekke'ye döşettiği suyolu da bulunur.
İstanbul'un gerdanındaki inciler: Kadın çeşmeleri